English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ V ] / Verdiler

Verdiler Çeviri Fransızca

5,317 parallel translation
Ana ve Boris izinlerini verdiler. Senin yoluna çıkmayız. Tamam mıdır?
Boris nous a donné son autorisation, mais on ne te dérangera pas, c'est bon?
Bu yüzden Doğu'nun ve Batı'nın önemli isimleri bir araya gelip bir şeytan çıkarma ayini düzenlemeye karar verdiler.
Pour cette raison, les grandes figures de l'Est et de l'Ouest se sont réunis et ont décidé d'organiser une cérémonie d'exorcisme à grande échelle.
Bu yüzden benim yaşamama izin verdiler.
Par conséquent, ils m'ont laissé vivre.
Bay Brenner'a bir söz verdiler.
Ils ont alors donné leur parole à Brenner.
Özel ordunu nasıl yöneteceğine dair sana fikir verdiler mi?
Ils vous ont donné des idées sur comment diriger votre propre armée privée?
Ann ve Esmond geceyi erken bitirmeye karar verdiler.
Ann et Esmond ont décidé de se retirer.
Sonunda nereye karar verdiler?
Ils se sont décidé pour où, finalement?
Hayır, bu sucular onu çalmam için para verdiler.
Non, ces mecs m'ont payé pour la prendre.
Sana neden para verdiler ki?
Pourquoi t'ont-ils donné cet argent?
Amerikalılar daha güçlü düşman tankları karşısında büyük zaiyat verdiler.
Les équipages subirent des pertes colossales sous le feu des véhicules ennemis.
Tatilden sonra geri gelmesine izin verdiler.
Il est autorisé à revenir après les vacances.
Geri ödemek için sana ne kadar zaman verdiler?
Combien de temps ils t'ont donné pour réparer ton erreur?
Ama seni öldürmeye karar verdiler.
Mais ils ont décidé de te tuer.
Resim verdiler mi?
Avez-vous eu la photo?
Buna nasıl karar verdiler?
Comment c'est possible?
Geçmeme izin verdiler.
Ils m'ont laissé entrer.
Evet de ben işi berbat ettim onlar da uzun süreli kalmama izin verdiler.
Ouais, mais j'ai merdé, et pour ne rien arranger, ils sont venus avec moi.
Bana kötü ilaçlar verdiler.
On m'a donné un mauvais traitement.
Belki de yalandı, belki birilerine rüşvet verdiler.
C'était peut-être rien, peut-être que certains ont été payés.
- Sana avukat verdiler mi? Konuştunuz mu...?
Comment est-ce qu'ils... est-ce qu'ils t'ont fourni un avocat?
Ama öncesinde ağrı kesicilere bağımlı olmasına izin verdiler.
Mais pas avant qu'on l'ait rendu accro aux analgésiques.
Sanırım bize bir çeşit sakinleştirici verdiler ama etkisi geçiyor.
Ils ont dû nous donner une sorte de tranquillisant mais l'effet se dissipe.
Ayrıca, nükleer olarak silahlanmış denizaltılarına 90 metreye çıkma emri verdiler yani ateş etme derinliğine.
Cependant, ils ont ordonnés à leurs sous-marins nucléaires de remonter à 300 pieds... profondeur de tir.
Bana bir silah verdiler ve kiliseye gidip gelini vurmamı istediler.
Ils m'ont donné un pistolet et m'ont dit d'aller à cette église et de tirer sur la mariée.
Evet, doldurmam için bana verdiler. Ama sanırım Darius silehı temizledi
Eh bien, ils m'ont donné le révolver, et l'ont chargé, mais je pense que Darius a dû l'essuyer.
İşlerini yapacaklarına söz verdiler.
Ils ont promis de faire leur travail.
Birinci sınıf derece verdiler.
Ils t'ont donné un diplôme de première classe.
Kız olduğumu anladıklarında zaten manga komutanıydım. Onun için kalmama izin verdiler.
Quand ils ont découvert que j'étais une fille, je dirigeais déjà une unité... alors, ils m'ont gardée.
Ailenin hayvan bakıcısı Benjamin Pickstock ve oğlu Robert O'Connell'ın eski bir tarihte aldığı kamçı cezası yüzünden Blaise-Hamilton'dan intikam alacağına ant içtiğine dair yeminli ifade verdiler.
Selon le témoignage de la famille de garde-chasse, Benjamin Pickstock et son fils Robert, O'Connell avait juré de se venger de Blaise-Hamilton qui l'avait fouetté de ses mains.
Belki de bu yüzden Ortadoğu'yu bana verdiler.
C'est pour ça qu'on m'a confié le Proche-Orient.
Filistinliler de şüphelendiler bu yüzden Stein Grubu'na bir kişi yerleştirmeye karar verdiler.
Les Palestiniens avaient des doûtes et ils ont décidé de mettre un homme à eux dans le groupe Stein.
Bana annemin gönderdiği kekleri verdiler.
Ils m'ont donné une brioche de ma mère.
Olive, sana zarar verdiler mi?
Olive, tu vas bien?
- Gelmene nası izin verdiler, Darwan?
- Pour quel motif vous a-t-on laissé entrer?
Yüzyıllar boyunca vampirler onlara karşı savaştılar. Birlikte savaştıkları da oldu. Kimi zaman yatak verdiler, kimi zaman onları kül ettiler.
L'histoire a vu les vampires s'allier ou livrer bataille aux sorcières, les aimer ou les brûler.
Acilde ona ilaç verdiler mi?
Est ce que la E.R lui a prescrit des médicaments?
- Sana sigara verdiler mi?
Ils t'ont donné ce cigare?
Halley ve Wren yalan iddiaları hakkında Hooke ile yüzleşmeye karar verdiler.
Halley et Wren ont décidé de confronter Hooke sur ses demandes injustifiées.
-... sandviç falan verdiler.
- Mais ils m'ont donné des collations.
Son durumu hakkında bilgi verdiler mi?
Tu as des nouvelles de son état?
Anlaşılan paranın yarısından az bir miktar verdiler.
Ils ont donné moins de la moitié prévue.
Sana saldırdılar ama gitmene izin mi verdiler?
Ils t'ont attaqué, mais t'ont laissé partir?
Bir günlüğüne izin verdiler.
J'ai eu une permission d'un jour.
Bana şey ile ilgili yazdıkları kitabı verdiler...
Ils m'ont donné un livre qu'ils ont écrit sur...
Uydur bir şeyler, buna izin verdiler zaten.
Raconte un truc, ça s'est déjà vu.
- Evet, elime verdiler.
Ouais, on m'a botté le cul.
Bana bir amaç ve umut verdiler.
Ils m'ont donné espoir et un but.
Bu yüzden gitmesine izin verdiler.
C'est pour cela qu'il est sorti.
Cal ve Kacey kendilerini vücut geliştirmeye düşük etkili egzersizlere verdiler. Ve kendilerini çalışmaya adadılar.
Cal et Kacey se jetèrent tous les deux dans les hauts représentants, les séances d'entraînement à faible impact et s'enterrèrent dans le travail.
Bana emir verdiler.
On me l'a ordonné, Massimi.
Kendini borçlu hissediyorsun. Sana bir ev verdiler, seni büyüttüler.
- T'as l'impression d'avoir une dette.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]