Tema Çeviri Fransızca
356 parallel translation
Tam burada tema müziği girer.
Je suis en pleine romance!
"Cheka tema..." Yerel bir şarkı olmalı.
Cheikha Taa'ma... Oh! c'est de la musique indigène!
İşte kullanacağımız tema.
La solution :
Hünerli ellerine lâyık şöyle asil bir tema.
Un sujet noble digne de ton coup de pinceau.
Ama sonuçta ana tema gerçekten de aile çocuk ilişkisiydi.
Eric a décidé de faire de Star Trek sa carrière.
Bu gece boyunca tema parçamızı dinleyelim.
Ecoutons le thème musical en entier.
Tema parçası mı?
- Qui a appelé?
- Tema.
- Thème.
- Tema haline geliyor Almanya'da.
- Le thème de la poésie allemande.
Edvard Munch ilk gravürüne başlar. Önceki yıl tuvalinde yakaladığı tema...
Edvard Munch se met à la gravure, reprenant le thème qu'il avait peint l'année précédente,
Şimdi bir tema ortaya çıkıyor.
Désormais, un thème dominant apparaît.
Çiftlerin birbirlerini görmediği Yaşam Dansı adında ana bir tema resmedecekti.
Il peindra une oeuvre majeure, "La Danse de la vie", dans laquelle les couples s'ignorent.
Bu tema da doruk noktasına ulaştığında siz gireceksiniz.
Le morceau monte à son max et c'est-là que vous commencez.
Gruptaki kadınlardan birisi "Saint Francis" parçasından bazı bölümler biliyordu şarkı da, gözlerin için Tanrı'ya şükrediyorsun kalbin için, arkadaşların için Tanrı'ya şükrediyorsun ve yaşamın için şükrediyorsun. Şarkı sürekli kendisini tekrarlayıp duruyor. Bu da bizim tema müziğimiz oldu.
Il y avait cette fille qui connaissait ce poème de St François d'Assise, un chant où tu remercies Dieu pour tes yeux, tu remercies Dieu pour ton cœur, pour tes amis... tu remercies Dieu pour ta vie... et tu le répètes encore et encore... comme un thème...
Golf sahası için bir tema düşünmeliyiz.
On a besoin d'une idée pour ce terrain de golf.
Şatoyu bir tema parkına mı çevireceksiniz?
Transformer le château en un parc d'amusement?
Tema müziğim.
- C'est mon thème musical.
Benim tema müziğim.
C'est mon thème musical.
Çok önemli bir tema olan aşka değiniyor.
C'était bien. Vous avez traite un des thèmes principaux, l'amour.
Şiirde ve hayatın kendisinde çok önemli bir tema.
Un thème dominant dans la poésie et dans la vie.
Bu zayıf ve garip tema, bir rüyadan başka bir şey olamaz.
Pour cette bleuette sans sève, inoffensive telle qu'un rêve,
Artık pek az hırsız kariyerleri için bir tema.. .. bulmaya zahmet ediyor.
De nos jours, les cambrioleurs se font moins remarquer.
Bence çalışmalarındaki bu tema her yerde var olan bir şey.
C'est un thème récurrent chez lui.
" Tema :.
" Sujet :
Kadınlar onun şiirlerine deli oluyorlar... belki de nedeni Neruda'nın aşk şiirleri yazmasındandır... kadın duyarlılığına seslenen bir tema.
les femmes sont folles de sa poésie... peut-être parce que Neruda écrit des poèmes d'amour... un sujet qui en appelle à la sensibilité féminine.
- Şu tema parklarını inşa eden adam mı?
- Le propriétaire de parcs à thème?
Etrafta Mr. Freeze'i kaçırabilecek bir tema parkı treni göremiyorum.
Pourquoi le roi des parcs à thème kidnapperait-il M. Freeze?
Çoğu kişi Oceana'nın sadece başka bir tema parkı olduğunu düşünüyor ama biz fazlasını biliyoruz.
Le commun des mortels pense qu'Océana est juste un autre parc à thème, mais nous savons qu'il n'en est rien.
Yıllık için bir tema seçildi.
Ils ont choisi un thème, pour l'album de classe.
Yıl 2000. Tema bu oldu.
C'est "l'An 2000", le thème.
Berbat bir tema.
C'est un thème pitoyable.
Onun en güçlü filmleri birkaç tema ve karakter etrafında döner.
À quoi jouez-vous? Reculez!
Fritz Lang'in en sevdiği tema buydu, gerçekliğin bir kâbusa dönüşmesi.
Je peux t'épouser à présent.
Al sana bir tema : "İçeri gelin, haşlanmış et gibi yaşayın!"
J'ai un thème : "Venez frire comme du bacon!"
Shakespeare'in gerçekten de önemli olmasının nedeni Talmud'da da bulunan bir tema...
L'importance de Shakespeare réside dans le thème talmudique.
Bir tema, şarkı, bazı görseller gerekecek.
Il nous faut un thème, une chanson, des images.
- Sen de bariz bir tema fark ettin mi?
Y aurait-il un thème à cette soirée?
Aşk Hikayesinin tema müziği. "
"Le thème musical de Love Story".
Üzerinde çalışmak istediğim bir tema var.
Une mélodie veut éclore.
Her neyse, bu sene benim için en önemli tema, affedilmek, çünkü...
Enfin, le pardon est mon thème de prédilection cette année à cause de...
Ve, şimdi, başarınızın şerefine hit sinema filmi The Bodyguard'ın tema şarkısı.
En l'honneur de votre succès, je vais chanter le thème de Bodyguard.
Ayrıca tema müziğimin üzerinde çalışıyorum.
Et je travaille sur une chanson.
Buradaki her iş için bir tema yaratıyoruz :
On a des thèmes pour chaque coin, ici :
Hayatımda ilk kez böyle bir şey yazıyorum. Sadece tema odaklı değil, duygusal da.
C'est la première fois que j'arrive à écrire quelque chose d'émotionnel.
Şu ana kadar ortak bir tema bulamadık Scully.
Pour l'instant, rien.
Kendi tema müziğini mi yapıyor?
Il fredonne son propre indicatif!
Bir çeşit tema şarkısı.
Une chanson fétiche.
Tema şarkısı? Mahkemeye tema şarkısıyla girmeyi mi seviyorsun?
Tu as une chanson fétiche?
- Tema üzerinde çalışıyorum.
Alors tu en es où? Je travaille sur un thème.
- Ah, tema... - Evet. Ne hoş.
Ah, un thème, c'est chic.
Biliyorsun John, Benim de kendi küçük tema şarkım var.
Je te l'ai pas dit...