Teskilat Çeviri Fransızca
2,459 parallel translation
Askerler, Milli İstihbarat Teşkilatı ve gizli ajanlar göreve çağrıldı ancak göktaşı boştu, ve bu göktaşı içinde yaşayan şey kayboldu.
Les troupes du N.I.S. et de toutes les agences secrètes du pays ont été mises sur l'affaire. La météorite était vide, et la chose vivante qui était à l'intérieur avait disparue.
Polis teşkilatının Michael Jordan'ı gibidir.
C'est le Brett Favre de la police.
Casus teşkilatında mı?
- Surtout pas à toi.
Boston Polis Teşkilatı ve Amerikan Ordusu bu gece kendi adamlarını onurlandırıyor.
Saison 2 Épisode 1 We Don't Need Another Hero La police de Boston et l'armée honorent les leurs ce soir.
IA bu soruşturmayı açtığından dolayı benimle irtibata geçerek teşkilatın emrine itaatsizlik etmiş oluyorsun.
Comme les affaires internes ont ouvert l'enquête, tu violes le règlement si tu entres en contact avec moi.
Beyler, anladığım kadarıyla Honolulu Emniyet Teşkilatı'ndansınız.
Je présume que vous êtes rattachés à la police d'Honolulu.
Bu kişi teşkilat dışından olabilir mi?
Cette personne peut provenir de l'extérieur?
ODIN'in KGB'deki adamına göre ki gerçek bir teşkilat olduğumuzdan adamımız var.
Selon l'homme d'ODIN au KGB, ce que, comme vraie agence, nous avons.
Bir dakika Kanada'nın casusluk teşkilatı var mıydı?
Le Canada a une agence d'espionnage?
Hiç şüphe yok ki Teşkilatım şu anda Arjantinlilere de danışarak, senin Teşkilatınla konuşuyordur ve bize güvenli ve kolay bir çıkış yaratmaya çalışıyorlardır.
Nos agences doivent se parler, là. Et avec les Argentins, ils organisent une extraction sans danger.
Ama ben gerçekten biliyorum ki, Teşkilatın beni öldürmek isteyen kişilerle ayni ligde bulunuyor.
Je sais que ton agence est liée à ceux qui veulent me tuer.
Bu da demek oluyor ki, kendi Teşkilatı, gizliliğini havaya uçurdu.
- Ce qui veut dire... - Son agence a ruiné sa couverture.
Teşkilat bizi ordan çıkarmaya çalışacak.
Mon agence va nous sortir de là.
Mola odasına teşkilatı kurduk.
Ils sont en salle de pause.
Teşkilat adına üzücü gelişmeler tabii.
Pas le meilleur moment de la police.
Emniyet teşkilatından değilsin.
Tu n'es pas de la police.
Çetenin ya da teşkilatın beni öldürmesi an meselesi.
Tôt ou tard, les gangs auront ma peau. - Ou les Affaires internes.
Dava süreci boyunca, sivil toplum örgütleri ile polis teşkilatı arasında sıkça gerilimli anlar yaşanmıştı.
{ \ pos ( 192,210 ) } Des tensions ont éclaté entre les organisations { \ pos ( 192,210 ) } et la police.
Havalimanına gidiyoruz. Teşkilat kendisini ve ailesini yurt dışına zorunlu izine gönderiyormuş.
À l'aéroport, il rejoindra femme et enfants pour "vacances forcées".
Polis teşkilatı halka adalet sağlamak için var.
La police se doit de rendre justice aux citoyens.
Bugünden itibaren seni polis teşkilatının eğitim şefi yapıyorum.
À partir d'aujourd'hui je fais de toi le chef.. .. du département de police
Ama kendi teşkilatımız onları avlamaya çalışıyor.
Mais notre département essaie de les mettre à terre!
Önümüzdeki 24 saat polis teşkilatı, politikacı, VIP veya bürokratlar için görev yapmayacak.
