Uçlu Çeviri Fransızca
447 parallel translation
Kurban şiddetli bir hareket yaptığında tasmanın keskin uçlu çivileri boynuna saplanacak.
ses mouvements étaient si violents que les dents du collier pénétraient la chair du cou.
Kauçuk uçlu. Adam topallıyordu herhalde.
Du caoutchouc. ll devait boiter.
Karıştırmak için bir deste A4 kağıdı. 5 keskin uçlu kalem ve çizip durman için karalama kağıtları. Kenarına gelişigüzel yazılar yazılan.
De la paperasse, 5 crayons bien taillés et un bloc pour les calculs et griffonner?
Tabi ki beş uçlu tırmıkla yapılmış olabilir.
Ou c'est peut-être une griffe à fleurs à 5 dents...
Beyaz köknar, Douglas köknarı, gümüş uçlu ladin.
Pins de Douglas, sapins blancs ou bleu-argents...
- Gümüş uçlu ladin mi?
- Un sapin bleu-argent?
İki parlak gözü, kısa kuyruğu ve sivri uçlu kanatları vardı.
Il a deux grands yeux menaçants, une petite queue et des ailes pointues.
- Flöre. Sivri uçlu ince kılıç.
- Un fleuret, une fine épée.
Tabii, tek uçlu sopa aramak gibi bir şey.
Autant chercher une aiguille dans une meule de foin.
Sivri uçlu çizmeler.
Des bottes pointues.
Sivri uçlu sopayla saldıran biri gibi?
Comme quelqu'un qui vous attaque avec un bâton pointu?
Sivri uçlu sopa mı?
Des bâtons pointus?
Demek sivri uçlu sopalara karşı kendimizi savunmayı öğrenmek istiyoruz.
On veut apprendre à se défendre contre les bâtons pointus?
- Ya sivri uçlu sopası varsa?
- Et s'il a un bâton pointu?
- Ve sivri uçlu sopalara.
- Et les bâtons pointus.
Sivri uçlu sopalardan bahsedecektiniz.
Vous aviez promis de nous parler des bâtons pointus.
- Sivri uçlu sopa yok mu?
- Pas de bâton pointu? - La ferme!
Tercihi keskin uçlu pala kullanmak.
Instrument préféré : la machette.
Sivri uçlu Buddha Kapitalizmi!
Le capitalisme piégé!
Baroness de Vero 8 uçlu Sicilya yıldızı da dahil olmak üzere tüm Sisonya elmaslarını takacağına söz verdi. "
"La Baronne de Vero a promis de porter les diamants de Cisconia, " dont la splendide Étoile à huit branches de Sicile. "
Bu büyüklükte bir silahı, kesik uçlu mermileri olan... 357'lik bir Magnum'dan daha iyi kontrol edebiliyorum.
J'ai un meilleur contrôle qu'avec un.357 et des cartouches de compétition.
Oyuk uçlu, yakın mesafeden atılmış, bilirsin.
Charges creuses, à bout portant.
Göğüslerini açıp sivri uçlu bir kazığı kalplerine sokmak zorunda kaldım.
J'ai dû découvrir leurs poitrines, prendre un pieu affûté et le plonger dans leurs cœurs.
Al sana yedi uçlu bir fitil yüzbaşı.
Ça vous fait 7 suppositoires.
Tek gereken sivri uçlu ayakkabılarla sahte elmaslar.
Il ne manque plus que les faux diamants sur les chaussures pointues.
O sivri uçlu çizmelerle hiçbir yere gidemeyiz. Haydi, koy ayağını buraya.
On n'ira pas loin si tu portes ces talons.
Şu bina ne? Sivri uçlu olan.
C'est quel gratte-ciel, avec la pointe?
Pekala. Bize iki tane sivri uçlu, bir tane de büyük düz ver.
Alors deux pointues et une grosse bien plate.
