Tracer Çeviri Fransızca
1,114 parallel translation
Bu olay örgüsü Euripides'ten Shakespear'e, Mark Twain'den John Cheever ve Janet Jackson'a... kadar uzayabilir.
Si nous voulons, nous pouvons tracer un trait reliant Euripide et Shakespeare et traversant la mer, retrouver Mark Twain, et des échos de modernisme chez John Cheever ou...
- Solu ben alırım. Hadi gidelim.
- Je vais tracer le parcours à gauche.
Ben de... böyle bir kızı arkamda bırakıp buradan çıkıp gidecek bir adamım. Çünkü dediğim gibi, kız benimle ama bana ait değil. İlla öyle olması gerekmiyor.
Et moi, je suis le genre de mec à tracer sans elle vu que, comme j'ai dit, elle est avec moi, mais... elle est pas forcément à moi.
Birimiz karşıya geçip bize ip salmalı.
Une d'entre nous doit nous tracer le chemin.
İzini sürmenin yolu yok.
Pas moyen de le tracer.
Belki de Marco adamlarından birine kaynağını geriye doğru izletebilir.
Peut-être que Marco devrait mettre un de ces gars pour le tracer à la source.
Marshall, terminallerin izini sürebilir misin?
Marshall, vous pouvez tracer ces communications?
Galiba merkezi bulabilirim.
Je pense pouvoir tracer la source du signal.
Şey, onunla sabit bir yer izlenmez.
On ne peut pas tracer quelque chose de statique.
Nereden arandığını bulmaya çalışacağım.
Je vais voir si on peut tracer l'appel.
Ben şehirdeki çatlaklardan başlayıp araştırırım.
Je vais commencer avec les malades de cette ville et me tracer une piste.
Evet, evet, polis beni buldu, ben de kaçtım.
Les flics m'ont trouvé, alors j'ai dû tracer.
Belki dünyanın merkezine gidebilen bir aracı vardır.
Peut-être qu'il s'est fait faire un nouvel engin capable de tracer la route par le centre de la terre.
Kumun üzerine çizgiler çizersin ve kimseninkiyle kesişmeyeceğini umarsın.
Tracer des lignes dans le sable et prier qu'aucune autre ne la croise.
Seni zehirliyorlar. Hayatınızı çizgi çekerek heba edebilirsiniz. Ya da çizgileri aşarak hayatınızı yaşayabilirsiniz.
Donc on peut gaspiller son temps à tracer des lignes ou on peut vivre sa vie en les entrecroisant.
Bu küçük adama kimin patron olduğunu hatırlatma talimi işte.
Ils sont juste en train d'essayer de m'encourager à rester à ma place... pour tuer le rêve que je pourrais un jour avoir de vouloir tracer ma route...
Her markette satılan türden. Ucuz.
Bon marché, difficile à tracer.
İzini bulması çok zor.
C'est militaire, très sophistiqué, quasiment impossible à tracer.
- Ama buradan izini süremezsin.
On ne peut pas le tracer depuis ici.
Bekle bir dakika. Eğer bu kolon handikapları gösteriyorsa kazananların, kaybedenlere oranını hesaplayabilirim ve böylece kazananlara yapılan ödemeleri ve para akışını takip edebiliriz.
Si cette colonne est celle de l'écart, je peux l'utiliser pour calculer le ratio de gagnant et de perdant, et potentiellement tracer les paiements et les mouvements d'argents.
Para sürekli bir sirkülasyon içinde, izini sürmemizin imkanı yok.
Ils sont en circulation et il n'y a aucun moyen de les tracer.
Para akışını tahmin etmek, sirkülasyonda sahte paranın izini sürmek, bunlar hesaplanamaz, çok fazla değişken var.
Prevoir la circulation monétaire, tracer les contrefaçons en circulation, c'est imprévisible ; il y a trop de variables.
McDowd'ın hareketlerini haritalamaya çalışıyorum.
J'essaie de tracer les déplacements de McDowd. McDowd.
Belki izini sürebilirsin, nereden geldiğini bulabilirsin.
Peut-être que vous pouvez la tracer, trouver d'où elle vient.
Hamiline senet istiyorlar. Takip edemezsin.
