English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Ucunda

Ucunda Çeviri Fransızca

2,073 parallel translation
Playboy Malikanesi ülkenin diğer ucunda.
Le manoir Playboy est de l'autre côté du pays.
Banyo, koridorun ucunda.
Les toilettes sont au bout du couloir.
Bu işin ucunda ne var biliyor musunuz?
Savez-vous ce qui est en jeu?
Tam uçurumun ucunda!
Sur cette falaise.
Tam uçurumun ucunda duruyor!
D'après la légende... au sommet de la tour.
Dilimin ucunda.
Mais je ne peux pas... Je ne peux pas mettre le doigt dessus.
Köprünün diğer ucunda ineyim.
Je descends de l'autre côté du pont.
Ve telefonun diğer ucunda bir erkek yok, gitar çalmıyor... Bu tamamen doğru.
Et il n'y a pas de garçon qui joue de la guitare à l'autre bout du fil.
Buna değmez, bişeyleri kaybetmek var ucunda adamım.
Pas besoin de capoter, vieux.
Dilimin ucunda!
Je l'ai sur le bout de la langue!
İşin ucunda belki Alfa vardır.
Peut-être que c'était Alpha.
Altın bir halkanın içinde yeşil taşları olan, ucunda da yakutlar bulunan bir bilezik. Yalan söylüyorsun.
Des pierres vertes sur un jonc en or, et des rubis sur le côté.
Sarayın güney ucunda, bir tünele açılan bir giriş var.
Il y a une entrée secrète à la porte Sud du Palais qui ammène à un tunnel de secours.
isin ucunda ne olduğunu biliyordu.
- Elle savait ce qui était en jeu.
Pek fazla düşünmedim ama kafamın bir ucunda bu çok ateşli ve aptalca durmayan bir şeydi.
Je n'y ai pas encore trop réfléchi, mais comme ça, je dirais que c'était jouissif, alors ça ne peut pas être si stupide que ça.
Telefonumuzun ucunda yine Peter Frampton var.
{ \ pos ( 192,210 ) } De nouveau Peter Frampton en ligne.
Ucunda kan var, yani vuruşların Serseri Şövalyeye isabet etmiş.
Il y a du sang sur la lame, donc certains coups ont touché le chevalier errant, il est blessé.
Ve orada yatağın ucunda sessizce bana bakarak dururdu.
Il était debout, au pied du lit, à me fixer en silence.
Dünyanın öbür ucunda oluyordum. Oğlanlardan ya da annesinden bir telefon alıyordum. İlk uçakla geri dönüyordum.
- Même à l'autre bout du monde, on m'aurait appelé, j'aurais pris le premier vol.
Ve şimdi o dünyanın bir ucunda.
Et là, elle est... à l'autre bout du monde.
Zaten bir çocuklarını kaybetmişler, diğeri de dünyanın öbür ucunda.
Ils ont déjà perdu un fils et l'autre est à l'autre bout du monde.
Natalie de şu anda dünyanın öbür ucunda.
En ce moment, Natalie est aussi à l'autre bout du monde.
Sigaranın ucunda kızın DNA'sı vardı.
Il y a son ADN sur le mégot.
İşin ucunda bir evlenme teklifi ve bir milyon dolar ödül var.
En jeu, une demande en mariage et un prix d'un million de dollars.
Özel bir tuvalet de var. Kadınların banyosu koridorun ucunda.
Avec salle de bain spéciale pour femmes au fond du couloir.
- Aşağıda yarın düzine ceset var. Dünyanın öbür ucunda da suda yüzen 9 ceset var.
On a une demi-douzaine de cadavres en bas, neuf autres flottant à l'autre bout du monde.
Maria için ancak, işin ucunda para ya da tatil varsa endişeleniyorsun.
Vous pensez à Maria quand il s'agit d'argent ou de vacances. Sinon, vous ne pensez qu'à Gaby.
Neden benim Izzie'nın baş ucunda durup elini tutmadığımı biliyorum ama... Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.
