Tıbı Çeviri Fransızca
14,130 parallel translation
Ve Noel Baba adında bir adam da bacalara tırmanıp ağaçların altına hediye bırakıyor.
Il y a un homme qui s'appelle le Père Noël descend les cheminées et laisse des cadeaux sous le sapin.
- Sana iki mesaj bıraktım.
- Je t'ai laissé deux messages. - Et alors?
Clark Kent'lik yapmaktan bıkmıyor musun ya sen?
T'es jamais fatiguée de cette routine à la Clark Kent?
Sesimi duymakta bıktın mı?
T'en as marre d'entendre ma voix?
Seni burada asla yalnız bırakmam.
Je ne t'abandonnerais jamais ici.
Arkanıza yaslanın, rahatlayın tırmanmayı Tucker'a bırakın.
Relaxez vous, et laissez Tucker prendre soin de vous.
Bu arada, patronuna şaka yapacağında, en kötü kariyer hamlesidir ama neyse biraz daha çaba sarf etmelisin.
Et B-T-Dub, la prochaine fois que tu veux faire une blague à ta boss... mauvais pour ta carrière, mais passons... Tu pourrais essayer un peu plus.
Sana bir sürü mesaj bıraktım.
Je t'ai laissé un tas de messages.
Stefan, o senin ilk aşkındı ve seni öylece bıraktı.
Stefan, c'était ton premier amour, puis elle t'a laissé poiroter.
Seni bıçakladı.
Il t'a poignardée.
Bırakıp gittin hiç pişmanlık duymadın sonra da kız arkadaşımın peşine düştün.
Tu pars, tu ne montres aucun remord, et ensuite tu t'en prends à ma copine.
Eğer tüm bunları tekrar yapmam gerekseydi, seni o lanet hapis hayatında bir daha yüzünü görmeyeyim diye bırakırdım.
Si je devais tout recommencer, je t'aurais laissée dans ce monde-prison pour n'avoir plus à revoir ton visage.
Silahlı bir savaşa bıçakla geldin ve bu senin ölümün olacak.
T'apportes un couteau dans une fusillade et ça sera ta perte.
Detayları geçeceğim çünkü bunun hakkında konuşmaktan bıktım ama yine de olanlar bunlar.
Je vais t'épargner les détails de comment Parce que franchement j'en ai marre de parler de ça, mais c'est arrivé.
Seni böyle bırakamayız Joe.
On peut pas t'abandonner...
- Bırak şimdi, bu doğru değil.
T'exagères.
Parkta bırakılan para çantasını alman gerekiyordu ama Junior seni arayıp almamanı söyledi.
Tu étais supposée déposer un paquet à Marina Green, et Junior t'as appelée et t'as dit de ne pas le faire.
Seni bırakalım.
On va t'emmener.
- Bırak yardım edeyim.
- Laisse-moi t'aider.
Bunları sana söylemeyi seçmemin tek sebebi, Ballard, olanları geride bırakmana yardım edeceğini düşünmemdi.
La seule raison pour laquelle je te l'ai dit, c'est parce que j'ai pensé que ça t'aiderait à aller de l'avant.
İnançlarımızı rahat bırakmayan İslam karşıtı yasalar.
Les lois anti-islamiques qui nous persécutent pour nos croyances.
Telefonuna bir sürü mesaj bıraktım, Gabi.
Je t'ai laissé une douzaine de messages, Gabi.
Brezilya'ya varınca gardiyana rüşvet vererek onu serbest bırak.
Et quand tu seras au Brésil, tu t'en sers pour soudoyer un garde et le libérer.
Sarılmayı bırak.
Arrête de t'accrocher.
Canın istediğinde çat kapı geliyorsun kim bilir, kiminle olan son macerandan ve herkesin işini gücünü bırakmasını bekliyorsun.
Tu viens lorsque l'envie te prend, depuis ta dernière aventure avec Dieu je ne sais qui... et tu t'attends à ce qu'on laisse tout tomber.
Önemsemeyi bırak.
Ne t'en soucie pas.
Seni arkamda bırakmayacağım.
Je t'abandonnerai pas.
2. yataktaki Bay Farrah'a T.B. güçlendirici gerekiyor. Sonra gidebilir.
