Tekme Çeviri Fransızca
1,747 parallel translation
Pençe, tekme, pençe, tekme.
Coup de griffe! Coup de patte! Coup de griffe!
Ağlayacak mı, tekme tokat dalacak mı, ayırt etmek zor.
On ne sait pas si elle va pleurer ou te frapper.
"Bu cehennemde kıçıma o kadar çok tekme yedim ki, bokumda ayak izleri var."
"Dans cet enfer, on m'a botté le cul si souvent que ma merde a des empreintes."
Bir kere dönünce... kayanın üstüne atlarsın, uçan tekme atarsın... Doom Sword'la.
Puis tu sautes sur le rocher et tu le tues avec l'épée Maudite.
- Ooh, iyi tekme.
Joli Death Spike.
Sabit Tekme NACHO 94KG 1,52M
NACHO : 94 kg - 1,65 m
Dinle. Arkadaş olduğumuzu biliyorum ama aletime bir daha bakarsan sana tekme atarım.
Ecoutes, je sais qu'on fait équipe... mais si tu continues à mater mon engin, je t'explose!
Ve eğer bir daha bunu unutursam, sadece bana tekme at.
Et si je venais encore à l'oublier, tu n'auras qu'à me botter le derrière.
Partiye gelmiyorum. Sanki bir adamın kıçına tekme atıyor gibi oluyorsun.
Je n'irai pas à cette fête.
- Kan, man olacak. - Kimsenin kıçına tekme atmam.
- Avec toi, ça va saigner.
Suratımın ortasına tekme attığını hatırlayınca... söylediğin komik geliyor, "aslında iyi biridir"
C'est drôle que tu dises ça, car je me souviens avoir pensé quand son pied m'a frappé le visage : "Hé! Ce gars est plutôt gentil."
Birkaç kez yumruk ve tekme attım inatlarından vazgeçirmek için.
J'ai mis quelques coups de pied et de poing pour les empêcher de résister.
Geçen hafta sigarasından tırtıkladım biraz, o da kaburgama tekme attı.
Quand je lui ai piqué ses clopes, il m'a frappée dans les côtes.
Tamam, tekme.
Bien. On se sert des jambes.
Fark ettim de, çoğunuz tek yumruk ya da tekme atıyor.
Oui, maître! Je vois que beaucoup d'entre vous se contentent de coups simples.
Dikkati yumruktan çekmek için sağ elle vuruş. Bir numaralı yan tekme. Hemen arkasından dönerek kafaya tekme.
Blocage main droite, coup de la main gauche avec le dos du poing, coup de pied latéral suivi d'une autre demi-lune vers le haut.
Yumrukla dikkatini dağıt. Bir numaralı yan tekme. Sonra dönerek kafasına tekme.
Blocage main droite, coup dos du poing, coup de pied latéral suivi d'un coup de pied demi-lune.
Joe Genest'in hayalarına her gün tekme atılması lazım.
Chaque jour, Genest devrait être frappé dans les valseuses.
- Taşaklarıma tekme mi atacaksın?
- Vous allez me taper dans les couilles?
Taşaklarına tekme atmanla ilgili olabilir.
Peut-être à cause du coup de pied dans les couilles.
Kıçına öyle bir tekme atarım ki, bir daha yürüyemez.
En un rien de temps, je le zigouille et il est KO.
Tekme tokat...
Coups de pied, de poing...
Üstteki üçüncü, alttaki dördüncü. Kapıya da iki tekme at. İşte bu kadar.
celui du haut, le verrou du bas, donner deux coups de pied, et c'est bon.
- Çıkarken tekme atmayı unuttun.
Tu as oublié de lui faire un croche-pied. J'ai fait la vente, non?
Tekme atarım ve ısırırım.
Je tape et je mords.
Bir ayak nasıl olur da bir gün uçan tekme atabilecek kadar sağlıklıyken öbür gün kesilmesi gerekecek kadar hasta olabilir?
Comment la jambe pourrait-elle être suffisamment bien pour donner des coups de pied un jour, et quand même être assez malade pour devoir être coupée le lendemain?
Tekme atmayı kessene çirkin kız!
Arrête de courir, ça ne sert à rien!
