Verte Çeviri Fransızca
2,461 parallel translation
Yeşil kartın var mı?
T'as la carte verte?
Adınızı sorguladığımızda Bayan Shepard ilginç şeylerle karşılaştık. Claire Shepard 7 ay önce B2 ziyaretçi vizesi ile giriş yapmışsınız. Ve 2 gün önce, özel yetenek sebebiyle vizeniz EB-1 durumuna yükseltilmiş.
On a fait des recherches sur votre nom et une Claire Shepard est arrivée en touriste il y a 7 mois et elle vient d'obtenir une carte verte pour personne hors du commun.
Bitkilerden anlayan biri sayılmam umarım sen anlıyorsundur.
J'ai pas la main verte, alors j'espère que tu l'as.
Sen de en az onlar kadar liberalsin, Bay Yeşil Enerji.
Tu es autant de gauche qu'eux, M. Énergie Verte!
Yeşil enerjinin yeni balon olduğunu söyleyemez miyiz Jake?
La nouvelle bulle est verte, non?
Yeşil Volvo 92MPR75.
Volvo, verte, 92MPR75.
Rengi yeşil.
Elle est verte.
Sakin ol Tony, sakin ol.
Elle est mariée sur sa carte verte.
Bir çiftlik aldık ve kırsala taşındık.
Non, non, à la couleur verte. En fait, ils sont partis à la campagne pour vivre sur une ferme.
Bir sebze çorbası, iki kiş bir etli börek, bir tavuklu börek, bir yeşil salatamız var.
Un minestrone, deux quiches, un pâté au bœuf, un pâté au poulet, une salade verte. Allez, allez.
Her yer öncekinden yeşil olacak
Et l'herbe sera plus verte
Bunu üç yaşındayken çizdim ama şu yeşil olanı geçen hafta yaptım.
Tu vois? J'ai dessiné celle-là à trois ans, et la verte, la semaine dernière.
- Küçük yeşil bir kaplumbağa
Une tortue verte.
Unutma
N'oublie pas, verte bestiole.
Yeşil bir kaplumbağa
Une tortue verte.
Çünkü kızın saçına bile zarar gelirse bu güzelim dünyada seni elimden kimse kurtaramaz.
Parceque si tu touches à un cheveu de cette fille, il n'y a rien, rien sur cette charmante planète verte que je ne ferais pas pour te faire souffrir.
Yeşilin sesine hasret biri, Roger Greenberg. "
"Bien à vous en espérant une réponse verte, Roger Greenberg."
Yeşil yandı.
La lumière est verte.
İki enzim, sarı ve yeşil, diğerlerinden kat ve kat öndeydi. Fakat birini seçmek çok zor.
La jaune et la verte l'emportent sur les autres, mais impossible de les départager.
Yeşil enzim seninki mi?
La verte, c'est la vôtre?
Sen nesin lan şimdi? Yeşil prezervatif mi?
T'es supposé être quoi, une capote verte?
Önce 1'e bas, sonra da yeşil tuşa.
Appuie sur 1. Puis la touche verte.
Bu yeşil ışık ne için?
C'est quoi, cette lumière verte?
Kahrolası düz zeminde bütün günümüzü kıçının üstüne düşüşünü seyrederek geçirmeseydik birkaç tur atıp eve dönmüş olurduk.
Si on n'était pas restés sur la piste verte, à te voir tomber, on serait déjà rentrés.
Dc ne var içinde, Green Lantern. Ve plastik adam.
Chez DC, t'as la Lanterne Verte et Plastic Man.
Ve bülbül ötmeyi sürdürmüş. Şarkısında beyaz güllerin yetiştiği... leylakların mis gibi koktuğu huzurlu mezarlıklardan... insanların gözyaşlarıyla sulanan yemyeşil çimenlerden söz ediyormuş.
Le rossignol continuait à chanter, célébrant le paisible cimetière où croissent les roses blanches, où les fleurs plus anciennes imprègnent l'air de senteurs et où l'herbe est toujours verte, arrosée des larmes de ceux qui vivent encore.
Göz rengin Yeşil yanaklı Conure'unkiyle aynıymış.
Tu as les yeux de la couleur de la conure verte.
Çimenler ne kadar yeşil!
Comme l'herbe est verte!
- Hayır, sol ayak yeşil oka. - Başlıyoruz!
Gauche, flèche verte.
Peki Yeşil Arı, Fener, ne boksa!
Le Frelon vert? La Lanterne verte?
Ve son olarak Dünya'mızı yeniden yeşil görebilmek için.
Et De voir à nouveau une terre verte.
İstediğimizi alırdık ve hiçbir şey bize engel olamazdı, ta ki kendi güneş sisteminin üçüncü sırasında yer alan Hulk kadar yeşil, küçük bir gezegene rastlayana kadar.
Nous prenons ce que nous voulons. Et rien ne se met en travers de notre chemin, rien jusqu'à ce que nous trouvions un petit grain de planète aussi verte que Hulk et troisième à partir de son soleil.
Yeşil bir etiket. Anlamı nedir?
Elle est verte, qu'est-ce que ça signifie?
GDD alarm seviyesine geçti yani yeşil etiketin bile olsa şu anda çıkamazsın.
Le GDD a levé le niveau d'alerte, Même avec une étiquette verte, tu n'es pas complètement à l'abri.
- Şişip yeşilleşmeye başlamıştır.
Toute bouffie et verte.
O annemin oyu--öz annemin. Oh, canım.
Bon, allez, ça suffit avec cette purée verte.
Sen doğmadan önce bile çöpe plastik köpük atıyordum gökyüzü hala mavi, çimenler de hala yeşil.
Je jetais du polystyrène aux ordures avant votre naissance, et le ciel est toujours bleu et l'herbe verte.
Bağdat havaalanından Yeşil Bölge'ye giden yolun kod adıdır.
La route entre l'aéroport et la Zone verte.
- Ona tüyo verdim. Ona, Frankie'lerin Yeşil Bölge'den çıkacaklarını, Tehlikeli Yol'da keklik gibi avlanabilecekleri bilgisini verdim.
- J'ai dit à Max... quand ils quitteraient la Zone verte pour la Route Irish.
Frankie Yeşil Bölge'den çıkış yapacaktı.
Frankie sortait de la Zone verte.
Mad Max Yeşil Bölge'den çıkarken öldürülmüştü.
Mad Max a été tué en quittant la Zone verte.
Mad Max Yeşil Bölge çıkışında yakalandı.
Mad Max s'est fait choper en quittant la Zone verte.
Kim? ...
Une jolie tortue verte comme toi.
Yeşil enzim en iyisi.
L'enzyme verte est la meilleure.
Ne kadar, yeşil!
Si verte!
Bu şehri çok uzak mesafede gördüm, koyu yeşil renkteydi. Üstünde titreşen ışıklar ve bulutlar vardı.
J'ai vu cette ville loin, très loin, qui était sombre, verte et il y avait beaucoup de lumières qui brillent dans les nuages.
Bir düğme çeviriyordu, farkettim ki uzaktaki şehrin ışıklarının gücünü artırıp azaltıyordu.
Et puis j'ai remarqué qu'il y avait une femme à ma droite, avec de très long nez, elle avait la peau verte, elle a commencé à appeler...
Yeşil olanı hem de.
C'est la verte.
Yeşil ceket, siyah tişört. Ne tarafa gitti?
- Veste verte, chemise noire.
Bayağı şey biliyor.
Elle tient un bar dans la Zone verte.
Sonra birlikte ayrılmışlar.
Dans la Zone verte.