English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tracker

Tracker Çeviri Fransızca

72 parallel translation
Sabah sekiz haberlerinde Charles Tracker ile birliktesiniz.
Ici Charles Tracker pour les infos de 8 h.
Tracker Brothers yıllardır boş.
Chez les frères Tracker, y a plus rien.
Tracker Brothers'ın orada, Duddits'le tanıştığımız gün camın yanındaki duvarda ne yazıyordu?
Chez les frères Tracker, le jour où nous avons rencontré Duddits qu'est-ce qui était écrit sur le mur à travers la fenêtre?
Bilgisayardan giriş yapan herkesi bulabilirler. Elimden sadece bu gelir.
Il peuvent tracker quiconque accede aux données avec l'un des ordinateurs, alors c'est tout ce que je peux faire.
İzleme cihazı.
C'est un tracker.
Ne istiyorsun, Tracker?
Que veux-tu, Tracker?
O hâlde izleme aygıtı daha büyükbaş biri içindi.
Donc, le tracker est pour une personne plus importante?
İz sürme cihazının yerini tespit etmeye çalışıyoruz.
J'essaye de localiser son tracker.
- İz sürücüyü yeniliyorum.
J'actualise le tracker *.
Kesinlikle, ama ordu bunu bulacak, çünkü her sandıkta bir verici var.
Exact. Et l'armée va le trouver car le tracker est sur cette caisse.
Bir gün, onun sesi bana hayvanları avlamaya bir son ver ve insanları izlemeye başla dedi.
Un jour, sa voix m'a dit d'arrêtez de chasser des animaux et commencer à tracker les gens.
GPS sistemi.
Un tracker blue force.
- Ama Yıldız İzleme Sistemi'ne göre- -
- Mais le Star Tracker...
LR-6 izleyiciden mesaj.
Message du tracker LR6.
Onu göremedim, takip cihazımda da bir şey görünmüyor.
Mon tracker déconne.
Sanırım ona izleyici takmak anahtarları aşırmaktan çok daha iyidir, sence de öyle değil mi?
Penser au fait que tu lui aies posé un tracker dessus est mieux que celui de lui voler ses clés, non?
Telefonumu da GPS takip sistemine ekletti.
Elle a mis un tracker GPS sur mon téléphone.
Çünkü telefonumdan uçuş çizelgesini baktım ve bizim statümüzde kızgın, kırmızı bir asık yüz vardı.
J'ai consulté Flight Tracker, et notre statut est un smiley en colère.
Şu tarayıcının girişini uzaktan kırdım ve kodları indirdim.
J'ai cracké son tracker, et j'ai téléchargé les codes de traçage.
Cihazıma göre, Gizem aracı önümüzde olmalı.
Selon mon tracker, la mystery machine doit être juste en face de nous.
Günışığı yüzüğü olmadan okulda hapis hâlde ama hava kararır kararmaz peşimize düşer.
Coincé à l'école, sans bague pour le protéger de la lumière du jour, Mais dés que la nuit sera tombée, il va commencer à nous tracker.
- Sizi nasıl takip ettiler?
Et comment ils ont pu poser un tracker sur toi?
- İzini süremem ama dinleyebiliriz.
Peux-tu le suivre? Je ne peux pas le tracker, mis je peux l'écouter.
İçinde pirinç tanesi büyüklüğünde bir GPS var.
A l'intérieur il y a un tracker GPS de la taille d'un grain de riz.
Gus Fring'in peşindeyken kullandığımız takip cihazına çok benziyor, değil mi?
Je veux dire, ça ressemble exactement au tracker GPS que l'on a utilisé pour Gus Fring, n'est-ce pas?
Bu kadar büyük bir siteyi ve böylesine geniş bir tracker faaliyetini işler halde tutmak.
Faire fonctionner un si gros site ainsi qu'un si gros tracker.
Tracker'lar da ( veri trafiğini kontrol eden sunucu ) orada duruyor.
Les trackers sont par là, derrière.
İşte bu küçük zımbırtı da tracker.
Cette petite partie c'est le tracker.
Dünyanın en büyük tracker'ı.
C'est le plus important tracker mondial.
Takip cihazı olsa da olmasa da Bölüm peşinizden gelecek. Ama o zaman protokol sizi göz altına almak olmayacak.
La division te poursuivra, avec ou sans tracker, et cette fois ci ce ne sera pour te mettre en détention.
İz sürücüyü buldum.
J'ai trouvé le tracker.
Şimdi Won Ryu Hwan'ın iz sürücüsünü kapatmalıyız.
Je veux enlever le tracker de Won Ryu Hwan.
Vücudunda bir iz sürücü var.
Tu as un tracker dans le corps.
Vücudumuza bir iz sürücü yerleştirmişler.
Tu as un tracker dans le corps.
Kâhin sadece senin Quinn'in villasında olduğunu biliyordu. Oraya ben izleyici yerleştirdikten sonra.
Le clairvoyant a seulement su que tu étais à la villa de Quinn... après que j'ai activé le tracker.
İletişimi ve iz sürücüyü çalıştırabileceğim zaman bana söyle.
Prévenez-moi quand je pourrai activer comms et le tracker.
İşaretimle iletişimi ve iz sürücüyü çalıştır.
A mon signal, activez les communications et le tracker.
Tracker Jacker arısının zehriyle güçlendirilmiş.
Grâce au venin des guêpes tueuses.
Bir izleyici.
- Un tracker GPS. Ils arrivent?
İzleme cihazına göre Grand Central Market'in içinde.
Selon le tracker, elle est juste à l'intérieur - le Grand Central Market. - Oui?
May, takip cihazını aldım.
May, j'ai le tracker.
I.A. GPS izleyici yerlestirmis aracima.
Les Affaires Internes ont mis un tracker sur ma voiture.
Oraya ben izleyici yerlestirdikten sonra.
après que j'ai activé le tracker.
- Evet, arabasına takip cihazı yerleştirdik.
Ouais, on a placé un tracker sur sa voiture.
Capitol bana, Tracker Jacker arısının zehrini veriyormuş.
Tu sais, au Capitole, ils m'ont administré du venin de guêpe tueuse.
Haydi biraz Troll takip edelim.
Allons tracker un troll.
DERRY, MAINE 20 YIL ÖNCE Tina Jean Schlossinger'in kalçasının Tracker Brothers'ın duvarında ne işi var?
Pourquoi la chatte de Tina Schlossinger serait sur le mur des frères Tracker?
Çeviri :
Saison 5 Épisode 09 Tracker ( v. 1.00 )
- Özür dilerim.
Tu vois, le Star Tracker est...
El sıkıştığımızda ona izleyici taktım.
Je vous transfère au... Je lui est posé un tracker quand on s'est rentrer dedans.
- Arabamda MBrace var.
Ma voiture a un tracker.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]