Pour les prochaines 24 heures.. .. le département de police ne travaillera pour aucun VIP, politiciens.. .. ou bureaucrates.
Beni öldürmek için bütün teşkilatı toplamışsın.
Tu as emmené toutes les forces de police pour me tuer.
Şimdi de Goa'daki bütün polis teşkilatını getirmiş.
Et maintenant à Goa, il fait venir toute la police.
Bütün teşkilat benim peşimde!
Tout le département de police me cherche!
Dilerim teşkilatın bunun - Bu kadar basit olduğunu anlar.
J'espère que votre agence comprendra que c'est aussi simple que ça.
Dediğim gibi, Benim bir teşkilatım yok.
Je l'ai déjà dit, je n'ai pas d'agence.
Üç otobüs, iki tren değiştirdim. Teşkilat servisine bindim ve Ön kapıda indim.
J'ai pris trois bus, deux métros, et la navette de l'agence m'a déposée.
Misyonlarımız hakkında, bu okul hakkında Yapılan bu basın bildirisi, Teşkilatı dışa açma yönündeki çabalarım... Evet efendim.
L'article sur nos missions, l'école, mes efforts pour ouvrir l'agence...
Teşkilatın yeni bir çağa girmesine Yardım edeceksin.
Tu aideras l'agence à entamer une nouvelle ère.
Teşkilatın içi bir durum var.
L'agence a aussi une urgence.
Teşkilat, bizim gibi yüzlerce teknik adamı senin gibi tek biri için hiç düşünmeden satar.
L'agence vendrait cent techniciens pour un agent comme toi.
Teşkilat herşeyin yapılarak öğrenildiği yerdir.
L'agence prône la pratique.
Teşkilat, D.P.D ve senin birimin, Sensiz de gayet iyi İdare ediyor, teşekkürler.
L'agence, la DPD et moi-même nous en sortons très bien sans toi.
Teşkilat hemen buraya gelmeni talep ediyor.
Ta présence est requise immédiatement.
Teşkilat mı ödüyor?
L'agence paye?
Derece yapıp Milli Güvenlik teşkilatında çalışacak... ve dünyayı değiştirecektim.
J'allais être diplômé, travailler pour la NSA.
Townsend Teşkilatı daha yeni ısınıyor.
C'était juste un échauffement.
Townsend Teşkilatı.
Agence Townsend.
Duyarlılık eğitimi mecburi bir şey bütün teşkilat için,... ve senin katılımından ben sorumluyum.
La formation de sensibilité est obligatoire pour tout le département, et il m'incombe à moi de m'assurer que tu y assistes.
Bu işlemi vaktinde yapamazsak tüm teşkilat tepemize biner.
- Et le langage.
Ama neden üzerinde Merkezi Haberalma Teşkilatı yazıyor?
Pourquoi c'est à l'en-tête de la CIA?
Teşkilat neden seni seçsin?
Pourquoi t'a-t-on choisi?
Ulupa'u krateri nişancı tüfek alanı. Donanma teşkilatı, Hawaii.
200 ) } CHAMP DE TIR D'ULUPA'U BASE DES MARINES D'HAWAÏ
Ben bir gizli ajanım. Merkezi Haberalma Teşkilatı için çalışıyorum.
Je suis agent sous couverture pour la CIA.
Teşkilat için başka yerlere gidiyordum..
J'étais ailleurs pour l'agence.
Büyükbabam, John O'Reilly - - 1930'larda New York Polis teşkilatında çalışıyordu.
Mon grand-père, John O'Reilly - - était membre de la police de New-York dans les années 30.
Savunma İstihbarat Teşkilatı'nda analist.
Analyste à la DIA ( Defense Intelligence Agency ).
Lucy'nin, senin, ailemin ve tüm polis teşkilatının hüzünlerini sindirmeleri için falan.
Lucy, toi, ma famille, tout le département de la police submergés par la tristesse.
Evet, sağlık teşkilatı da doğruladı.
L'écho le confirme.