Vaftiz Çeviri Fransızca
2,262 parallel translation
Babasına olan husumetini vaftiz babasına aktarmalıyız.
Faut rejeter la haine du père sur le parrain.
- Babasıyla arasını düzeltirken vaftiz babasının gerçek yüzünü görsün.
Non, réparer les liens avec le père en dévoilant la vraie nature du parrain.
Vaftiz törenine gelmiştin
T'es venu à son baptême.
Scott, bu Morgan, vaftiz kardeşim.
Scott, voici Morgan, ma soeur par baptême.
Kütüklere vaaz verdiğimi, tavukları vaftiz ettiğimi, inekleri evlendirdiğimi...
Que je prêche aux souches d'arbres, baptise les poules et marie les vaches.
Vaftiz edileceksin. Cennette sonsuz huzur bulacaksın.
Je te baptise et les portes du ciel te seront ouvertes.
Çocuğum çocuğum kız kardeşim vaftiz çocuğum.
Mes enfants... mes enfants, mes soeurs. Les enfants des Dieux.
Böyle davranmaya devam edersen, seni vaftiz törenime davet etmeyeceğim.
Si tu me cherches, je t'inviterai pas à mon baptême.
Vaftiz salonuna gitmem gerekiyor ama nerede olduğuna dair hiçbir fikrim yok.
Ça a lieu dans le hall Bapst, et je ne sais pas où c'est.
Bu sabah yeniden vaftiz edildim.
Je me suis bebaptisée ce matin.
Bu kutsal vaftiz ile Tanrı sana merhamet göstersin. Kutsal ruhun hürmetine sana yardım etsin.
Par cette onction sainte, que le Seigneur en Sa grande bonté vous réconforte par la grâce du Saint Esprit.
Ya vaftiz ediliyorduysanız?
Et si c'était votre baptême?
- Bunu söylediğim için üzgünüm birden fazla kişiye tam batırmalı vaftiz işlemi uyguladım.
J'avoue avoir lâché plusieurs personnes durant un baptême par immersion totale.
Vaftiz babamın aksine, ben çok şanslıyım.
Contrairement à mon parrain, j'ai été chanceux.
Tıpkı Vaftiz baban gibisin Henry -
Tu es comme ton parrain.
Senin işe yaramaz bir alet olduğunu düşünmüştüm. Sadece sıkıcı, iki kafası ve iki katı kötü kokulu nefesi olan bir vaftiz annenin utanç verici hediyesi olarak düşünmüştüm.
Je te prenais pour un gadget inutile, un simple cadeau affligeant d'une ennuyeuse marraine avec deux têtes et une mauvaise haleine.
Muhteşem, kokan bir vaftiz annem vardı.
J'ai eu une marraine très spéciale.
Vaftiz olurken yanında ben vardım.
J'étais là à son baptême.
- Peki ya vaftiz bardağı?
- Et une timbale de baptême?
O yeniden doğdu. Tuvalet musluğunda vaftiz edildi.
Il a ressuscité et a été baptisé au-dessus de la cuvette des W.-C.
Onu vaftiz babasına bıraktım.
Je l'ai abandonné en sécurité chez son parrain.
Evet. Yani sevgilinin vaftiz babası olduğunu ve onu sevdiğini sandığını biliyorum ama sevmiyorsun ve işi bitti.
Je sais, c'est le parrain de ta nana, et tu crois que tu l'aimes bien.
- E. vaftiz kızıyla evleniyor. Ne diyecek ki?
- Il épouse sa filleule, normal.
Bunlar hep senin yakında kayın vaftiz baban olacak adamın söylemleri.
C'est ton futur beau-parrain qui le dit.
Murray'in vaftiz kızıyla evlendiğimin farkındasın değil mi?
J'épouse la filleule de Murray, hein?
Vince'in bu işe bulaşmasını istemiyordum şimdi de nişanlımın vaftiz babasının parasını da mı bu iş için riske atmasını istiyorsun?
Je veux pas que Vince investisse et je demanderais à mon patron, le parrain de ma fiancée, de risquer son argent?
Ya kaldırım kenarında yeni arabanı vaftiz edişini? Onu da mı hatırlamıyorsun?
Où quand on coursait dans ta nouvelle bagnole et que tu as sauté le trottoir?
Tamam Farkettin mi, sen de çocuğun vaftiz anası olacaksın.
Tu réalises que tu vas être marraine.
Vaftiz anası mı?
Je suis marraine?
Anneciğim, babacığım, vaftiz babam Todd. Kardeşimi bu beladan kurtarmak için... sizin de gelmenize çok sevindim.
Maman, papa, mon père, merci d'être venus ce soir pour sauver mon frère, Justin.
Fıstıklar, ağlayan insanlar, bir vaftiz baba.
Voyons. Des cacahuètes, des pleurs, un prêtre.
Evet, vaftiz baba.
- Un prêtre srip-teaseur.
" Babamın asıl adı Pirrip'ti. Benim vaftiz adım da Phillip.
"Mon nom de famille étant Pirip et mon prénom Phillipe ma langue d'enfant..."
Vaftiz edilmesi gerekiyordu.
On aurait dû le baptiser.
Vaftiz gününe özel fiyat.
99 $. Spécial jour de baptême.
Ne oluyor vaftiz baba?
Qu'est-ce qui t'arrive, parrain?
Artık en sevdiğin vaftiz oğlunu hatırlamıyor musun?
Tu ne te souviens plus de ton filleul préféré?
Ne güzel bir görüntü vaftiz oğlum!
J'en crois pas mes yeux, mon filleul!
Konuşana bak vaftiz baba.
Il faut regarder celui qui te parle, parrain.
Bıraktığım zamankinden daha kötü olamaz vaftiz baba.
Ça ne peut pas être pire que quand je suis parti, parrain.
Bu... Vaftiz baba. Sana ne söyleyebilirim?
Ça... parrain, je ne te le fais pas dire.
Vaftiz baba, kardeşim hakkında ne biliyorsun?
Parrain, sais-tu ce qui est arrivé à mon frère?
Vaftiz oğlum.
Filleul...
Yemin ederim selam vermeye gelecektim Şişko ama burada vaftiz babamlayım.
Je te jure que j'allais le faire, le Gros, mais je suis ici avec mon parrain...
Cochiloco, burada vaftiz babamla çalışıyorum.
Écoute, Cochiloco, on a beaucoup de boulot avec mon parrain.
Neden açmadın vaftiz baba?
Pourquoi ne laisses-tu pas tomber, parrain?
Vaftiz baba o yapacağım son şey olurdu.
Parrain, ce serait la dernière chose que je ferais.
Bak vaftiz oğlum.
Écoute, filleul.
Ne düşünüyorsun vaftiz baba?
Qu'est-ce qui t'arrive, parrain? Fais-moi confiance.
Onun vaftiz babasıydım.
J'étais son parrain.
Battle Ground Vaftiz Kilisesi Döneceğiz
Nous reviendrons