Je sais pourquoi moi, je n'ai pas passé la journée au chevet d'Izzie...
çağrı nöbetindeyken, kalemi ve kağıdı, yeni bir takım giysi, şapka, bir şişe su ve güneş kremini yanında, baş ucunda hazır tut, ve aracında da GPS bozulursa diye Thomas rehberini eksik etme.
Quand vous êtes d'astreinte, ayez stylo et papier à côté du lit, ainsi qu'un rechange, une casquette, une bouteille, de l'écran total assurez-vous d'avoir une carte routière dans la voiture, au cas où votre GPS tomberait en panne.
İşin ucunda kaybedilecek çok şey var.
Il y a trop d'enjeux.
Güneş sisteminin ucunda ion kayalıklarında sörf yaparken transfer doklarını açmak için bekliyor. Onlara bir sinyal göndermem yeterli.
Il n'attend que mon signal pour larguer les amarres.
İlk dansımız iğnenin ucunda olacak!
Notre premiere danse sera sur une tête d'épingle!
Gözümün ucunda gözyaşı oluşmaya başlamıştı.
Une petite larme commençait à poindre dans le coin de mon oeil.
Toplam değeri 30 bin dolar olan, bankadan bankaya, ucunda para alan kişinin ismi değil sadece bir hesap numarasının olduğu bir dizi kayıt dışı ödeme var.
On a une série de paiements sur un compte pour un total de 50 000. Des informations sur ce compte.
Şuraya bakar mısın? Derse geç kaldım ders kampüsün öteki ucunda.
Regarde-moi ça, je suis en retard au cours, à l'autre bout du campus.
Ama bazen yardımcı olmak, duyarlı olmak, / i ayak parmaklarının ucunda yürümek, bağırmak çağırmak istediğimde dilimi tutmak o kadar zor oluyor ki!
Mais c'est tellement dur parfois, être utile, être raisonnable, être prudent avec tout le monde, retenir ma langue quand je veux hurler et crier!
Çünkü bu telsizin ucunda kim varsa bu ikisi, biz seni kurtarmadan önce onlara haber vermiş olabilir.
Ces deux-là pourraient avoir appelé ceux qui se trouvent au bout du fil avant qu'on vous sauve.
Şu anda namlunun ucunda.
Nous avons un angle de tir.
Suç mahallinin olduğu sokağın ucunda bir sinagog var.
Il y a une synagogue au bout de la rue de la scène de crime.
Çünkü kovanlar, ateş edenin, odanın ucunda olduğunu gösteriyor.
- Parce que... Les douilles indiquent que le tireur était de l'autre côté de la pièce.
Birinin onun yüzüne ucunda maske olan bir tüple bastırdığını düşünüyorum.
Je crois que quelqu'un l'a attaquée avec un masque relié à une bouteille.
Saatiniz vücudunuzun öbür ucunda kalıyor.
Votre montre est à l'autre bout de votre tentacule.
29 gün oldu çocuklarım dünyanın öbür ucunda ve Tanrı bilir onlara neler yapıldı.
Ça fait 29 jours et mes enfants... sont à l'autre bout du monde endurant Dieu sait quoi.
Namlunun ucunda!
- Je l'ai dans le collimateur.
- Arkadaşlar, kimse namlunun ucunda çocuklar olsun istemez.
Personne ne veut un enfant dans son viseur.
Şu burnunun ucunda duran gözlüklere bir bakın.
Avec tes lunettes à double foyer au bout du nez! Bien au chaud sous ton plaid.
Hayır. Bence Jonas şu anda, dünyanın diğer ucunda.
Je pense que Jonas est à l'autre bout du monde en ce moment.
Herkes bilsin ki, işin ucunda büyük para var ; beş milyon dolar. Fakat en önemlisi ;
Cinq millions de dollars.
- Göğsünün uçunda halka mı var?
- Un piercing sur le téton?
İşin ucunda para varsa yaparım.
Qui est-ce?
İşin ucunda 600 dolar var.
Je parie qu'elle va y arriver.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]