English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Uzatmak

Uzatmak Çeviri Fransızca

380 parallel translation
Hayatımı uzatmak istemiyorum.
Je ne veux pas prolonger ma vie.
Hayatı mümkün olduğunca uzatmak en iyi şekilde yaşamak değildir.
Theotocopulos est déjà là-bas avec une foule de gens. Ils veulent détruire le canon.
Aylardır onu gözlemliyor olmalısınız. Sakalı bu şekilde uzatmak çok süre alır.
Il faut des mois pour obtenir une telle barbe.
Üzgünüm, çünkü rüzgâr nereye götürürse götürsün, hep destek olmak yardım elimi uzatmak isterim.
Je suis désolé, car j'aurais bien aimé vous aider. - C'est impossible.
Bu yolculuğu daha fazla uzatmak için bir sebep göremiyorum.
Je ne vois aucune raison de prolonger ce voyage.
Sadece belini uzatmak gerek.
- Elle est cintrée.
Çünkü sezonu uzatmak için tek çıkar yol onu getirmek.
Mais si la tournée est écourtée, il ne signera pas.
Brad hepimiz için sezonu uzatmak uğraştı.
Brad s'est battu pour qu'on fasse toute la saison.
Öleceğiz biz de, biliyoruz. Zaman meselesi. Ömrü birkaç gün uzatmak sadece insanların dört elle sarıldıkları şey.
Nous devons mourir et le savons, mais quand, insiste-t-on, comment allonger le fil?
İmparatorun aramızdaki antlaşmayı uzatmak için sizi gönderdiğini biliyoruz.
Nous savons que vous êtes venu renouveler le pacte d'amitié avec les Huns.
Gidişini uzatmak ve yine de gül mü kokmak istiyorsun oğlum?
Tu voudrais une perm plus longue et sentir la rose.
İşi uzatmak için bir dolu numaran var.
Vous savez vraiment bien répondre à côté.
Lafı uzatmak yerine neden en başta bunu sormadınız?
Pourquoi ne l'avez-vous pas demandé avant?
Uzatmak yok, kıvırtmak yok.
Sans intermédiaire.
Acı çekmeyi biraz daha mı uzatmak istiyorsun?
Pour souffrir de nouveau?
İzni uzatmak konusunda bir şeyler yapabilirim.
Je crois pouvoir faire quelque chose. Pour prolonger la permission.
İznimizi uzatmak konusunda ne diyordun?
Tu disais pouvoir prolonger notre permission?
- İznini uzatmak istiyor musun?
- Tu veux allonger ta permission?
Ayaklarını uzatmak istemez misin?
Vous ne voulez pas vous étendre?
Çocuklar bacaklarını uzatmak istediler.
Les enfants voulaient se dégourdir les jambes.
Sen tüm iznini kullandığın halde yetinmiyorsun! Uzatmak istiyorsun.
Et non seulement vous en avez une, mais vous voulez la prolonger!
Bu mevzu hakkında tartışmayı uzatmak sadece vakit kaybı olacak.
S'il en est ainsi. Assez discuté!
İşi uzatmak istiyor.
Il veut faire durer le plaisir.
İnsan hücresinin hayatını uzatmak için virüslerin zincirleme reaksiyonu.
Une réaction en chaîne de virus afin de prolonger la vie humaine.
Tanrılara dil uzatmak mı?
Blasphème?
Bu binayı olabildiğince, arkaya doğru uzatmak istiyorum.
La nouvelle partie du saloon doit aller jusqu'au fond.
Bunu burada çok uzatmak istemiyorum. Birileri çekilişin ödüllerini almış.
Je ne veux pas faire un scandale, mais de nombreux lots de tombola ont disparu.
Ama yaşam uzatmak?
Mais rallonger la vie?
Bir ara sakalım çok uzundu, uzatmak gerçekten büyük mesele.
- J'en avais une grande, mais ça demandait trop d'entretien.
- Güzel bir şey gördüğünde elini uzatmak yeter.
Il faut saisir les occasions quand elles se présentent.
Uzatmak istemiyor.
Donne. Il la donne pas.
Uzatmak istemiyor.
Il ne veut pas!
İkimizi de utandıracak bir yanlış anlaşılmayı uzatmak istemiyorum. Şu resme bakın.
Ecoutez... je ne veux pas prolonger un malentendu... qui risquerait de nous mettre dans l'embarras tous les deux.
Galactica'da kalış süresini uzatmak istiyorsa bu sayede yapabilirdi.
Il tenterait plutôt de le retarder pour rester sur le Galactica.
Saçımı, uzatmak istiyorum Düz, kıvırcık ya da dalgalı
Je les veux longs, raides, bouclés, crépus Touffus, hirsutes, drus, huileux, gras, doux, luisants, fumants
Affedersiniz ama korkarım size sol kolumu uzatmak zorundayım.
Excusez-moi, je vous tends la gauche, la droite a rendu l'âme.
Bu çocuk kafasını kullanabiliyor, en azından bir tek şey için, saç uzatmak için.
C'est une tête. Enfin, à cheveux longs!
Beyler, bu konuda lafı uzatmak istemiyorum.
Messieurs, je ne vais pas tourner autour du pot.
Yolu 45 km daha uzatmak için talimat almışlar... ve yolu tam Olinka köyünün ortasından geçirecekler.
Ils ont pour instruction de continuer la route sur 50 km en de la faire poursuivre tout droit à travers le village d'Olinka.
Toplantıyı uzatmak istemiyorum.
Le meeting sera bref.
Lafı uzatmak istemiyorum.
Je veux aller droit au but.
Uzun lafın kısası birisi, o gece bacağını uzatmak zorunda kaldı.
Bref, pour résumer, on a dû lui plâtrer la jambe.
Kısa pantolonumu uzatmak zorundaydım.
La culotte me tirait, trop étroite.
Tek çare hissedarlarının vazgeçmesi ve süreyi uzatmak için biraz nakit bulabilmek.
La seule chose qui nous reste à faire c'est de céder nos actions. L'argent nous permettra alors de tenir.
Lafı uzatmak istemiyorum.
Je ne vais pas tourner autour du pot.
Onun görüntüsünü senin programını uzatmak için kullandık.
On s'est juste servis de son image pour alimenter votre programme.
Bence bu oyunu uzatmak cinayettir sevince.
L'esprit je le hais dans l'amour! C'est un crime lorsqu'on aime de trop prolonger cette escrime.
- Kirpiklerimi uzatmak için.
- Pour m'allonger les cils.
Lafı uzatmak istemiyorum.
Il y a de quoi.
- Size bir hoşgeldin... - Haydi. ... eli uzatmak için buradayız.
Nous venons tendre la main à ceux d'entre vous qui se rangeront du côté du gouvernement sud-vietnamien.
Dört elden daha fazlası gerekmez Birbirimize el uzatmak için.
Attendez, s'il vous plaît

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]