English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ V ] / Vacante

Vacante Çeviri Fransızca

57 parallel translation
Arabanızda bir kişiye yer var mı?
Avez-vous une place vacante dans votre voiture?
Bayan Lindy'nin sizden ayrılacağını duydum ve iş için başvurdum.
J'avais appris que la place était vacante et je me suis présentée.
Boris'in odasına geç. Mark, Fedya ile kalacak...
La chambre de Boris est vacante, Marc ira dans celle de Fiodor.
Açıkta bir memuriyet var.
Il y a une autre place vacante.
Bay Zacharias'ı ara ve ona beklememesini söyle. Boşluk şu anda dolduruldu.
Appelez M. Zacharias et dites-lui que la place n'est plus vacante.
Fransa'ya dondu, ve deliren Dreyfus'un yerini aldı.
Il est ensuite rentré en France, et a pris la place laissée vacante par Dreyfus le forcené.
Biz sekiz kişiyiz ve bir kişilik yerimiz var.
Nous sommes huit... nous avons une place vacante.
- Ne? Yalnız mısın? Yanında boş yer var mı?
Il y a une place vacante à côté de toi?
- Boş yer var.
- Il y a une place vacante.
Görev boşta sevgili kuzenim, Ama siz bu göreve uymuyorsunuz.
La place est vacante, chère cousine... mais tu n'es pas le rôle.
Bir kişilik boş yeri varmış.
Il avait une place vacante.
Danışma kurulu kadromuzda hiç açık yer yok Majesteleri.
Mais aucune place de Conseiller n'est vacante, Majesté.
Başbakanın, üç hafta önce ölmesinden sonra... Evan'ın listesinde uzun süre, başkan olma ihtimali... tartışılan kişidir.
Il a été longtemps considéré au top de la liste du Président Evans... pour prendre la place laissée vacante par la mort du vice-président il y a 3 semaines.
Uzun lafın kısası, bu olay kadromuzda bir boşluk yaratıyor.
Bilan : nous avons une place vacante.
Tabi bu demek oluyor ki, eski işim şu an boşta.
Ça signifie que mon ancienne place est désormais vacante.
Evi vasiyet mahkemesinden aldım.
La maison était une succession vacante.
Sonuç... onun işi açıldı mı?
Et... sa place est toujours vacante?
Lütfen, mümkün olduğu kadar banyoyu boş bırak.
Laisse vacante la salle de bains le plus souvent possible, s'il te plaît,.
Bu yüzden lütfen banyoyu boş bırak.
Donc, garde vacante la salle de bains, s'il te plaît!
106 yıl sonra bir boş arazide? Muhtemelen perili.
Une parcelle vacante après 106 ans?
Şehrin dışında yeni inşa edilen bir yer var.
Il y a une maison d'appartements vacante en bordure de la ville.
İşini elimden geldiğince açık tutacağım.
Je garderai votre place vacante aussi longtemps que possible.
Benim departmanda bir iş var.
{ \ pos ( 192,205 ) } J'ai une place vacante, ici. - Tu me serais utile.
Majesteleri'nin de bildiği gibi, o pozisyon boşta.
Votre Majesté n'est pas sans savoir que la charge demeure vacante.
Acafellas grubunuzda birine ihtiyacınız olduğunu duydum.
Il paraît qu'il y a une place vacante dans votre groupe.
Görünüşe göre Serena doldurulması gereken büyük bir yer bıraktı. Birileri de buna mükemmel uydu.
Il semble que Serena a laissé une place importante vacante... et quelqu'un la trouve à sa taille.
- Kapa çeneni! Biliyor musun Cleveland, çalıştığım kablo şirketinde benim bölümümde açık var.
Tu sais, il y a une position vacante dans mon département, à la Compagnie du Câble.
Bu dönem sede vacante olarak bilinir :
Une période appelée sede vacante :
Tempe sede vacante'de papalık yetkisi onda değil mi peki?
