Unvanın Çeviri Fransızca
534 parallel translation
- Ama unvanınızı, malınızı kaybettiniz.
Mais vous y avez tout perdu.
Dickon bir şövalyeydi. Ağabeyiniz küçük bir aksilik yüzünden unvanını geri aldı.
Il était chevalier avant que votre frère le rabaisse.
Ama bugün, onunla savaşmak ayrıcalığına sahip olanlar... asker unvanını hak eden biri varsa, bu kişinin, o olduğunu bilir.
Mais ceux qui ont eu la chance de servir avec lui aujourd'hui savent que si un jour un homme a mérité le nom et le rang de soldat, c'était lui.
Ve düşündük ki şampiyonluk unvanını 6 ya da daha fazla ay kadar elimizde tutarsak, para kazanabiliriz.
Si on garde le titre six mois, on peut se faire du fric facile.
Eğer samuray, zina yapan eşini kendisi cezalandırmazsa unvanını ve mülkiyetini kaybeder.
Si un Samourai ne punit pas l'adultère chez lui, il perd son rang et son titre.
Unvanının ve mallarının lağvedilmesini talep ediyoruz. Üniversitenin yeniden açılmasını! Bakanların yeniden görevlerinin başına dönmelerini.
Nous exigeons que lui soit retiré son titre de noblesse, sa propriété, que l'Université soit rouverte, les ministres rétablis à leur fonction, que le Roi la chasse, qu'elle quitte la Bavière immédiatement.
Sonra Tony Zale'in unvanını elinden alacak ve dünyadaki herkese nasıl biri olduğunu gösterecek. - Chicago.
Ensuite, il prendra le titre à Tony Zale et il montrera à tout le monde qui il est et ce qu'il est.
Rocky Graziano son altı aydır başına gelen talihsizlikleri üzerinden atıp,.. ... kendisini nakavt etmiş tek adamı yenerek unvanını elinden alabilecek mi?
Rocky Graziano réussira-t-il à surmonter les coups durs de ces six derniers mois et à prendre le titre au seul homme qui l'ait jamais mis K.
1931'de Mickey Walker orta sıklet unvanını bıraktığında kiminle mücadele etti?
Qui a combattu pour succéder à Mickey Walker, chez les poids moyens?
- Unvanınızı iade edeceğim.
- Je vous rendrai votre titre.
Yoksa alın benden anlamsız diktatör unvanını.
Ou bien retirez-moi ce faux titre de dictateur.
Bu Azabu daki herkesi gururlandırır..... kendi masörlerimizden birisi en üst seviyede masör unvanını elde edecek.
Tout le monde à Azabu serait fier que l'un de nos masseurs ait obtenu un statut supérieur.
Bu sayede Papa Hazretleri Krala "İmanın Savunucusu" unvanını verdi.
Il a été nommé "défenseur de la foi" par Sa Sainteté le pape.
" Hükümdarımız Lord Henry'nin şüphesiz ve mutlak unvanını...
" Vous avez délibérément et malicieusement renié et privé
Ülkenin her yanındaki sadık uyruklar bu yemini etti. Hepsi Majestelerinin unvanını hakli buldu.
Le serment a été fait par des sujets loyaux du pays qui ont tous déclaré que le titre de Sa Majesté était juste!
Böylece Frederick, Essenbeck adını ve unvanını elde edebilir.
Et Frederick obtiendra le nom d'Essenbeck et le titre.
Siz alt düzeysiniz demiyorum, sadece unvanınız.
Je ne voulais pas dire que vous êtes inférieur, mais que le titre l'est.
Emekli olup kenara çekildiği takdirde Kont de Bleuchamp olarak unvanının tanınması.
Son titre reconnu officiellement... quand il se retirera dans le privé en tant que Comte de Bleuchamp.
Evet, Neaps End'li Ron Obvious kendisine bir Anglikan katedralini yiyen ilk kişi unvanını kazandıracak girişimine başlamak üzere.
Voilà Ron Obvious de Neaps End, dans une tentative qui pourrait faire de lui le premier homme à manger entièrement une cathédrale anglicane.
Ben yalnızca seni değil, adını ve unvanını da seviyorum.
Je sais que je ne t'aime pas seulement pour toi... mais aussi pour ton nom.
Küçük esprileriniz çok anlamsız, Bay Neville. Ya da doktor mu demeliyim? Ya da albay, ya da unvanınız her neyse.
Vos plaisanteries n'ont pas cours, M.Neville... ou docteur, ou colonel?
Kurada ona Buck Roan'ın şampiyonluk unvanını elinde bulunduran Hint boğası Sunshine çıktı.
