Tereyagı Çeviri Fransızca
1,401 parallel translation
Sende benim gibi tereyağını seviyorsun.
Tu aimes autant le beurre que moi.
Tereyağ gibi.
On dirait du beurre!
Bazen, tüm bunların olmadığından korkuyordum zira uyanıp ve sarımsaklı ekmeğime tereyağı sürerken hayatın benim için yeniden başlamasını bekliyor olmaktan çok korkuyordum
J'ai parfois peur que ce ne soit pas arrivé. Que je sois encore en train de faire des tartines de beurre à l'ail à attendre que ma vie commence.
O kadar çok çırpınmış ki... o kaymağı tereyağı haline getirmiş... ve yüzeye çıkıp kurtulmuş.
Elle se débat tellement... qu'elle transforme la crème en beurre... et elle sort du seau.
Birinci fare çabucak pes edip boğulmuş... ama ikinci fare o kadar çabalamış ki, kaymağı çırpıp tereyağına dönüştürmüş... ve yürüyüp kurtulmuş.
La 1ère renonce et se noie. Mais la 2e se débat tant qu'elle transforme la crème en beurre, et elle sort du seau.
Fare kaymağı çırpıp tereyağına dönüştürmüş.
Elle a changé la crème en beurre.
Tereyağından kıl çeker gibi.
Du gâteau.
Bir kaşık kremalı patates ve bir dilim tereyağ.
Juste une part de pommes de terre à la crème... et un petit morceau de beurre.
Yalnızca bir kaşık kremalı patates bir dilim tereyağ... ve 4 tane bezelye
Juste une part de pommes de terre à la crème, un petit morceau de beurre... oh... et quatre pois...
Tereyağı yok. Haftada bir reçel.
Un café sans sucre, un toast et de la confiture une fois par semaine.
- Kek mi yoksa ekmek ve tereyağı mı?
De la brioche ou du pain beurré?
- Ekmek ve tereyağı lütfen.
Du pain beurré.
Tereyağı muhtemelen boğazımdan geçmezdi.
Je salirais mes manchettes.
Talihimize inanıp, çenelerimizi sıkı tutacağız, tereyağından kıl çeker gibi...
Le premier qui lâche un mot, je l'enferme au bain public avec Philippa.
Ama tereyağımız yok. Sadece zeytin yağımız var.
Comme accompagnement, on a même pas de beurre.
Yemeğe dahil olanların dışında dört dilim kızarmış ekmek daha... hepsine sıcakken tereyağı sürülmüş, güzelce erimiş olsun.
Quatre toasts supplémentaires avec les toasts inclus entièrement beurrés pendant qu'ils sont chauds pour que ça fonde uniformément.
Janice, lütfen tereyağını uzatabilir misin?
Janice, pourrais-tu me passer le beurre?
Tereyağ bulamıyordunuz. Şeker bulamıyordunuz. Yeni ayakkabılar bulmak çok zordu.
On ne trouvait pas de beurre ni de sucre, et c'était dur de s'acheter des chaussures.
Karşısına çıkan herkesi ezip geçiyor. Tereyağı gibi.
Et tous ceux qui lui résistent, elle leur fait la peau.
Tereyağında cimrilik yapmasınlar.
Lésine pas sur le beurre.
Bernard, tereyağını uzatır mısın lütfen?
Le beurre, je te prie. - Ça?
Tereyağı?
Le beurre, s'il te plaît.
- Leo, tereyağı.
- Léo, le beurre.
- Tereyağı.
- Tiens.
Şu kumaşı eller misin? Mutfak makası tereyağı gibi aktı.
A regarder l'abîme de votre future?
Tabi üstüne tereyağ sürmezsen.
Pas après avoir mis du beurre dessus.
Anneler gününde her annenin yapmak istediği şeyi yapalım, çarşafları yıkayıp tereyağından arındıralım.
Je fais ce que font toutes les mères pour la fête des mères. Nettoyer le beurre sur les draps.
Neden çarşaflarınıza tereyağı bulaştı?
Pourquoi il y a du beurre sur tes draps?
Tereyağı dolapta.
Le beurre est dans le frigo.
- Tereyağından kıl çekmek gibi...
- Je pense qu'il est vide, et ça...
- Tereyağından kıl çekmek gibi.
- C'est vide.
- Şey, ikisinde de yumurta sarısı ve tereyağı vardır. - Ama bearnaise'de soğan, maydanoz ve en önemlisi tarhun vardır.
Toutes deux ont une base de jaune d'oeuf et de beurre, mais la béarnaise a des échalotes, du cerfeuil et de l'estragon.
Bitkiler, patates püresi, tereyağı, turşu, tuz ve peçete.
Ça va des légumes à la purée de pomme de terre, en passant par du beurre, du sel, des serviettes.
Erkek ve tereyağı karışımı o nefis koku.
Ce délicieux mélange d'homme et de beurre.
- Erimiş tereyağı da olacak
Je suis certain qu'il y a moyen L'église est en dehors de ta juridiction, Taylor
Peki, öncelikle tereyağı tek kelime. Ve daha önemlisi "Tere Yağı Market" de ne?
D'abord, cacahuètes, c'est en un seul mot, en plus, qu'est-ce ça veut dire, Provisions de Caca Huètes?
- Tereyağı.
Le beurre, merci.
Ekmek ve tereyağı.
Pain et beurre.
- Ekmek ve tereyağı.
Pain et beurre.
- Ekmek ve tereyağı.
- Pain et beurre.
Trudy, ekmek ve tereyağı diyerek neyi kastediyordu?
Qu'a voulu dire Trudy par pain et beurre?
Eğer aramıza elektrik direği veya biri girer, ve bir saniyeliğine ellerimizi ayırmak zorunda kalsaydık, her zaman "ekmek ve tereyağı" derdi.
S'il y avait un réverbère ou que quelqu'un passait entre nous... et que nous devions nous séparer pour une seconde... elle disait toujours "pain et beurre".
Claire, otları iyice içine yedirdikten sonra... tereyağını sekiz küçük parçaya bölmelisin.
Claire, quand tu auras fini de mélanger les herbes, fais des petites bûches de beurre. Huit.
Yine tereyağı yok.
Ils ne nous ont pas amené le beurre.
Tereyağı tabağını sonunda bir şey için kullanabildik.
On a finalement trouvé comment utiliser ce beurrier.
Tereyağı nerede?
Hé, le clown, laisse la dame deviner!
Palyaço, bırak bayan tahmin etsin. Tereyağı nerede?
Passe-moi le beurre.
Erimiş tereyağım nerede?
- Où est mon beurre?
Arada sırada yerim, az pişmiş ve kanlı olmayacak. Tereyağında kızarmayacak.
Seulement de temps à autre, et pas crue et dégoulinante de sang... avec du beurre et de la crème.
üstüne tereyağı ve şeker süreceksin.
Des patates douces- - couper, faire fondre du beurre, saupoudrer du sucre roux.
olamaz. tereyağı soslu papates çorbası.
Rien de spécial cette année.