N'a-t-il pas le Saint pouvoir pendant le tempe sede vacante?
Boş taht dönemi.
Tempe Sede Vacante
- Göreve çıkman çok tehlikeli. - Takımı eksik bırakamam.
{ \ pos ( 192,215 ) } Je ne peux pas laisser une place vacante.
Orada ağır suçlar birimi açılıyor.
Il y a une place vacante à la brigade criminelle.
Boş bölümlerden birinde yarık var.
Il y a une brèche dans une section vacante.
Hadi ama. Ben daha gitmeden burada bir kız olur.
Ma place restera pas longtemps vacante.
8 numaralı oda boş.
La chambre numéro huit est vacante.
Yıllardır boşmuş.
Elle a été vacante pendant des années.
Hala ihtiyaç var mı?
La place est toujours vacante?
Mali Denetim Komitesi başkanı pozisyonu boş şu anda.
Il y a une place vacante à la tête de notre commission de contrôle fiscal.
Ama artık döndüm ve o savaş düşünceleri aklımı terk etti. Yerlerine sevgi dolu ve zarif hisler yerleşti. Hepsi de bana aynı şeyi söylüyor.
à présent que je suis revenu ici, et que les pensées guerrières ont laissé leur place vacante, au lieu d'elles viennent une foule de désirs tendres et délicats qui me répètent combien la jeune Héro est belle,
- Sen, onu ikna edersin ki eğer Malcolm, konseyden bir şekilde çıkarılırsa, sen, boş koltuğu devralırsın, ve kan miktarını yürürlükten kaldırırsın.
vous le convainquez que si Malcolm ne fait plus partie du conseil, vous prendrez la place vacante et remettrez l'ancien quota.
Baksana, iki gün önce, Neal'ın kulağını bulduğumuz yerde gizli bir seks partisi varmış.
Regardez, il y a deux nuits il y avait une fête sexuelle secrète à la résidence vacante où on a trouvé l'oreille de Neal.
Frank Bertinelli ve Triad tarafından terk edilen makamları ele geçirmeye çalıştığına dair delil.
La preuve qu'il essaie de reprendre la place vacante de Frank Bertinelli. et la Triade. Qu'est-ce qui ne va pas?
Hatırlayacağınız gibi Hakim Natheson'ın şu anda 70li yaşlarda olan ve yakında görevi devredecek olan Yüksek Adalet Divanı üyeleri Kennedy, Scalia, Ginsburg, Breyer'in yerine geçebilecek bir aday olduğu söyleniyordu.
Vous vous souvenez peut-être que la rumeur voulait que la juge Natheson soit pressentie parmi de rares juristes pour remplacer à la Cour Suprême soit Kennedy, soit Scalia, Ginsburg, ou Breyer... ils ont tous 70 ans... et vont laisser leur place vacante d'ici peu.
Teknik ekip Felix'ten bir blok uzağı için bu karavanı ayarladı.
La technique nous a trouvé une maison vacante à un pâté de maison de celle de Felix.
Sandalyeyi boş tutmak aptalca geldi birden.
Cela semblait bête de laisser une place vacante.
Zehirlenmelerin bir sokak ötesinde boş bir ev buldum.
J'ai eu une correspondance pour une maison vacante proche du lieu des empoisonnements.
Bildiğiniz gibi, tayfamda müsait pozisyon var.
Il y a une place vacante, vous le savez.
Yandaki evde satılık tabelası var çimleri uzamış, kimse yok.
La maison d'à coté à un panneau à vendre, une pelouse haute, elle est vacante.
- Boş oda yok.
Il n'y a plus de chambre vacante.
son üç aydır, burası boş bu oda bizim müşterilerle iletişim kurma şeklimiz.
Elle est vacante depuis trois mois.
Hiç bir üniformalı bıraktığı boşluğu dolduramaz.
On a donc une place vacante et tout le monde ferait n'importe quoi pour l'avoir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]