Et il s'est tiré le champion du moment, le Brahma Old Sunshine, de Buck Roan.
Bu gece, kalenin mabedinde nöbet tutacağım ve şafakta sizin elinizden yüceltici şövalyelik unvanını alacağım.
Ce soir, je souhaite veiller dans la chapelle du château, et à l'aube, recevoir de votre main... la noble accolade de la chevalerie.
Elbette. Şafakta, şövalye unvanını alacaksınız.
Et bien sûr, à l'aube, vous serez fait chevalier.
Bu sebeple de bana şövalye unvanını vermenizi rica ediyorum.
Et je vous demande donc de me faire Chevalier.
Cumberland ona unvanını verdi Bu nedenle, Komser
Cumberland lui a accordé un titre de propriété.
Hatta dünyanın en aptal herifi unvanını almayı deneyebilmek için fazla fazla istemişsin.
Et assez d'argent pour mériter le titre du trou de cul le plus imbécile du monde!
O halde sana Sir Bedevere unvanını veriyorum... Yuvarlak Masa şövalyesi.
Messire Bedevere, je vous adoube chevalier de la Table ronde.
Bundan böyle, Redmond Barry... Barry Lyndon tarzını ve unvanını benimsemişti.
Dès lors, Redmond Barry adopta les manières... et le titre de Barry Lyndon.
Ünvanımı sana devredeceğime gerçekten inandın mı?
Jamais je ne t'aurais abandonné le titre.
Başı sıkıştıkça salak babasından yardım alan, unvan düşkünü kızın teki.
Elle raffole des aristos, son vieux père lui passe tout.
Bu yüzden kendisine bu alayın onbaşısı unvanı veriyorum.
Donc je le nomme caporal de ce régiment.
Bu şekilde şampiyonluk unvanı maçına hemen çıkarsın.
Tu vas au titre tout de suite.
Unvanı kazanmadın, Charlie!
Tu n'as pas gagné le titre.
O zaman da unvan maçına bir yumruk uzaktaydın.
Un coup de poing te séparait du titre!
Amanın! Ünvanı olan biriyle hiç tanışmadınız mı?
Jamais rencontré de gens titrés?
Babam hâlâ insanların unvan taşıdığı olduğu dünyada yaşıyor.
Mon père porte encore son titre.
Anlamıyor musun? Unvanın çok büyük diye burada ölecek miyim yani?
Alors je dois mourir pour sauver votre réputation!
Elbette bugünlerde unvan yok. Fakat, sizinki asil bir soydu.
Vous n'avez plus de titre, mais il vous reste le nom.
Bir isim, bir unvan mı olacaksın?
Être un nom, un titre?
O unvan sizi aldatmasın. Geçinmek için çalışıyor.
Malgré ses titres, il travaille pour gagner sa vie.
"Hizmetlerinin takdiri olarak Senato, Sezar'a hayat boyu Roma diktatörü unvanı ve ayrıcalığını bahşetti."
"Le Sénat a conféré à César... le privilège et le titre de dictateur de Rome à vie."
- Muhterem bir unvan değildir.
- Révérend n'est pas un titre.
Kralın yeni unvanıyla ilgili fikrimi de söyleyeyim.
Je vais vous dire mon opinion du titre du roi, aussi...
Zira tasarı, hem Kralın yeni unvanıyla, hem de Kraliçe Anne'le evliliğiyle ilgili.
Car elle concerne le nouveau titre du roi et son mariage avec la reine Anne.
Ama ben bu unvanı asla inkar etmedim ki.
Mais je n'ai jamais renié ce titre.
Nasıl olduğunu da Tanrı bilir... ben de şimdi suç ilamı... ve Kralın unvanı hakkında düşüncelerimi açıklamaya karar verdim.
Dieu sait comment je vais à présent libérer mon esprit au sujet de cette inculpation et du titre du roi.
Ama unvanımın onayı konusunda eminim.
Mais je suis décidé à ce que mon titre soit reconnu.
Kökenini incelemek lazım. Bunun gerçek olduğunu kanıtlayabilirsem çağın keşfini yaptığım için kesinlikle şövalyelik unvanı verirler bana.
En remontant à ses origines... si je peux prouver son authenticité... je serai fait chevalier... pour la plus grande découverte scientifique du siècle.
Unvanımı kullanarak dünyanın bütün uluslarına barış getirirdim.
J'utiliserais mon titre pour amener la paix à toutes les nations du monde...
Ama sen, sen unvan fırsatı yakaladın.
Mais toi, t'as l'occasion de décrocher le titre.