Testament Çeviri Fransızca
2,154 parallel translation
Vasiyetnamenin cenaze töreni için bazı belirli talepleri var.
Le testament prévoit des arrangements particuliers pour l'enterrement.
Şükürler olsun, Eski Ahid'e inancım tam.
Je crois que je connais l'ensemble de "L'Ancien Testament" par cœur.
Ahid böyle bir şey işte.
C'est le testament.
Bekle biraz. Sanırım bir şey buldum. John'un Yeni Ahit Kitabı'ndan.
Je crois que j'ai quelque chose dans le nouveau testament, au livre de Jean.
Eğer eniştem kömür madeni kazasında ölürse vasiyetine göre, sigortadaki paranın yarısı bu miskine verilecek.
Si Hyungboo meurt dans un accident minier... la moitié de l'argent de l'assurance ira à cette garce comme il l'a précisé dans son testament.
Sana vasiyetinde yer vermediği sürece benim için sorun yok.
Tant qu'il ne t'a pas mise dans le testament... moi, ça me va.
Albay George Herbert Merryweather'ın Londra'da yazılan vasiyetnamesi.
Ce sont les dernières volontés et le testament du colonel George Herbert Merryweather.
Bu benim son arzum ve vasiyetimdir.
Ceci est mon testament, mes dernières volontés.
Yeni Ahit'i okudugum zaman, orada gorgu sahitlerinin tanikliklarindan bahsediyor.
Le Nouveau Testament rassemble les témoins oculaires qui ont écrit ce qu'ils ont vu.
Pekâlâ ilk olarak Yeni ahit, Eski ahitten sonra geldi.
le Nouveau Testament suit l'Ancien, d'accord?
Anlami var. Yeni Ahit'i yazan insanlar Eski Ahit'i okumus. Bu yuzden de kehanetler tamamen uyuyor.
Qui a écrit le Nouveau Testament avait lu l'Ancien et a adapté les prophéties.
- Homoseksuellige karsi tum yasaklamalar eski ahitten geliyor, oyle degil mi?
Les écrits contre l'homosexualité sont dans l'Ancien Testament.
Yeni Ahitte gereksiz sihir, canlar ve isliklar oldugunu fark edip son incili terk eden ve kendi incilini yazan Jefferson'di, degil mi?
Il a écrit sa propre bible qui sépare le Nouveau Testament de ce qu'il considérait : "L'inutile poudre aux yeux magique."
Eski ahit benden acikca bahseder. Yeni ahitte.
L'Ancien Testament m'évoque clairement, le Nouveau aussi.
Bazen annenle sevişirken orasının senin çıktığın yer olduğunu fark ediyorum ve o kadar çok etkileniyorum ki avukatımla konuştum ve sen kalbimde her zaman olacağın gibi vasiyetimde de olacaksın, genç adam.
Quand je fais l'amour à ta mère, parfois je réalise que c'est de là que tu viens, et j'en suis si ému que j'ai parlé à mon avocat, et, non seulement tu seras dans mon cœur pour toujours, mais aussi sur mon testament.
Vasiyetinde yakılmak istediğini söylemişti.
Dans son testament il a exprimé le désir d'être incinéré.
Kitab-ı Mukaddes'te, suyun hayat verdiği yazılıdır.
Dans l'Ancien Testament, l'eau est un élément qui donne la vie.
Burada eski ahitlerin tercümeleri bulunmaktadır.
Ce sont des interprètes de l'Ancien Testament.
Bana bir not bırakmış vasiyet gibi bir şey.
Elle m'a laissé une note. Une sorte de testament.
Beyler herhalde vasiyetimi yazacak olan genç ve parlak avukatla tanışmışsınızdır.
Salut, les gars. J'imagine que vous connaissez mon jeune et brillant avocat qui va m'aider à rédiger mon testament.
George'un vasiyetini mi yazıyorsun?
C'est le testament de George?
Merhaba Bay Valentine! Vasiyetinizi bilgisayarda tekrar yazdım.
M. Valentine, j'ai refait votre testament sur un ordinateur.
Vasiyetimi yeniden düzenlemek için bir avukata ihtiyacım var.
Je voudrais un avocat pour remanier mon testament, mettre de l'ordre dans mes affaires.
- Kutsal kitap, Eski Ahit.
- La Bible, Ancien Testament.
Bu bir çiftçinin vasiyetnamesi.
C'est le testament d'un fermier.
Bu, Yeni Ahdin kanı günahlarının affedilmesi amacıyla senin için akıtıldı.
Ceci est le sang du nouveau testament, versé pour toi pour le pardon de tes péchés.
Konu cinayet olunca eski ahide uyarız.
Mais on est assez Ancien Testament concernant les meurtres.
Vasiyetinin mührünü daha yeni açmışlar.
Ils viennent d'ouvrir son testament.
Vasiyeti var mıydı onu bile bilmiyorum.
Je ne sais même pas s'il a un testament.
Benim adım Kevin Dorfman, ve bu da vidyo-vasiyetname dedikleri şey.
Bonjour, je m'appelle Kevin Dorfman. C'est mon testament-vidéo.
Yeni bir oluşum gibi mi?
Comme dans le Nouveau Nouveau Testament?
- Kramer karısına bi kutu bıraktı.
Dans le testament, il a laissé une boîte pour les femmes.
John'un planı buydu.
Ceci est le dernier testament de Jean.
Vasiyetlerini hazırladıklarında oradan geçiyordum.
Ils m'ont briefée sur nos finances quand ils ont fait leur testament.
- Bir vasiyetleri mi var?
- Ils ont un testament?
Bilim benim en favori konumdur Özellikle de eski ahit.
C'était ma matière préférée. Surtout l'Ancien Testament.
Annesinin vasiyetiyle uğraşıyor.
- Elle gère le testament de la mère.
Problem vasiyetnamede.
des problèmes avec le testament.
Annie'nin, Barney için olan vasiyeti hortumlamaya çalıştığını söylemiştim.
J'ai dit à Hank qu'Annie essayait de contourner le testament en détournant de l'argent sur un compte séparé pour Barney.
Babamın miras işlerini halletmeye çalışıyorum ama benimle konuşacak bir kimse bile bulamıyorum.
J'essaie de m'occuper du testament de mon père, et je n'arrive à parler à personne. " Ne quittez pas.
Vasiyetnamesini hazırladınız mı?
Vous avez rédigé son testament?
Vasiyette var mısın?
Tu es sur le testament?
Motosiklet kazasından sonra bütün paraları cebe indirdi.
Il a écrit son testament de vie * après l'accident de moto.
Siz gülmeye devam edin.
Riez bien. Je vais modifier mon testament.
Vasiyetimi kesinlikle değiştireceğim.
Je modifie mon testament, c'est sûr.
- En son Eski Ahit'te yaptı.
- Pas depuis l'Ancien Testament.
Sadece vasiyetinde yer almak için... amcasına bakan kız.
La fille qui s'occupe de son oncle pour qu'il la couche sur son testament.
Patrick başsavcı olarak, Fantini Kardeşlere bir anlaşma teklif etme gücüne sahipsin.
Les médecins envisagent de le débrancher vendredi. Conformément à son testament de vie.
Fantini Kardeşlere makul bir teklifte bulundum bile ama kabul etmediler.
Janine, fait du raffut. Elle conteste le testament.
Vasiyetinde bundan hiç bahsetmemiş.
Ferenc n'a pas mentionné cela dans son testament.
Ona vasiyetimi vermelisin.
Donnez-lui mon testament.