Valse Çeviri Fransızca
417 parallel translation
Zaten, ilk dansı Harry'e söz vermiştim.
Mais j'ai promis la première valse à Harry.
Bu dansı ona borçluyum.
Je lui dois une valse délicieuse.
Lady Dakin'e vals yapmasını öğretiyor.
Il apprend la valse à Lady Dakin.
Bir vals lütfen.
Une valse!
Martini ise, vals ritmiyle çalkalanır.
Le martini gin doit toujours suivre le rythme de la valse.
Bana sizinle dans etme şerefini bahşeder misiniz?
Me ferez-vous l'honneur de cette valse?
Bayanlar baylar, en sevdiğim maestro, Ricardo Romero, büyük bir nezaketle Bayan Caroll'la birlikte yeni valsi Swing Time'da dans etmemizi istedi. - Bir dakika.
Mesdames et Messieurs, mon chef préféré, Ricardo Romero, a gentiment demandé à Melle Carrol et moi-même de danser la valse de son Swing Time.
- Vals çalsana Charles. - İstemiyorum.
Une valse, Charles!
Harika bir vals, değil mi?
Jolie valse, n'est-ce pas?
- Bu dansı lütfeder misin Lucy? - Elbette.
M'accordez-vous cette valse?
İyi bir vals olursa severim.
comme ci, comme ça! une bonne valse, oui!
Bu bir vals.
C'est une valse.
Eski yıl biterken benimle bir vals yapmayı istemezsiniz, değil mi Bay Case?
Aimeriez-vous danser une valse pendant que se meurt l'an passé, M. Case?
Oh, bu bir vals.
C'est une valse.
İzin verin valsinizi izleyeyim.
Montrez-moi cette valse.
Bir vals, Bay Darcy.
- Une valse, M. Darcy?
Ve bazen de dans ediyoruz... güzel bir müzik çalıyor, mehtabın ışıkları bize eşlik ediyor.
Parfois nous dansons. Une valse, Lizzy. La musique joue, les lumières brillent.
Veda valsını seveceğinizi umuyoruz.
la valse des adieux!
Annem ile babamın ilk defa dans ettikleri vals bu.
Ce fut la première valse qu'ils dansèrent ensemble.
Ed, hareketli danslarda Todd da kare dansında iyi.
- Écoutez... L'un est bon pour la gigue, et l'autre pour la valse.
Gemideki bir adam cebinden akordeon çıkarttı ve Merry Widow valsini çalmaya başladı.
L'homme sort un accordéon de sa poche et joue la valse de "La Veuve Joyeuse".
- O bir vals.
- C'est une valse.
Bu vals ve Victor Herbert.
C'est une valse. Et c'est Victor Herbert.
- Victor Herbert vals değil.
Victor Herbert n'était pas une valse. C'était...
Şu valsi mırıldanıyorsun.
Pourquoi fredonnes-tu cette valse?
Aklından bir vals geçiyor.
Tu as un air de valse en tête.
Sonraki dansı almayayım.
Merci pour cette valse!
İlk valsin.
Ta première valse.
Dinle beni. Bir kez çal. Vals temposu ile.
Jouez-la au tempo d'une valse.
- "Güzel vals" demek.
- Ça s'appelle "Valse Brillante".
Bu Valsi bilir misin?
Connais-tu cette valse?
Vals yapmayı, güzel konuşmayı ve güzel elbiseler giymeyi öğreneceksin.
Tu apprendras la valse et l'art de la conversation. Tu auras de jolies robes.
- Valste çok iyi sayılmam.
Je ne danse pas bien la valse. Non.
Vals dışında bir şey çalamazlar mı?
On ne joue pas autre chose que la valse?
Başkan dans etmeyi seviyor, ama sadece vals biliyor.
Le maire adore danser, mais il ne sait danser que la valse.
Valsten herkes sıkıldı, ama biz eğleniyoruz!
Ils dansent tous la valse et ils s'ennuient. Nous, on s'amuse. Tu trouves?
Yalnız gecelerde, tropik yıldızların altında, salondan yükselen Viyana valslerinin yumuşak ritminde...
Seul, la nuit... sous les étoiles tropicales, aux accents d'une valse de Vienne venant du salon.
Vals!
Valse!
Yaptığımız vals ne güzeldi!
Quelle valse c'était.
Sanırım hala bir vals var.
Je crois qu'il lui reste une valse.
Vals yapmayı bilirsin Henrietta.
Vous connaissez la valse?
Adına vals diyorlar.
Ça s'appelle "la valse".
Vals.
La valse.
Çabuk, vals!
Vite, la valse!
Şu güzel vals müziğini duyuyor musun?
écoutez cette valse!
- Barney, vals, vals, vals.
Valse, Barney, valse!
ZENDA MAHKUMU
LE PRISONNIER DE ZENDA Vers la fin du siècle dernier, lorsque la rose était encore un emblème et que la valse primait sur la politique, un grand scandale royal fit le tour des antichambres de l'Europe. Mais toute ressemblance avec des personnages existant dans d'autres cours serait tout à fait fortuite.
Böyle bir gecenin bir daha olmayacağını düşünüyordum ya da böyle gibi bir valsin.
Jamais je n'oublierai cette soirée... ni cette valse.
Kontratı dikkatle okursanız, bu saatte, istemezsem çalmayabileceğimi görürsünüz. Hayır.
Voulez-vous nous jouer une valse?
Netta, bu bir vals değil.
Netta, ce n'est pas une valse.
Kabul et yoksa büyük bir yaygara kopar.
- Une valse?