Ugraşma Çeviri Fransızca
994 parallel translation
Boşuna uğraşma.
"Ne te donne pas la peine."
Hiç boşuna uğraşma.
Tu n'y échapperas pas.
- Uğraşma!
- Allez, fous-moi la paix.
Boşuna uğraşma çünkü her şeyi biliyorum.
Je sais tout.
Boşuna uğraşma, telefon şirketi asla söylemez.
- Peut-on localiser l'appel?
Katibimle uğraşma.
Qui vous demande de vous en mêler?
- Boşuna uğraşma.
- Ne faites pas ça.
Lütfen. Onunla daha fazla uğraşma.
Ne le provoquez pas.
- Hiç uğraşma.
- Tu perds ton temps, fiston.
- Uğraşma.
- Ça ne sert à rien.
- Boşuna uğraşma, kandıramazsın.
- Tu ne me feras pas croire ça.
Bu sihirli sözlerle... babanın olduğu şeye dönüş... ve boşuna uğraşma.
Par mon incantation magique, prends la forme de tes ancêtres et aboie à la lune.
Hiç boşuna uğraşma, David. Burada olsam da olmasam da.
Mais tu n'es pas oblige, que je sois ici ou non.
Benimle ugrasma. Cesedini teshis bile edemezler sonra.
Vous rigolerez moins, une fois refroidi!
Jokey cinayetini bana yüklemeye çalışıyorsan hiç uğraşma.
Je n'ai pas tué ce jockey!
Doldurayım diye uğraşma doktor.
Pas le temps de la plomber!
Boşuna uğraşma Kitty.
Inutile, Kitty.
Başımızda bir sürü dert var uğraşma hayvanla?
ça ne suffit pas que le ciel nous tombe sur la tête?
Çok da fazla uğraşma.
Ne te donne pas de mal.
Boşuna uğraşma, ha?
Pas bon, hein?
Boşuna uğraşma Samson.
Je renonce, Samson.
Bütün gün sadece bunu halletmek için de uğraşma.
Et n'y mets pas toute la journée.
- Hiç uğraşma.
- Laisse donc ça.
Boşuna uğraşma.
Laisse-moi.
Boşuna uğraşma Jerome.
Vous ferez ça plus tard, Jerome.
- Uğraşma hiç.
- Inutile.
Beni kandırmaya uğraşma, Jesse.
N'essayez pas de me berner, Jesse.
- Uğraşma benimle.
- Fous moi la paix!
Yaşlılarla uğraşma. Zaten şüpheli bir şey varmı diye araştırma yapıyorsun orada ya.
Ça indiquerait tout de suite que tu es en mission spéciale.
Uğraşma. Bırak yaşlı annen düşünsün.
N'essaye pas.
Paramın olması seni rahatsız ediyorsa, devrim yapabilirsin ama benimle uğraşma.
Mais si c'est mon argent qui vous embête, déclenchez une révolution!
- Boşuna uğraşma.
N'essaye pas.
- Sana boşuna uğraşma dedim.
- Arrête avec ça.
Geronimo'ya ve sana silah teslim etmem, Boşuna uğraşma.
Je ne donnerai pas d'armes à Geronimo ni à l'Aigle Gris.
Sana yemek yapmakla uğraşma dedim anne.
Je t'ai dit de ne rien faire à manger.
Odam darmadağınık ama uğraşma. Ben çıkıyorum.
Ma chambre est en bazar, mais je dois y aller.
- O kadar da uğraşma.
- Ne vous donnez pas tant de mal.
Boşuna uğraşma, kadın. Seni karım olarak istiyorum.
Sache-le, femme.
Boşuna uğraşma. Nasıl olsa çıkamazsın, Kazar.
Il nous faudra plus que des muscles pour cet ennemi, Kasar.
Onunla fazla uğraşma. Güvenilmez biridir.
Ne le pousse pas trop.
Boşuna uğraşma.
C'est pas la peine.
Onunla bu kadar uğraşma.
Ne vous moquez pas d'elle comme ça.
İpleri çözmeye boşuna uğraşma.
Je t'avais bien dis que tu n'arriverais pas à te détacher
İşte böyle. Hiç boşuna uğraşma.
Voilà, c'est tout ce quej avais à te dire.
Uğraşma. Bak, su hala sıcakken duş alsam iyi olur.
Ne te dérange pas, elle doit être bien rangée, dans les disques...
Büyüklerle uğraşma.
Ne te fais pas plus fort que tu n'es.
Uğraşma onunla.
Ne la harcelez pas.
Uğraşma onunla Angie.
- Fiche-lui la paix.
Bayan Snow ile uğraşma.
Cessez d'ennuyer Mme Snow, jeune fille.
Uğraşma... demek istiyor ki...
Qu'une construction grammaticalement juste change pour s'adapter au contexte.
Benimle uğraşma.
Ne me harcèle pas.