English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Unvanlar

Unvanlar Çeviri Fransızca

88 parallel translation
Baron fakir olabilir, ama Avusturya'nın en eski unvanlarından birisini taşıyor.
Le baron est pauvre, mais il possède l'un des plus vieux titres d'Autriche.
Ve kendisi yeniden, kumandan rütbesine getirilerek Fransız ordusunca alınan tüm yetki ve unvanları geri verilecektir. "
Il est réintégré dans ses fonctions, promu au grade de commandant et il reconquiert tous les honneurs dont il jouissait dans l'armée française.
- Lütfen, bu gece unvanlar olmasın.
L'heure n'est pas aux titres, je vous en prie.
Madem unvanlar senin için bu kadar önemli... şu andan itibaren bana karşı hitap şeklin...
D'ailleurs, si vous tenez tellement aux titres... À partir d'aujourd'hui, vous pouvez m'appeler... hélas...
Çoğunuz unvanlarınızı ve servetlerinizi bana borçlusunuz.
Beaucoup me doivent leurs positions.
Yalnızken unvanları bir kenara bırakalım lütfen.
Oubliez le titre quand nous sommes seuls. C'est...
Eski unvanlarınızın burada bir anlamı yok, Kaptan.
Vos anciens titres n'ont plus aucune valeur ici.
Unvanları ve ofisleri antik değere sahiptir.
Leurs titres et leurs charges sont très anciens.
Size bahşettiğim unvanları koruyasınız diye mi?
Pour que vous gardiez tous les titres que je vous ai donnés?
Benim için söylediğiniz tüm unvanlar hoşuma gitti, kız kardeşim Drusilla'nın da.
J'aime tous les titres que vous avez trouvés pour moi. Et Drusilla aussi.
Senin unvanların hayli az Edinburgh Dükü ve Kraliyet Tuvalet Muhafızı.
Vous n'avez que peu de titres - Duc d'Edimbourg et Gouverneur des Latrines.
Ailen Yüksek Konseyden atılacak mülklerine el konulacak ve tüm unvanların geri alınacak!
Ta famille sera démise du Haut Conseil, tes terres saisies, et ta Maison dépouillée de ses titres.
Beyaz olsaydı ve onu tutsak alanlar İngiliz olsaydı, ona madalyalar ve unvanlar yağardı.
Si ses négriers étaient britanniques, il ne tiendrait pas debout à cause du poids des médailles qu'on lui aurait décernées.
Sen bu ışıltılı mücevherler ve unvanlar dünyasında doğdun. Ama asıl istediğinin bu olup olmadığını merak ediyorum. Tabii ki bunu istiyorum.
Tu es née dans ce monde de diamants et de titres ronflants, mais... te convient-iI vraiment?
Ondan boşanmazsam onlar için ölmüş olacağımı unvanlarına, paraya ortak olamayacağımı söylediler.
j'étais mort pour eux... pour l'argent.
Ve sen de bunu ekonomik durumları ya da iş unvanlarına göre belirtiyorsun.
Tu crois que les baser sur le statut économique... le titre professionnel...
Unvanlarını kılıçla aldılar.
A la pointe d'une épée.
Ailemin unvanı Von Kroneck. Ama Avusturya'da soyluluk unvanları 1918 yılında kaldırıldı.
Je suis une noble, mais la noblesse a été abolie en Autriche en 1918.
- Onlar da öyle ama unvanları daha iyi.
- Pareil, le titre en plus.
Hollywood'a hoş geldin. Sete gelmesen bile insanların anlamsız unvanları olduğu yer.
Alors bienvenue à Hollywood, où les gens ont des titres vides de sens sans même venir sur le plateau.
Bugünkü asıl gündemimiz, eyaletteki hıyarlar... kuzenlerini gönderip bizi soyup soğana çevirmeden önce... unvanlar ve müdürlükler yaratmak.
L'objectif de cette affaire est de créer des postes et des services avant que ces salauds envoient leurs cousins nous dépouiller.
Alt tabaka serserilerinin sosyal unvanlarıyla gurur duymaları beni hasta ediyor.
J'en ai marre de ces clodos qui sont si fiers de leur soit disant classe sociale.
İşleri de unvanları da üniformaları da parayla alınmış.
Leurs titres sont achetés, leurs grades sont achetés, jusqu'à leurs uniformes.
Artık Baronsunuz ve diğer unvanlarınız.
