English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Uymadı

Uymadı Çeviri Fransızca

836 parallel translation
Ne olursa olsun, size uymadığını biliyorum.
Je sais qu'il ne vous convient pas.
Bu giysiler sana pek uymadı, değil mi? Önemli değil.
C'est pas ta taille, hein?
Tarzan'ın sezgilerine uymadığım pek olmamıştır.
Et Tarzan ne se trompe jamais.
Senden takmanı istediğim ama senin kıyafetine uymadığını söylediğin.
Celle que tu devais porter? Celle qui n'allait pas avec ta robe...
Anlaşılan talimatlara uyup uymadığını görmek istiyorlar
Ils prennent leurs précautions.
- Bana uymadı.
- Elle ne m'allait pas.
- Ancak karakterine pek uymadı.
- Ça a l'air si bete entre tes mains.
- Al şunları... yoksa seni, emirlere uymadığı için vurulan adam olarak hatırlayacaklar.
Prends ou je te descends pour désobéissance.
Beyaz adam geçmişte barışa uymadı.
Les Blancs n'ont encore jamais respecté une paix.
Oğlum, Fetterman niye emirlerime uymadı?
Fiston, pourquoi Fetterman a-t-il désobéi à mes ordres?
Beyler, yarın sabah Cenevre'den gelen adam kampa uluslararası konvansiyona uyup uymadığımızı görmeye gelecek.
Le délégué de Genève vient inspecter le camp et s'assurer que les conventions sont respectées.
B, niçin emirlerime uymadınız?
B, pourquoi vous avez désobéi.
- Ve sen de uyuo uymadığına bakacaksın ha?
Vous me direz s'il vous va?
Palton nasıl uymadıysa.
Pas aussi bien que ce manteau.
Senin düşüncelerine uymadığımız için üzgünüm.
Désolé de ne pas être assez civilisé pour vous.
Geçen defa Bayan Holmwood'un emirlerine uymadığımda ne oldu biliyorsunuz.
Je ne veux pas désobéir à Madame!
Bu kez önemli bir kanuna uymadık.
Ce crime est grave.
O zaman birlikte asılırız. Emirlere zaten uymadık.
Et vous serez à mes côtés.
- Hiçbiri uymadı.
- Aucun ne fait l'affaire
Demokrat ruhuma uymadığı için eğitime katılmadım.
Parce que j'suis anarchiste!
Dur emrine uymadı ben de ateş ettim ama kaçtı.
Il ne s'est pas arrêté à mon ordre, donc j'ai tiré, mais il s'est échappé.
- Yani demir kıskaçlar ona uymadı, o zaman.
- Les garrots était trop petits?
- Tabi, uymadılar.
- Oui, trop petits.
Elbise provasında. Aldığımız elbiselerden bazıları üstüne uymadı.
On arrange sa robe que j'ai achetée sans qu'elle l'essaie.
Evet öyleydi, ama, mobilyalara uymadığı için doğal haline dönmesini rica ettim.
Oui, mais ça jurait avec la tapisserie. Alors elle a repris sa couleur naturelle de paysanne.
Ofuku kuralımıza uymadı.
O-Fuku a enfreint la règle.
Peki öldüğümüzde, sen vicdanına uyduğun için cennete gittiğinde... bense vicdanıma uymadığım için cehenneme gittiğimde, cemaat ruhuyla bana katılır mısın?
Quand nous mourrons, que vous irez au paradis pour avoir fait ce qu'il faut, et que j'irai en enfer pour ne pas l'avoir fait, me rejoindrez-vous par amitié?
Gözlerine uymadı.
ça ne va pas avec vos yeux.
- Bu da uymadı.
- Ça ne va pas.
Fakat o buna uymadı.
Il a essayé de s'enfuir...
Binbaşı, umarım onu emirlere uymadığı için cezalandırmazsınız.
Vous avez raison, il est doué.
- Onlara uymadın. -
Obéissez à leurs ordres.
Emirlere uymadığı için Seyahat izni derhal iptal edildi.
Il a outrepassé ses ordres. Son permis de voyage fut immédiatement annulé.
En başta tavsiyemize uymadıkları için iki kere aptallar.
Et ce qui l'est encore plus, c'est de ne pas avoir suivi nos conseils.
Neden emre uymadın?
Pourquoi avoir désobéi?
Dün bunlardan bir tane aldım ve tüketicime uymadı ama markette başka yoktu.
J'en ai acheté un hier, mais il ne va pas dans mon consommateur et ils n'ont que cette marque.
Altlıklar uymadığı için üzgünüm.
Excuse les soucoupes dépareillées.
Krallığın, üstüne uymadığını anlıyor. Bir cüce hırsızın dev kisvesi gibi.
Sa grandeur, il sait... qu'elle est une robe de géant affublant un nain voleur.
~ Tıpkı Jeremiah'ın öyküsünde ~ ~ Uymadığı gibi ~
L'histoire de JEREMlAH est ainsi
Ama... Roma Dua Merasimleri'nde yazan şartlara uyup uymadığına dikkatlice baktım.
Mais j'ai jugé qu'il satisfaisait les conditions stipulées par Le Rituel.
Beyazların radyo istasyonları da onu çok sert buluyor... kendilerine uymadığını söylüyorlardı.
Et sur les stations blanches ils disaient que c'était trop dur et que ça n'accrochait pas leurs auditeurs.
Pinback'in üniforması bana uymadı, İç çamaşırları ise çok büyük, bu görevde kalmak istemiyorum artık, tek istediğim dünyaya geri dönmek.
L'uniforme de Pinback n'est pas à ma taille : ses sous-vêtements sont trop amples. Je n'ai rien à faire ici, je veux retourner sur Terre.
Size söylemiş miydim? cesedin yanıbaşında yerde bulunan anahtar kilide uymadı.
Vous ai-je dit que la clé retrouvée près du corps n'ouvrait pas la serrure?
Sözleşmeye uymadın, mahkemede görüşürüz!
Je te poursuivrai pour rupture de contrat!
- Büzgüleri uymadı.
- Pas avec ton jabot!
Ama elbiseme uymadı.
Mais elle n'allait pas avec cette robe.
Gerçi pek odaya uymadı.
On m'a donné ce tabouret mais il ne va pas avec le reste.
- Kullandım, ama kilide uymadı.
- Ça ne marchait pas.
- Anahtarın neden uymadığına şaşıyor.
- Il a l'air étonné.
Uymadığın taktirde suçlusun.
Si l'on n'intervient pas, on est considérés comme coupables.
Bu uymadı!
Mais, non, pas ça!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]