Kıçıma tekme yedikten sonra burada mı kalacağım?
Je suis censé rester après ce coup en douce?
Bilirsiniz, aslında istemesek de hala, içimizdeki bir şey çılgınca şeylere karar verebilir, geri döneceğini ve kıçımıza tekme atacağını bildiğimiz şeyler.
Mais quand même, quelque chose au fond de nous décide de faire une folie, une chose dont on sait qu'elle va forcément se retourner contre nous.
Ona gerçeği söyleyip, hamilelik yüzünden, kıçıma birkaç saatten fazla tekme basamayacak kadar yorgun olmasını ümit edeceğim.
Je vais lui dire la vérité en espérant que le bébé la fatigue et qu'elle n'aura pas la force de me casser un bras.
Asla unutamayacakları bir tekme vuralım kıçlarına.
Leur filer une raclée qu'ils seront pas près d'oublier.
Bilirsiniz, insanlar bunu duyar ve... 'Özürlü bir muz kadar fakir olabiliriz, ve yalnızca tekme ve çamur yiyor olabiliriz...''... ama bakın küçük kibritçi kızdan ne kadar da iyi durumdayız'derler.
+ + + Les Hommes ont toujours attribué les événements aléatoires, saisonniers, naturels ou inexplicables à des entités anthropomorphiques
Ve sağlam bir tekme. İyice anlaşıldı mı, Bay Kennedy?
Et puis un bon coup-de-pied. c'est bien compris, M. Kennedy?
Şahitler ateş eden kişinin kadının kafasına tekme attığını söylüyor.
Les témoins disent que le tireur l'a frappée avec le pied au visage.
- O cılız küçük korsan... O da tekme atabiliyor.
Ce vieux pirate est coriace.
Yeminle, sana bir tekme çakarım şu tırabzanın üstünden uçarsın!
Je te jure que je vais te jeter par-dessus cette rambarde.
Hala içeriden bana tekme atıyor.
Il tape encore ses petits pieds contre ma grosse caisse.
Sence biri gelip adamın hayalarına tekme mi attı?
Quelqu'un s'est infiltré ici pour lui frapper les bijoux?
Isırılmaktan, tekme yemekten ve üstüme işenmesinden bıktım.
J'en ai marre qu'ils me mordent, me tapent et me pissent dessus.
Eğer daha genç esnek bir adam olsaydım, Kendi kıçıma tekme atardım.
Si j'étais un homme plus jeune et plus souple, je me mettrai un pied au cul.
Kapıyı gördüm, tekme falan yok.
J'ai vu la porte. Personne a rien enfoncé.
- Güzel, düşene bir tekme de sen vur.
- Vas-y, tire sur l'ambulance.
Her neyse, bundan sonra döner tekme yok o zaman.
OK, pas de coup de pied circulaire.
Amerika tarzı tekme atalım.
Rentrons-leur dedans à l'américaine.
Uyuşturu kullanmak, zorbalık, duvar yazıları, hırsızlık, tükürmek, kavga etmek, limitlenmemiş direk yasaklanmış yumruk atma, tekme atma, bıçak çekme, ve ısırma.
Usage de drogue, cruauté, graffitis, vol, cracher, se battre... incluant mais non limité à mettre un coup de poing, un coup de pied, étrangler et mordre.
Sonrasında tek bildiğim kendimi yerde bulduğum, Ve tekme yiyip durduğumdu. Acımasızca...
Ce que je sais ensuite, c'est que je suis à terre en train de me faire tabasser comme jamais.
Düşene tekme atmaktan nefret ederim ama...
Je déteste te bousculer quand tu as peur.
Bir daha böyle bir şey yaparsan kıçına öyle bir tekme basarım ki soluğu İsrail'de alırsın.
Tu me refais quelque chose comme ça, Je te fous un coup de pied au cul jusqu'en Israël.
Stars Hollow'un poposuna tekme yiyip bütün maliyeti yüklenmesini...
- Ouais! Tous ceux qui sont pour que Stars Hollow se bouge les fesses et endosse la totalité du coût...
Pençe, tekme.
Coup de griffe, coup de patte!
- Kıçına tekme yemiş gibi görünüyorsun.
On dirait qu'il t'a bien amoché.