English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tribunal

Tribunal Çeviri Fransızca

7,517 parallel translation
Bu sabah adliyenin önünde 2 FBI ajanı, 1 emlakçı ve Edward Hu öldürüldü.
Devant le tribunal ce matin, deux agents du FBI, un agent immobilier et Edward Hu
Lily otel odasında olduğu sürece güvende, değil mi?
Oui. Elle a une protection complète de la voiture jusqu'au tribunal.
Lilly'nin, 2 saatten daha kısa bir zamanda mahkemede olması bekleniyor. Biz de 1 saate çıkmış oluruz.
Lily est attendue au tribunal dans un peu moins de deux heures, donc on partira dans une heure environ.
Bu dağıtım yerindeki tüm dağıtım kamnyonlarını denetlemem için arama iznim var.
J'ai une ordonnance du tribunal disant d'inspecter tous les camions de livraison dans ce centre de distribution.
Pekala. Rusya, Çin ve Hindistan. Eğer o kadar gün içinden haritayı eşelemek için bugünü seçerseniz karım, Lahey'in gözleri önünde hepinizin kıçını patlatır.
D'accord, Russie, Chine, Inde, si l'un de vous choisit ce jour pour commencer à réarranger les cartes, ma femme vous ramènera au tribunal de La Haye par la peau du cul.
Mahkemede bu olayla nasıl başa çıkmam gerekiyor?
Comment vais-je justifier ça au tribunal?
Peki. Sabahleyin mahkemeye tek başına gitmen gerekecek.
Tu iras seule au tribunal demain.
Mahkemede görüşürüz.
On se voit au tribunal.
Ağrı kesici almış olsam bile bugün mahkemeye gideceğim.
J'irai au tribunal, même si je dois me shooter aux antalgiques.
Dönüş yolu çok uzun ve mahkemeye gitmem lazım.
J'ai de la route à faire, on m'attend au tribunal.
- Mahkemeye gidiyoruz.
- On va au tribunal.
- Son birkaç gündür acaba beni çağıracaklar mı diye mahkemenin oralarda oturdum bekledim.
- Et toi, ça va? - J'ai passé ces derniers jours au tribunal sans savoir si j'allais témoigner.
Mahkeme kesin olmanı istiyor.
Le tribunal a besoin de certitudes.
Yemin etmene rağmen mahkemede yalan söyledin.
Tu as menti dans un tribunal, sous serment.
Mahkemede iyi şanslar.
Bonne chance au tribunal.
Bugün mahkemede işimiz bittiğinde gider konuşuruz.
On ira lui parler en sortant du tribunal.
Duruşma nasıldı?
Ça a été au tribunal?
Stroh'un şimdiki anlaşmasına uyulmazsa, mahkemede soracağı ilk soru "Neden duruşmadan önce baş tanık benden gizlendi?" olacaktır.
Si l'accord de Stroh ne se fait pas, la première chose qu'il demandera au tribunal sera "pourquoi m'a t'on caché le témoin matériel avant le procès?"
-... mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir.
- Tout ce que tu pourras dire sera retenu - contre toi au tribunal.
Ve unutmayalım, Miriam, muhabbet tellallığı federal mahkemede seks ticareti sayılıyor artık. Kaldı ki, hemen yardım etmezse onu göndereceğim yer orası olacak.
Et rappelez vous, Miriam, que le proxénétisme est considéré comme du trafic sexuel au tribunal fédéral maintenant, là où je vais envoyer votre client, si il ne nous aide pas...
Örneğin, eğer mahkemeye gidersek aleyhimdeki ön duruşma ifadeni tekrarlamak niyetinde misin?
Par exemple, si on va au tribunal, vas-tu répéter ce que tu as dit aux auditions préliminaires contre moi?
Mahkemeden izin almak için zamanım yok.
On n'a pas le temps pour une ordonnance du tribunal.
Mahkemede yardımı olmaz ama evet, bu... dediği buydu.
Ça ne tiendra jamais devant un tribunal, mais oui, c'est ce qu'elle a dit. C'est suffisant pour moi.
Mahkemede Almy'le savaşacağız.
Nous nous battrons contre Almy au tribunal.
Mahkemeye gidip şahitlik yapma demek oluyor!
- Et? Ne venez pas au tribunal, ne témoignez pas!
Genel Vali'nin sekreteri meraklı gibi mahkemeye mi gidecek?
Le secrétaire du Vice-roi jouant les curieux au tribunal?
Duruşmada olay çıktığını duydum.
