Tutar mısın Çeviri Fransızca
953 parallel translation
- Fifi'yi tutar mısın?
Pourriez-vous tenir Fifi?
Morelli, bıçağını başka tarafa doğru tutar mısın lütfen?
Morelli, voulez-vous pointer votre couteau dans une autre direction?
Şunları tutar mısın lütfen?
Tenez.
Bayan Benton'a bir taksi tutar mısın?
Accompagne Mlle Benton à un taxi.
Balık tutar mısınız?
Vous êtes pêcheur?
Seni çok iyi duyamıyorum. Telefonu daha yakın tutar mısın?
Approchez-vous du téléphone.
Şunu biraz tutar mısın?
Pouvez-vous tenir ceci?
Ben binerken treni tutar mısın?
Vous pouvez retenir le train?
Ann, kollarını tutar mısın?
Vous le prenez par les bras?
Lobiye inip Albay Haki'yi bir süre orada tutar mısınız?
Voulez-vous descendre au bar et retenir le colonel un moment?
Direksiyonu tutar mısın?
Pour que j'allume ce truc.
Bak, eğer bu zinciri sana verirsem, onu tutar mısın?
Tu la garderas, cette chaîne?
Connie, seyir defterini tutar mısın?
Connie, tu peux t'occuper du journal de bord?
- Chuck, bunu benim için tutar mısın?
Tu peux me tenir ça, Chuck?
Bunu benim için tutar mısın?
Tu me tiens ça, Lee?
Elini çabuk tutar mısın artık?
Magne-toi, tu veux?
- Şunu tutar mısınız?
- Pourriez-vous me tenir ça?
Elini biraz çabuk tutar mısın?
Dépêchez-vous!
- Buralarda çok balık tutar mısınız?
Vous pêchez souvent dans le coin?
Bunları benim için tutar mısın? Giderken onları isteyeceğim.
Je te confie ceci... jusqu'à mon départ.
Şunu tutar mısın?
Tenez ça.
Dümeni tutar mısınız?
Prenez la barre, un instant.
Tutar mısın Strato?
Le feras-tu, Straton?
Sandra, bir dakika tutar mısın?
Sandra, tiens-moi ça.
Çocuğu benim için biraz tutar mısınız?
- Le pauvre! - Tenez-le-moi. Je vais voir.
- Sargıyı sararken şunu tutar mısınız?
Tenez-la pendant que je termine son bandage.
Bunu tutar mısın?
Prends ça.
Senin tekniğin nedir? Işığa tutar mısın?
Quelle est votre technique?
İçkimi tutar mısın, tatlım? Bir bahçıvan mı? Neden kendine paralı bir bekâr bulmuyor ki?
Pourquoi ne cherche-t-il pas un métier respectable?
Elimi tutar mısın?
Morten Borgen, veux-tu me tendre la main?
- Biraz tutar mısın, anne?
- Excuse-moi un instant maman.
- Şunu tutar mısın, Sachkov?
- Tiens ça, Satchkov. - Donne.
Elimi tutar mısın? Uzun sürmez.
vous me tiendrez la main pendant que je parle avec elle?
Şuradan tutar mısın?
Tenez-la, voulez-vous?
Elini çabuk tutar mısın Tess?
Faites vite, voulez-vous, Tess?
- Tutar mısın. Ne de olsa babanın.
Tenez ça un instant.
Bunu şurada tutar mısınız?
Maintenez ça sur la plaie.
- Şunu tutar mısınız, lütfen? Hemen dönerim.
Tenez ça, je reviens!
Elini çabuk tutar mısın?
Tu te dépêches, oui?
Şunu tutar mısın?
Tenez-moi ça.
Benim için tutar mısınız.
Tenez ça.
" Misafirler yemek salonuna geçtiklerinde kahya alışıla gelmiş şekilde evin hanımının sandalyesini tutar.
" Lors du dîner, le majordome doit présenter la chaise à la maîtresse de maison.
İnsanlarımızın evlerinin üstünden yükselir, güçlü muhafızlar gibi Hristiyanların yenilmez imanını canlı tutar.
elles s'éIévent au-dessus des maisons comme de puissants gardiens de Ia foi invincible des chrétiens.
Benim için tutar mısın?
Regarde, je suis habile, hein?
- Beni tutar mısın?
Approche-moi d'elle.
Çarşafını sıcak tutarım.
Je garderai le lit au chaud.
Haklısın. Ben tutarım, sen de vurursun.
- Tape, je le tiendrai!
Kendisi yurtdışında ama odasını daima hazır tutarım. Ziyaretleri hep beklenmedik ve ani olur.
Ses visites sont toujours soudaines et inattendues.
Her an en yakınındaki büyük sarkaçlı saati kapıp kafanızda kırabilir. Bunun üzerine bilhassa ben zevkle alkış tutarım efendim!
Un jour, il vous fendra le crâne avec l'horloge de grand-papa, sous mes applaudissements enthousiastes...
Esther'i biraz tutar mısınız lütfen?
- Mais c'est Esther. Je vais vous le prouver.
Kapıyı tutar mısın?
Quelqu'un tient la porte?