Tron Çeviri Fransızca
196 parallel translation
Üç onaydan geçmiş, gönderilmiş, soruşturulmuş, kaybolmuş, bulunmuş, tekrar kaybolmuş ve en sonunda üç ay boyunca bataklığa gömülmüş, sonra tekrar bulunup ateş yakmak için kullanılmış evraklar olmadan büyükannelerini, açgözlü Bugblatter canavarından kurtarmak için parmaklarını bile kımıldatmazlar.
Ils ne lèveraient même pas le petit doigt pour sauver leur propre grand mère des griffes du hanneton glouton de tron sans un ordre signé en trois exemplaires, envoyé, renvoyé, requis, perdu, retrouvé et enfin enterré dans la tourbe pour trois mois avant d'être recyclé comme allume feu.
Bir Vogon'dan içki almanın en iyi yolu parmağınızı boğazına sokmaktır. Ve onu sinirlendirmenin en iyi yolu, büyükannesini Traal'ın açgözlü Bugblatter canavarına yedirmektir.
Le meilleur moyen de se faire payer un coup par un Vogon est de lui enfoncer dans la gorge.... et le meilleur moyen de l'ennuyer est de donner sa grand mère en pâture au hanneton glouton de tron.
BELİRTİLEN DOSYA ADRESİ BOŞ. TRON PROGRAMI'NA ERİŞİLEMİYOR
ADRESSE DU FICHIER VIDE...
TALEP ET : ANA KUMANDA PROGRAMI
DEMANDE AU MAÎITRE DE CONTRÔLE DE DÉLIVRER TRON.
Ona Tron diyoruz.
- Sur quel projet travaillez-vous?
Tron neredeyse hazır olmuşken...
- Frustrant...
Dillinger Grup-7 deki herkesin sisteme girmesini birden yasakladı.
"Tron" était presque fini quand Dillinger a fermé l'accès au groupe 7.
Artık her şeyi sadece Dillinger ve Ana Kumanda yönetecek. Eğer Tron programım çalışsaydı, öyle olmazdı.
Dillinger et le MCP ont le contrôle total!
Sistemi kapatabilirdi. Eğer dosyan oralarda bir yerdeyse...
Pas si mon programme Tron marchait, ça fermerait tout le système.
Tron programını çalıştırdıktan sonra Dillinger'ın seni sistemde yakalamadan, sadece bir kaç dakikan olacak.
Ne t'endors pas! Si je parviens à activer le programme, tu n'auras que quelques minutes.
Hey, şu adam da kim?
- C'est qui, ce type? - Tron.
Tron. Kullanıcılar için savaşır.
Il lutte pour les utilisateurs.
Nakil sırasında aklı karışmış, Tron.
- Il a été désorienté avec le transport.
Tron birimi bir sonraki sektöre geçiyor.
Tron se dirige vers le secteur suivant.
Flynn Tron'a yardım et.
Flynn... Aide Tron.
Tron buraya geleceğini söylemişti.
C'est là où Tron a dit qu'il allait.
Tron, konum sorgulaması.
- Tu me reçois, Tron?
Tron öldü.
Tron est mort.
Tron ona inanıyordu.
Tron croyait en lui.
Bu Tron'a yardım etmenin tek yolu.
- C'est la seule façon d'aider Tron.
O senin paranın peşindeydi Patricia.
Il voulait tron fric, c'est clair.
Tron filmini izleyen biri var mı aranızda?
Quelqu'un a vu le film Tron?
Tron'daki o kötü adamın adı neydi?
C'est quoi le nom du méchant dans Tron?
Sakin olun.Tırı otomatik pilot sistemi kullanıyor.
Du calme. Le Système de Navi-Tron Auto-Conduite conduit pour moi.
Benim de hiç kimsenin kullanmadığı bir lakabım vardı. "Ross-a-tron"!
Mon surnom n'a jamais été adopté : "Ross-électron".
