English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Ucuk

Ucuk Çeviri Fransızca

702 parallel translation
Hayır, uçuk görmek istemiyorum.
Je ne veux pas de ta lèvre. As-tu déjà vu rien de tel?
Son kuruşumu senin bu uçuk projene yatırdım.
J'ai consacré mes derniers sous à ta chimère.
Bizi bu uçuk hikayeye bulaştırdın, en azından güvenebilirsin.
Après nous avoir entraînés la-dedans, faites-nous confiance!
Uçuk kaçık bir hayal bu.
Tout ça, c'est du rêve, de la musique.
Bir kabus gördüm. Bir sürü uçuk şey. Uykuya daldım.
J'ai eu un cauchemar, à mon réveil, la pièce était pleine de fumée.
Önerim şu : burada uçuk bir hikâyenin peşinde gitmekten daha fazlası var. Bunlar zaten yapıldı.
Inutile de dénicher les cas extrêmes, ça a déjà été fait.
Neredeyse beyaz olanı alıyordum, ama yeterince uçuk değildi.
J'en ai vu un joli, mais beaucoup moins osé!
Beni yanlış anlama ama. Gerçekten uçuk bir şeyler isteseydim Fransız olanı alırdım.
Ne te méprends pas, il y avait encore plus osé!
Onun da biraz uçuk olduğunu düşündüm.
Lui aussi, je le trouvais un peu fêlé.
Bazen biraz uçuk olduğunu düşünüyorum.
Des fois je pense qu'il est un peu timbré.
Sıradan insanlar için bu vergi programı ne anlam ifade ediyor? Milyarlarca değil, bu uçuk olmuş.
Mais ça ne parle pas au citoyen moyen, surtout pas les milliards.
Tek bir darbeyle, bilimin en uçuk hayallerinin bile ötesinde bir güç.
Et d'un seul coup, exploiter une force au-delà des rêves les plus fous de la science.
Uçuk görünmekten korkmuyor musun?
Tu n'as peur d'être accusée de frivolité?
Uçuk geçmiş mi?
La crevasse est partie?
Uçuk çıkmıştı.
J'avais une crevasse.
Otel odasında kafasında uçuk idealleriyle o aptal ve çevrede ölmesini izlemek için toplanmış koca bir şehir.
Oh, ce pauvre imbécile dans cet hôtel avec ses grands idéaux et toute une ville autour qui attend qu'il se fasse tuer.
Onu uçuk bir tiple görmeye dayanamam.
Je ne veux pas qu'elle épouse un bon-à-rien.
Çok uçuk bir fikir ama işe yarayabilir.
C'est peut-être une bonne idée.
Evet, uçuk bir fikir ama işe yarayabilir!
Ce n'est pas une mauvaise idée.
Sanırım, uçuk bir renkti. O elbiselere dikkat etmez, aklı fikri elbisenin altındakindedir.
Il ne regarde que sous les robes!
Hastalıklı, uçuk denebilir.
Elle est morbide, malade, folle, si vous préférez.
Bir de konuşabilse, nasıl uçuk bir kafası var daha iyi anlayacağız!
S'il pouvait parler, on verrait que son esprit est tordu.
Bir erkek, ara sıra uçuk kaçık işler yapmalı, yoksa...
Il faut un grain de folie, sinon...
Siz de kabul edersiniz ki bu epeyce uçuk bir tavır, bir özel dedektif tutmak kocanız gideli daha bir gece olmuşken.
Et avouez que c'est assez extrême, d'engager un détective privé quand votre mari n'a disparu que la veille au soir.
En uçuk şovlara sokardık.
Là où on exhibe les monstres...
Hikayeler, uçuk dedikodular. O günlerde bunlara inanılıyordu.
C'est le genre de rumeurs que l'on croyait à l'époque.
İlgi alanları, kızlar, uçuk kaçık işler fiziksel terbiye hızlı arabalar ve öldürmek.
"Intérêts : " filles... " marginaux...
Migrenim vardı ama psikoloğum tedavi etti. Şimdi uçuk çıkıyor.
Mes migraines sont parties, mais maintenant j'ai des boutons de fièvre.
Hiç mi uçuk yok?
Il n'y a aucun vol?
200.000 dolar uçuk bir miktar!
200 000 $, c'est grave!
Hadi ama, Bu çok uçuk bir rakam
Sois pas si gourmand.
Hepsi bu değil. Dudağımda... beni çok rahatsız eden bir de uçuk çıkıyor.
En plus, je développe un herpès sur ma lèvre qui est un vrai supplice.
İyi hissederdim, uçuk kaçık giyindiğimde Ama gelemezdi kozmik ışığın yerine
Quand on se fringuait et s'amusait?
Benim teorimin neresi o kadar uçuk anlamıyorum.
Ça ne me paraît pas inconcevable.
Bu kadar uçuk bir öyküye kim inanır ki?
2 garçons, qui se trouvent être jumeaux! Qui accepterait de croire une histoire aussi insolite?
"Leigh, yine uçuk-kaçık oluyorsun."
"Voyons, Leigh, voilà que tu te remets à être farfelue."
Uçuk-kaçık mı?
"Farfelue"?
Uçuk-kaçık apandisiti olduğunu bildiğim tek çocuktum.
J'étais la seule gamine à avoir eu une appendicite farfelue.
San Francisco'nun uçuk Afacan kadınını arıyordum
Je cherchais ma Donna La môme psychédélique de San Francisco
San Francisco'nun uçuk Afacan kadınımı arıyorum
Je cherchais ma Donna La môme psychédélique de San Francisco
Senin uyduruk, zırva, uçuk, aptalca... kuantum ve safsata dolu saçmalıklarını daha fazla dinlemeyeceğim!
Alors, je ne veux plus écouter... vos conneries cabalistiques, quantiques et obscurantistes!
Büyükbabam, uçuk biriydi, bir adada yaşıyordu.
Mon grand-père, un vieil original, habitait une île.
Ona uçuk çıkardığımı söyledim.
Je lui ai dit que j'avais un herpès.
Farklı bir tınısı varmış ; biraz uçuk, dinleyicileri için fazla ileri.
Il jouait un son différent, trop avancé pour son public.
İpek olabilir. Ama uçuk bir pembeydi.
Peut-être bien, rose clair, c'est certain.
Bugünlerde herkeste uçuk virüsü var.
Mais avec une capote. Tout le monde se balade avec l'herpès en ce moment.
Crash : Uçuk tarzlar.
Le wild style.
Kalıbımı basarım, bu bizim Uçuk.
Ma parole, mais c'est Hot Dog!
Gordo kendini, şu hep sözü edilen uçuk pilotlardan biri sanır.
Gordo se prend pour un de ces as du manche à la manque.
O uçuk pilotlardan biri değilim. Asıl Uçuk'un ta kendisiyim.
Je ne suis pas un de ces as du manche, je suis l'as du manche.
Uçuk, sen ancak benim gölgemdeydin.
Je te tenais dans mon ombre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]