Un baron désormais, et de nouveaux titres.
Böylelikle, ülkemizi geçmişte yaşandığı gibi bölünmelerden yani tahta çıkmak için uydurulmuş unvanları önleyerek koruyacak.
Il protège cette nation des divisions dont elle a souffert dans le passé, quand différents prétendants se sont disputé le trône.
Tüm bunlarla artık ilgilenmiyorum ve Kral ya da Papa'nın unvanlarını da artık tartışmayacağım.
J'ai... libéré mon esprit de toutes ces questions, et je ne discuterai plus des titres du Roi... ou du Pape.
Unvanlar bir yana, soğuk yatak arkadaşın için bir zırh alabilirsin.
Titres à part, une armure intégrale assure un froid compagnon de lit.
Unvanları bırak!
Fais pas de manière!
Unvanlarını çalan hırsızlardan unvanlarını geri almanın.
À regagner le titre de celui qui lui a volé.
- Asıl sen unvanları karıştırıyorsun. Sen kölesin, o efendi.
C'est toi qui oublie les rangs, maître et esclave.
Biz hâlâ kendi unvanlarımızı bekliyoruz.
Nous attendons toujours notre titre.
Unvanlarından ve geleneklerinden, entrikacı ve kin güden bir kocadan kurtulmak istiyorsun.
Enlevez les traditions, les titres, les machinations, le mari trahi...
Burada kod adları, departman unvanları ve güvenlik izinleri var.
Ce truc a des alias, désignations départementales, accès de sécurité.
Babamın hayatından çıkardığım bir ders varsa o da unvanların hiç önemli olmadığıdır.
Il y a une chose que j'ai apprise grâce à mon père. Un titre de noblesse ne veut rien dire.
Denia markisi ve Granada lordu unvanlarını alamayacakmış.
Le marquisat de Dénia et la seigneurie de Grenade, lui sont déniés.
Evler ve arabalar unvanlar ve kıyafetler hatta vücudun bile. "
Maisons et voitures... Titres et vêtements... Même ton corps. "
Tüm rütbelerini ve unvanlarını tüm topraklarını ve varlıklarını elinden alıyor...
Je le dépouille de tous ses rangs et titres, de toutes ses terres et possessions,
Medeni bir toprakta, üstlerine saygını, unvanlarını söyleyerek gösterirsin.
Dans le monde civilisé nous nous adressons à nos supérieurs par leur titre.
Koduğumun unvanlarını yaz.
Mettez ces putains de titres...
Ünvanlar ve madalyalar için tutkum olmadığına göre neden bir fikrim olsun? - Benim bir fikrim var.
N'ayant ni le goût des places ni celui des décorations, pourquoi aurais-je un avis officiel?
Bu unvanların şaşaası ve tanınan yetkilerin aşırılığı yüzünden Sezar, ölçülü insanlarda nefret uyandırdı. " Plutarkhos
IL DEVINT AINSI ODIEUX AUX ESPRITS MODÉRÉS À CAUSE DU GRAND NOMBRE DE TITRES ET DE POUVOIRS QU'IL AVAIT ACCUMULÉS. "
Ünvanları kesinlikle gerçektir.
Leurs titres sont absolument authentiques.
Ünvanlarını bilmiyorum.
Je n'y connais rien.
Ünvanlarına göre mezarlara gömülsünler.
Et eux, qu'ils soient élevés autour de la tombe, en fonction de leurs rangs.
Ünvanları tamam, ama görevleri ve hedefleri yanlış...
Les titres sont là, mais leurs buts et leurs attributions sont mêlés- -
Ünvanların asla piçlerine miras kalmayacak.
Vos bâtards n'hériteront jamais de vos titres.
Ünvanların bir anlamı olmadığını söyleyebilirsin.
Le titre ne représente quasiment rien.
Ünvanlarınızın farkındayız.
- Nous connaissons vos désignations.
Ûnvanlar kazanmak ve iyi bir insan olmak aynı şey.
Gagner des titres et être une bonne personne, c'est la même chose!
İmparatoru aldatmak ve saray halkına zulmetmek yetkiyi kötüye kullanmak ve düşmanla işbirliği yapmak. Ünvanları ellerinden alınacak ve Güneye sürgün edileceklerdir.
Ils doivent être déchus de leurs fonctions de ministre et de gouverneur de la province de Yu
Ünvanlar hiçbir şey anlatmaz.
Les titres ne vous disent rien du tout.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]