Hazır oradayken "Ross-a-tron" a bir bira kapsana.
Tu veux bien passer une autre bière à Ross-électron?
1997 Ustalar Turnuvası'ndan sonra Times Square'deki Jumbo Tron ekranını hackledi. 26 dakika boyunca "Kaplan Tanrı'dır." diye yanıp söndü ekran.
Après les Masters de 97, l'écran géant de Times Square a affiché "Tiger est un dieu" pendant 26 minutes.
Üç imzalı emirler imzalanmadan, yollanıp geri gönderilip soruşturulmadan, yine yitirilip, sonunda üç ay boyunca kağıt bulamacında bekletilip yeniden dönüşüme uğratılmadan, kendi öz ninelerini Traal'ın Yırtıcı Cırlayan Canavarı'ndan kurtarmak için parmaklarını bile kıpırdatmazlar.
Ils ne lèveraient pas le petit doigt pour sauver leur propre grand-mère des griffes du Hanneton Glouton de Tron sans avoir au préalable un ordre écrit, contresigné en trois exemplaires, expédié, renvoyé, requis, perdu, retrouvé, soumis à enquête publique, reperdu et finalement enterré durant trois mois dans la tourbe avant d'être recyclé comme allume-feu.
Ama bir saniye lideriniz benim zaten.
Oh! Mais je suis votre pa-tron..
Bunun için biraz erken değil mi?
C'est pas un peu tôt pour qu'elle voit ton poster de Tron?
Tronlar elleriyle yaptılar.
Les Tron les ont faites eux-mêmes.
Bay Tron, Bayan Tron.
Ah! M. Tron, Mme Tron.
Tron adam.
C'est l'Homme-Tron!
Tron adamı rahat bırak!
Laisse l'Homme-Tron tranquille!
Biletler holo-tron mağazalarında ve Geonosian Meydanı gişesinde. Bu Cumartesi 19 : 30'ta.!
Les billets sont aux points de vente Holo-Tron et à la tribune de l'Arène Géonosienne.
Bay Tron?
M. Tron?
Bayan Tron?
Mme Tron?
Aslında çok mantıklı. 27 yaşındayım ve 12 yaşımdan beri sahibi olduğum Tron posteri ile aynı odada uyuyorum.
J'ai 27 ans, et je vis dans la même chambre avec le poster de Tron que j'ai depuis 12 ans.
"Senin sorunun ne, Jumbo Tron?"
- C'est quoi ton problème, Jumbotron?
12 yaşından beri sende olan Tron posteri.
Le poster de Tron que tu as depuis tes 12 ans.
Tron. Tron! Tron!
"Tron!" T'as vu ça?
Hayır, ama hadi. Tron'un gece gösterimi mi?
Non, un panneau "minuit Tron".
Tron'un bu kadar popüler olduğu konusunda bir fikrim yoktu.
Je savais pas que Tron était si populaire.
Biraz makul ol T-Beyin.
Sois raisonnable, Cerveau-Tron.
TRON JA 307020'YI SERBEST BIRAK 7. SEVİYE ERİŞİM ÖNCELİĞİM VAR
J'AI PRIORITÉ À L'ACCÈS 7.
Bir güvenlik programı.
- Tron.
- Sen çok inatçısın, Tron.
- Tu es obstiné!
Andrea Tron.
Andrea Tron.
Direksiyonda uyuya kaldım, ve tır kendi kendine buraya kadar gelmiş. Evet. Otomatik pilot sistemi işimizi her zamankinden daha kolay hale getirdi.
Oui, le Système de Navi-Tron Auto-Conduite facilite le boulot.
Traal'ın Yırtıcı Cırlayan Canavarı'na yem olmaktır.
Maintenant, selon le code pénal galactique, la peine à laquelle on s'expose pour kidnapping présidentiel... est d'être offert en pâture au Hanneton Glouton de Tron.
- Tron?
- Ça s'arrose?