Il y a eu du grabuge au tribunal?
Bölge mahkemesi tarafından asılan Ramu Sood!
Ramu Sood! Pendu par le tribunal!
Efendi üç saat önce bölge mahkemesine gitti.
Sahib est parti au tribunal, il y a bien trois heures.
Mahkemede hiçbir şeyin resimler kadar faydası dokunmuyor.
Rien ne vaut des photos au tribunal.
Seni mahkemede ilk izleyişimde gücünü hissedebiliyordum.
La première fois que je t'ai vue au tribunal... Je sentais ta puissance.
Konseyin kararı da göz önüne alındığında dava öncesi yapılan araştırmalar sonucunda davalının duruşmaya geleceğini garanti eden bir bulguya rastlanmamıştır.
Ayant considéré les arguments du comité, des rapports et recommendations issues des audiences préliminaires, Le tribunal trouve qu'il n'y a pas assez de conditions pouvant garantir la présence de l'accusé au procès.
Seni mahkemede alaşağı eden orospu yok mu aylardır onu pompalıyor.
Cette pute qui t'a battu au tribunal, il la baise depuis des mois.
Tamamlanmış çizimin mahkemeyi yanıltmak için özellikle mi verilmediğini düşünüyorsunuz?
Il est de votre conviction que l'esquisse terminée ait été retenue afin de tromper le tribunal?
Ve geçerli bir saptama olmadan devletin geçerli bir amacı olamaz. Ve mahkeme suçlamaların düşürülmesini uygun görmüştür.
Et sans une solide identification, le gouvernement n'a pas la cause probable et le tribunal estime qu'il est approprié de rejeter la plainte.
Benden demesi, Robert bunu duyar duymaz bizi mahkemeye çağıracak ve kafamız allak bullak olacak.
Je te le dis, dès que Robert sera au courant, il nous fera venir au tribunal si vite qu'on n'aura pas le temps de dire ouf.
Niye mahkemeye gitmedin?
Pourquoi ne pas aller au tribunal?
Mahkeme onun aşırı doz uyuşturucu aldığını kanıtladı. Yoksa kardeşinin bağımlı olduğunu unuttun mu?
Le tribunal l'a décidé quand sa mère a fait une overdose.
Artık bana kesin sonuç veremezsen, bunu mahkemeye götürmeye gücümüz yetmez.
À moins d'un coup d'éclat, cette affaire n'ira pas jusqu'au tribunal.
Pied Piper'ın ifadesi tamam Jian-Yang'in yatırımcı bulma şansı püf oldu ve dün Monahan'ın mahkemede dediklerini de duydun.
Pied Piper a fait dans son froc, les chances d'investissement de Jian-Yang sont parties en fumée et tu as entendu ce que Monahan a dit hier au tribunal.
Ancak seninkiyse, Sanhedrin'e olan sadakatine ve bir şeye daha bağlı, benim onayıma.
La votre, cependant, dépend de la loyauté des Sanhédrin ( tribunal religieux ) et d'une autre chose mon soutien.
Bu güzel kapı, kadınlar avlusuna açılıyor, sadece Yahudiler girebilir.
La belle porte mène au tribunal des femmes, qui êtes seulement pour les Juifs.
Kafirlerin avlusunda şüphelileri idam ediyorlar.
Ils exécuteront des suspects au Tribunal des Gentils.
Özgürlük dilekçeleri, aile mahkemelerinde görülmez.
Non, le tribunal familiale n'est pas informé des émancipations.
Mahkemedekilerin yalnız yaşabildiğini görmesi gerek.
Le tribunal doit voir que tu peut te permettre de vivre seule.
Duruşmadan 3 gün önce Infinince'tan birisi kurumsal rüşvet fonundan para kullanarak mahkeme binasının karşısından bir daire kiralamış.
Avant le procès, un employé s'est servi dans la caisse noire pour louer tout un étage vide en face du tribunal.
Mahkeme idam cezası kararı vereli üç hafta oldu.
Cela fait trois semaines que le tribunal a prononcé la peine de mort.
Evet.
C'est le plus gros enfoiré des juges du tribunal.
Orada öylece oturmak zorunda kaldım.
Alors, le tribunal? J'y vais et j'attends.
Bu yüzden Bay Mukesh Sooni'den gidip onu bulmasını istemiş.
Le témoin-clé de la défense n'est pas venu au tribunal, alors Mr Mukesh a demandé à Sooni d'aller le chercher.
-... delil olarak kullanılabilir.
-... devant un tribunal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]