Ils veulent des bons au porteur, qui sont impossibles à tracer.
- Telefonun yerini bulmaya çalışıyorum.
- J'essaie de le tracer.
Gittiği yere vardığı anda, jumperı bırakacak. arkasını dönecek... başka bir adresi tuşlayacak.
A la seconde où il arrivera à destination, il abandonnera le Jumper, fera demi-tour, composera une nouvelle adresse, une que l'on ne peut pas tracer.
Sinyali takip edebiliriz.
On peut tracer le signal.
Bu sinyali takip edebilecek kapasitede ekipmanın var mı bilmek isterim doğrusu.
Je voudrais savoir si tu peux tracer le dit signal.
O telefon heryerden edilmiş olabilir.
Cet appel est dur à tracer.
Babamın cep telefonunu takip ettiğim için biraz rahatsızım. Daha önce aynısını bana yapmadıysa.
Je devrais me sentir gênée de tracer le portable de mon père s'il ne l'avait pas fait pour le mien en premier.
Tavşan Ayağı'na verici koyarız böylece yerini öğreniriz.
On va mettre un mouchard sur la Patte de Lapin on pourra la tracer et la retrouver.
Bana Saunière'in son nefesindeki eyleminin göğsüne bir tanrıça sembolü çizmek olduğunu mu söylüyorsunuz?
L'ultime geste de Saunière sur terre serait de se tracer un symbole de déesse sur le torse.
İzini süremiyoruz.
Impossible de la tracer.
- Aramanın yerini tespit ederler.
- Ils vont tracer l'appel.
Bir kural koyup, artık yalan yok diyemez miyiz?
Pouvons-nous tracer une ligne et dire : "Plus de mensonge entre nous?"
Vay, hayallerin gerçekleşiyor.
Tu commences à tracer ton chemin!
Hayır, benim araştırmam ileri düzen araştırma yazılımı ile Kozmolojik olayların taramasını içeriyor.
Non, mes recherches impliquent l'utilisation d'un logiciel poussé de reconnaissance de modèle afin de tracer les événements cosmologiques.
Chloe, izlemeye hazır mısın?
Chloé, tu es prête à tracer l'appel?
Eğer Erwich bu bant genişliğinde birisiyle bağlantıya geçerse görüşmeyi yakalayıp izleyebileceğiz.
Si Erwich est en contact avec qui que ce soit sur cette fréquence, on devrait pouvoir intercepter l'appel et le tracer.
İzini süremem fakat arama bir şehir merkezi telefon santrali üzerinden yapılıyor.
Je ne peux pas le tracer, mais l'appel venait d'une ligne de terre en centre-ville.
Erwich'in izini süremedik ama ortağının yerini bulmuş olabiliriz.
On n'a pas été en mesure de tracer Erwich, mais on a peut-être une localisation, pour l'associé.
Bayan Raines, eğer bu aramanın izine sürmeye, ya da hatta başkalarını almaya kalkışırsanız telefonu kapatırım.
Mme Raines, si vous essayez de tracer cet appel ou si quelqu'un d'autre écoute, - je raccrocherai.
Eski yaşamımı bırakıp yeni bir hayata başlamaya karar verecek kadar.
À tel point que j'ai décidé de tracer un trait sur mon ancienne vie pour recommencer.
Köpeğin mi peşine düşelim diyorsun?
Vous êtes en train de suggérer qu'on essaye de tracer son chien?
- Cep telefonunu bulabilir miyiz?
Peut-on tracer le téléphone? Négatif, McGee.
O zaman ilk işimiz toplam mil sayısını alıp olası bulun istikametleri işaretlemek, bunları da ambulans defterindeki bilinen yerlerden başlayarak yapmak.
Donc d'abord ce que l'on va faire c'est prendre la distance totale et tracer toutes les routes possibles, aussi bien que les destinations connues par le carnet de bord.
Ve tepeden aşağıya kızak gibi ineceğim.
Et je vais tracer jusqu'en bas de la pente comme le font les bobsleigheurs.
- İzini bulabilir miyiz?
On peut le tracer?
İzini süremeyelim diye.
- Pour nous empêcher de les tracer.
İz sürmeyi tamamlayamadım.
On n'a pas pu finir de le tracer.