Versene Çeviri Fransızca
3,301 parallel translation
Anahtarını versene. Araban bana lazım. Ne?
- File-moi les clés de ta voiture.
- Boş versene. Kürdanlardan ölüm aletleri yapmış.
Il a fait des instruments de décès sur les cure-dents.
Boş versene Birgitte, kabul etmek zorunda değilsin.
Birgitte. Tu n'as pas besoin de le leur donner. Pas vrai?
- Bir sigara versene Dan.
Dan, tu me files une clope, s'il te plaît?
Kate, adresi versene!
Il me faut l'adresse.
Barney, destek versene.
Barney, soutiens-moi.
Hadi, bir ısırık istiyorum. Bir ısırık versene.
Allez, donne-m'en un morceau.
Versene şunu bana.
Donnez moi ça
- Versene.
- Fais voir.
Bir kağıt versene,
Vous avez de quoi écrire?
Boş versene. Ma da mezara terfi oldu.
Laisse tomber, Ma a même été rétrogradé après sa mort.
- Yapmasaydı. - Boş versene onu.
- Elle n'aurait pas dû.
Boş versene! Zaten sadece bir kere giyeceğiz!
qu'est-ce qu'il y a à acheter?
Selam versene.
- Tu ne lui dis pas bonjour?
Çantamı versene. Sorun değil.
C'est bon.
Cevap versene!
Réponds-moi.
- Telefonu Dewey'e versene.
Passe-moi Dewey.
Bana o adamın numarasını versene.
donne-moi le numéro de cet homme.
Boş versene. Ona bakınca anlayamıyor musun?
rien qu'en le regardant?
Boş versene.
N'importe quoi.
Sinek Valesini bana versene.
- Donnez-moi le valet de trèfle.
Seninle bu konuda konuşamayacağımı biliyorsun. Boş versene.
- Vous savez que je ne peux rien dire.
Bayan Chan? Bos versene.
- Madame Chan?
Biraz daha Taco versene.
Passe-moi un taco.
Boş versene.
Oh, oubliez ça!
- Ver şunu bana. Ver hadi. - Versene.
Donne-moi cette chose Oatunaih, venez sur le
Mike. Bana 1000 papel borç versene.
Mike, prête-moi 1 000 dollars.
İçkinden bir fırt versene.
Je peux boire une goutte?
Cevap versene lan!
Réponds-moi, bordel!
- Boş versene. - Gerçekten.
Laisse-le!
Çantamı versene.
Tu me donnes mon sac?
Tüm şişeyi versene. Hayatım az önce sona erdi.
Donnez le flacon.
Dyl, telefonu versene?
Tu peux me passer mon téléphone?
Boş versene.
Tu mens!
Bize de bilgi versene!
Tu nous mets au parfum?
Bir elini versene kalkayım.
Aide-moi à me relever.
- Biraz daha ip versene, seni adi herif?
- Veux-tu me donner un peu plus de corde, radin?
Boynunu kırmayayım diye geldiler. Ama bir bahane versene.
Ils me retiennent de te tuer, me tente pas.
Boş versene, Jerry.
N'y pense même pas, Jerry.
Bir selam versene.
- On dirait qu'elle en veut.
- Bize de versene dostum.
- Bien là, passe le stock, man.
- Sirkeyi versene Carmelle.
Carmelle, passe-moi le vinaigre.
Biramı versene?
Ma bouteille?
Şu zımbırtıdan versene Bree.
Passe-moi un joint, Bree.
Tamam, telefon numaralarını versene.
- Je veux les numéros.
Sürahiyi versene.
Le pichet.
Telefonunu versene.
Donne ton téléphone.
Boş versene.
- Amuse-toi avec tes amis avant de partir. - N'y compte pas.
Sigara versene.
Tu me files une taffe?
Boş versene.
On s'en fout.
- İncelticiyi versene.
- Varsol.