M. Farrah, lit 2, qui a besoin d'un rappel antituberculeux, et puis il pourra partir.
Ve şimdi seni seven birisini buldun ve olduğun kişi olmayı bırakırsan onun da seni bırakmasından korkuyorsun.
Et maintenant tu as trouvé quelqu'un qui t'aime... et si tu arrêtes d'être qui tu es, tu as peur qu'elle t'abandonne aussi.
Sana bir şey bırakmıştı.
Il t'a laissé quelque chose.
Bırak sana yardım edeyim.
Laisse-moi t'aider.
Seni vurmak zorunda bırakma beni.
La ferme! Ne me force pas à t'abattre.
Kendi yatırımlarında yapayalnız mı bıraktılar seni?
Ils t'ont laissé seul ici?
Seni yanlız bırakacağım.
Je vais t'en donner.
"Üzülmeyin, zamana bırakın. İyileşecektir."
Il disait : "Ne t'en fais pas, ça ira."
- Devlet sunucularına girmeyi bırak.
Arrête de t'introduire dans des serveurs gouvernementaux.
Bunları bırakman lazım.
Tu dois t'éloigner de ça.
Şafak sökerken, Beyaz Saray takımınızı dağıtır ve Rathburn'ün vurucu timleri sizi öldürene kadar peşinizi bırakmaz.
La maison blanche aura détruit votre équipe au coucher du soleil et les équipe de Rathburn vous chasseront aussi longtemps qu'il le faudra.
Bırak üzerinden akıp gitsin.
Laisse la chanson t'envahir.
Amy'nin peşinde koşacaksan bana bu işe son vermekten başka bir seçenek bırakmadın.
Si tu as l'intention d'inviter Amy, tu ne me laisses pas d'autre choix que de t'en empêcher.
Bir hayvanı bırak kendi kendine bile bakabileceğini düşünmüyorum şu anda.
Je me demande si t'arrives à t'occuper de toi-même, sans parler d'un animal.
Seni eve bırakacağımızı söylemiştik ama gerçek şu ki ; seni, kahramanın evine bırakacak.
Nous t'avions dit que tu rentrerais en avion, mais en fait, tu pourras faire tout le voyage avec ton héroïne!
Tabii ki A.B. Müdürü.
Bien, Principal P.C.! T-tout de suite!
Onun beynini kaydedeceğim düşüncelerini, bilincini, hatıralarını ; dijital olarak saklayacağım ki vücudu çalışmayı bıraktıktan sonra başka bir taşıt bulabilirim.
Alors, euh, je vais télécharger son cerveau, ses pensées, sa conscience, ses souvenirs, les numériser pour les préserver, jusqu'à ce que je trouve un autre réceptacle après que son corps a failli.
Bu sana biraz garip gelebilir ama beni çölde bıraktığın için seni suçlamıyorum.
Tu vas halluciner, mais je ne t'accuse pas de m'avoir laissé dans le désert... Ça a sonné le signal d'alarme.
Shelby için endişelenmeyi bırakıp kendin için endişelenmelisin demek istiyorum.
Ça veut dire que tu devrais arrêter de penser à Shelby et commencer à t'en faire pour toi.
- Bu mezarlığa Frank bir kızın cesedini bıraktı.
Frank t'a fait te débarrasser du corps d'une fille dans ce cimetière.
Bu yüzden seni bırakmam için beni kandırmana izin vermeyeceğim.
C'est pour ça que tu ne t'en tireras pas si facilement cette fois.
Bırakırsan seni öldürürler. Aynen öyle.
C'est comme la mafia.. on te tue si t'essaies de partir.
Hepimiz Rowan'ın seninle uğraşmayı uzun zaman önce bıraktığını duyduk. Ama başaramadı. ... bu yüzden bizi oğulları olarak yetiştirmeye başladı.
Nous avons tous entendu que Rowan t'a abandonnée il y a longtemps, qu'il n'y arriverait pas, c'est pourquoi il a commencé à nous entraîner comme ses fils.
Bu mezarlığa Frank bir kızın cesedini bıraktı...
Frank t'a fait enterrer le corps d'une fille dans ce cimetière.