Beş mavi uçlu zırh delme oku, siyanür kaplı beş kırmızı uç, 30 saniyede öldürebilir.
5 capables de traverser une armure, 5 autres recouvertes de cyanure, mortelles en 30 secondes.
Bari bir demir uçlu sopa olsaydı. Perdeyi açarsan, pencereden doğru dışarı atarım.
Si tu pouvais me prêter un club... et ouvrir le rideau, je sortirais par la fenêtre.
Tam bir yavru! Düğme gibi uçlu minik memeler mi?
Minuscules, avec des bouts comme des grains de raisin?
Kabuğunu, sivri uçlu bir sopayla rendeleyebilirsiniz. Rendeleri avuçlayıp, baş parmağınızı ağzınıza tutarak sıkarsınız.
Il suffit de le gratter avec un morceau de bois aiguisé... d'en récupérer les copeaux, de pointer le pouce vers la bouche et de presser.
Çift uçlu süper mavi.
Double tranchant.
Üç tane elmas uçlu matkap gitti.
- C'est la 3e mèche.
Golf sopasına ihtiyacın var mı Jer. Bilirsin işte. Metal uçlu mu olsun?
"Tu veux un putter?" Tu vois un peu le topo?
Bazen MacLeod, en sivri uçlu kılıç bile yeterli değildir.
Parfois, MacLeod la lame la plus tranchante... ne suffit pas.
Biliyor musun, Peg, neden sana üstünde zil olan sivri uçlu bir şapka almıyoruz?
Pourquoi tu n'achètes pas un chapeau pointu avec une clochette?
Bu iş için bir tane saklıyorum, yuvarlak uçlu.
J'en tiens même une exprès pour l'occasion...
Kısa uçlu makasla iki kesik atılmış. İki kez katlanmış ve kırmızı bir mühürle mühürlenmiş.
Il a été découpé... en deux coups de ciseaux à lame courte, puis plié en deux et scellé à la cire rouge.
Bir kadın tarafından ve çok sivri uçlu bir kalemle yazılmış.
C'est une écriture de femme. Elle s'est servie d'un crayon pointu.
- Klan. Sivri uçlu başlıkları yok ama sivri uçlu kafaları var.
Pas de bonnets pointus mais plein de benêts obtus.
Kral George'un ordularını yenmek için sivri uçlu şapka ile kötü kokan nefesten fazlasının lazım olduğunu Almanlara gösterme şansımız.
Oh oui! On montrera aux Fritz qu'un casque à pointe et une mauvaise haleine ne suffisent pas contre nous!
Öyle. Dışarısı meme uçlu. Yani serin.
Il y a des nichons dehors... enfin... des glaçons.
Bir seferinde 12'lik bahçe kokulu kayganlaştırıcıyla desteklenmiş hazne uçlu "Mavi Truva Atı" ndan bulabilmek için bütün şehri dolaşmıştım.
Une fois j'ai fait toute la ville pour trouver une boîte de 12 douzaines de capotes bleues avec leurs réservoirs, lubrifiées et parfumées aux fleurs.
Beni sivri uçlu aletinle dürttün!
Tu m'as piquée!
Bay kare uçlu nereden gelmiş?
D'où est-il venu, Monsieur Orteils Carrés?
"ÜÇLÜ"
.. je.. .. viens..
"ÜÇLÜ"
Ah...
Kurbanının boğazını dişleriyle ısıran kurtadama değil ama beş uçlu bir tırmık gibi ölüm silahını kullanan bir canavara inanırım, evet bu biraz daha benim yöntemim.
Mais un monstre qui tue avec une griffe à 5 dents, ça, je suis prêt à y croire.
SANDAL KAZASINDA ÖLEN ÜÇLÜ
TROIS HOMMES PERISSENT DANS UN ACCIDENT DE BATEAU
Altı atı, sivri uçlu bir demirle kör etmiş.
Il a crevé les yeux de six chevaux avec une pointe métallique.