Venedik Çeviri Fransızca
853 parallel translation
Venedik'ten daha yeni döndüm.
Je ne sais pas. Je reviens de Venise.
Sadece Venedik'te bir polis olsan ne durumda olacağını hayal ettim de.
Je me demandais comment tu ferais si tu étais flic à Venise.
- Venedik, Grand Otel, oda 253 -...
Venise... - Chambre 253...
Venedik'te bahardı, ben genceciktim... aklım bir karış havadaydı.
C'était le printemps à Venise. J'étais si jeune, je ne savais pas ce que je faisais.
Hala Venedik'teyiz. Ve seni seviyorum.
Nous sommes toujours à Venise et je t'aime.
Onları Venedik'te gezi rehberleriyle düşünebiliyor musun?
Vous les voyez à Venise avec leur guide touristique?
Venedik ve Roma'yı görmek istiyorum.
Je veux voir Venise et Rome.
Venedik'e gittik ve ben o uzun kayıklarla bir geziye çıktım. Hani şu adamın sopayla ittiği.
À Venise, j'ai pris ce bateau qu'un homme pousse avec un bâton...
Venedik'te şans eseri bir alış veriş sırasında denk geldi.
Je l'ai trouvée par hasard, à Venise.
- Başka nerede? - Venedik.
- Mais encore?
Sonra Venedik'teydik, bir gondolla Büyük Kanal boyunca yol alıyorduk suyun üzerinden bize kadar ulaşan mandolin sesleri arasında.
Puis à Venise, glissant sur le Grand Canal au son des mandolines.
" Kabahatinizin niteliği Venedik Devletince bilinene kadar, hücreye konulacaksınız.
Vous resterez ici prisonnier jusqu'à ce que votre faute soit connue de l'Etat vénétien.
" Kabahatinizin niteliği Venedik Devletince bilinene kadar...
Vous, vous resterez ici prisonnier...
Belki Venedik'e gideriz. Gondola bineriz.
On pourrait retourner à Venise.
- Venedik'teyiz. - Evet, vardık.
Nous sommes à Venise!
Uluslararası Venedik Film Festivalinde... 1948'de ULUSLARARASI ÖDÜL kazandı.
Ce film a obtenu le prix international au IXe Festival Cinématographique de Venise en 1948
Venedik Taciri'nden Portia'nın repliğini.
La tirade de Portia, du Marchand de Venise.
Verona, Bolonya, Floransa, Venedik, Lido... Capri, Messina ve Siracusa.
Vérone, bologne, florence, venise, le lido, capri, messine et syracuse.
- Venedik! - Venedik mi?
Venise!
- Venedik şiiri demek istiyor.
C'est une poésie sur Venise.
"Venedik'e en sonunda gelen sen, son saatte" "Şanlı şehit, düşmanlarının gücünde"
Venise, voici ta dernière heure venue Martyre illustre, tout est perdu
"Venedik'e en sonunda gelen sen, son saatte"
Venise, ta dernière heure...
Müttefikler Gotik Hattını aştıktan sonra ben Venedik'e transfer oldum.
Quand les alliés sont arrivés, j'ai été muté à Venise.
Venedik - 1866 Baharı
Venise - Printemps 1866
Avusturya'nın Venedik üzerindeki hâkimiyetinin son ayları.
L'occupation autrichienne de la Vénétie s'achève.
Yabancılar, gidin Venedik'den!
Dehors, les étrangers!
Kuzenim, Roberto Ussoni ki kendisi bu gösteriyi düzenleyenlerdendi aynı zamanda Venedik yeraltı faailiyetinin önemli bir üyesiydi.
Mon cousin, Roberto Ussoni, l'un des organisateurs de la manifestation, était un des chefs du mouvement de libération clandestin à Venise.
Venedik'teki bütün kadınlar onu konuşuyor.
Les dames de Venise ne parlent que de lui. Vous voyez!
Bundan daha iyisi olamazdı. O ilk akşam, Ussoni'nin sevgiliniz olduğunu bana söylediğinizde ve siz onun Venedik'de kalması için benim bir şeyler yapmamı mı umdunuz?
Vous auriez dû me dire, l'autre soir, à l'opéra, qu'il était votre amant et que vous vouliez le garder près de vous.
Venedik'te mi?
Mais il est à Venise?
Evet, hâlâ Venedik'te
Oui, toujours.
Venedik'teki dostlarımızla temasa geçmeliyiz.
Il faut rétablir nos contacts à Venise.
Venedik'te doğdum, burada yetiştirildim. Ticari ilişkilerim bu şehre bağlı. Sevdiklerim burada.
Je suis né à Venise, j'y ai grandi, j'y ai mes intérêts, mes amis, et quelle que soit l'issue de cette guerre,
Yarın Venedik'den ayrılıyorum. İtalyan Ordusunun karargâhına ulaşmalıyım.
Je partirai moi-même demain, pour le quartier général des forces italiennes.
- Evet, Venedik'te, sen gittikten sonra.
- Oui, depuis ton départ de Venise.
Uzaklaşmak isteyenin sen olduğunu anladığımda Venedik'ten ayrılmıştın tek düşündüğüm şey seni bulabilmekti.
Quand j'ai su que tu m'avais fui, que tu étais partie de Venise, je n'ai plus pensé qu'à te retrouver.
Artık Venedik'te değiliz.
Nous ne sommes plus à Venise.
Venedik'te değiliz artık.
Nous ne sommes plus à Venise.
Peki, artık Venedik'te değiliz.
C'est vrai, nous n'y sommes plus.
Marki Ussoni Venedik'te toplanan paraları bana vermeniz gerektiğini söyledi.
Ussoni dit que vous devez me remettre l'argent collecté à Venise.
Ve şirketinde görülen kızlar, "Venedik Kızları" olarak bilinir.
Et celles qu'on voit en sa compagnie, comme "Les filles de Venise".
Daima kendisiyle Venedik'e uçmayı soracağı zaman daima gelir.
Arrive le moment où il vous demande de prendre l'avion pour Venise avec lui.
Bir defa "Venedik Kızı" olarak bilindiğinde, sen de eve gidebilirsin.
Une fois connue comme une fille de Venise, autant rentrer chez vous.
Uçağımla bu sabah Venedik'e uçmayı planlıyordum.
Je projetais d'aller avec mon avion à Venise ce matin.
- Evet çok isterdim, ama üzgünüm gelemem. Venedik'e gittin mi hiç?
Avez-vous déjà été à Venise?
Kendisiyle Venedik'e uçmamı istiyor.
Il veut que j'aille en avion à Venise avec lui.
Venedik'i görmek istiyorsun.
Vous voulez voir Venise.
Venedik'e gidiş ihtimali olduğunda, 5 dakika içinde hazır olabilirim.
A la perspective d'aller à Venise, j'aurais pu être prête en 5 mn.
- Venedik'te.
Venise!
ALTIN ASLAN VENEDİK FİLM FESTİVALİ 1953
Lion d'Argent au Festival de Venise 1953
Savaşın sonucu ne olursa olsun Venedik'in İtalya yönetimine geçmesi bariz.
Venise va devenir italienne.