Vetter Çeviri Fransızca
44 parallel translation
Sanders, Taylor, Vetter.
Sanders, Taylor, Vetter.
Detektif Vic Vetter ailemi arıyor.
Ce détective, Vic, cherche ma famille.
Ona sor, Vic Vetter adı neyi çağrıştırıyor.
Demande-lui s'il connaiti le nom de Vic Vetter.
3 metre!
Restez à distance, Vetter!
Vetter, tututkludan uzak dur!
Vetter, éloigner vous du prisonnier!
Vetter, lanet olsun, sana ne söyledim?
Je vous avez prevenu!
Bu kadar yeter. Gidelim Vetter!
ça suffit, on y va.
Haydi Vetter, gidelim.
Allez, avancez.
Merhaba. Burası Vetter'ların evi.
Vous êtes chez les vetter.
- Albay Ross Vetter.
- Le capitaine Ross Vetter.
Vetter'ı niye soruşturuyorlarmış?
Pourquoi enquêtent-ils sur Vetter?
FBI'ın Albay Vetter'la ilgili dosyasını istiyorsun.
Le dossier du F.B.I. Sur le capitaine Vetter. Tout de suite!
Albay Vetter'ın dosyasının çok gizli olduğunu söylediler.
Ils prétendent que le dossier de Vetter est classé.
FBI, Albay Vetter'ın devlet ihaleleri karşılığında rüşvet aldığını düşünüyor.
Le F.B.I. Pense que Vetter acceptait des pots-de-vin en échange de contrats gouvernementaux.
Evet, Vetter'ın altında çalışan herkes gibi o da sorgulanmış.
Elle a été interrogée, mais comme tout le groupe de Vetter.
- Albay Vetter, rüşvetten soruşturuluyor.
Le capitaine est soupçonné d'accepter des pots-de-vin.
Albay Vetter soruşturmasını tehlikeye atacak bir şey yapmayacaksın.
Que vous ne compromettiez pas notre enquête sur le capitaine Vetter.
Albay Ross Vetter'ın ev adresini bul bana.
Trouvez-moi l'adresse personnelle du capitaine Ross.
FBI'ın Albay Vetter soruşturması hakkında ne öğrendin?
Qu'avez-vous découvert à propos de l'enquête sur le capitaine Vetter?
Jessica Smith ondan Albay Vetter'a bir mesaj iletmesini istemiş.
Smith lui a demandé de remettre un message au capitaine Vetter.
McGee, Albay Vetter'ı getir.
McGee, faites venir le capitaine Vetter.
Vetter ve Binbaşı Witten 99'da USS Kenedy gemisinde birlikte görev yapmış.
Vetter et Witten ont servi ensemble sur l'USS Kennedy en 1999.
Ona sorduk Vetter.
On lui a demandé, Vetter.
Cinayet için fırsatın ve sebebin var. Bir tanığın da yok, Vetter.
Vous avez les moyens, le mobile et pas d'alibi, Vetter.
Geç vardiyadan sonra çoğumuz Vetter'a gideriz.
Après le quart du soir, on va chez Vetter.
Dr. Vetter, biliyorsunuz, yarın gece senfoni orkestrasıyla beraber çalacağım...
Dr. Vetter, vous le savez, demain soir, je vais jouer avec la symphonie, alors...
Şikayet eden doktoru aradım bile. Adı Vetter'miş.
J'ai déjà contacté le docteur qui a déposé la plainte...
Polis geldiğinde Dr. Vetter ve eşini, ağır yaralı biçimde, yerde yatarken buldu.
La police est venu et a trouvé le Dr Vetter et sa femme sur le sol, tous les deux avec de grosses blessures à la tête.
Tabii ya, tam da Vetter, 5.0'ı yermeye başladığı zaman, görünüşe göre hiçbir şeyin çalınmadığı bir soygunda öldürülüyor.
En même temps ce Vetter a commencé une plainte à propos du 5.0, il a été tué dans un vol où apparemment rien n'a été volé.
Bu şirketten birisi Dr. Vetter ve karısına saldırdı mı?
Quelqu'un de cette compagnie a-t-elle attaqué Dr. Vetter et sa femme?
Bu Dr. Vetter'in otoparkının güvenlik kamerası görüntüleri.
Ceci est le code de sécurité du garage du Dr. Vetter.
- Ama dün Dr. Vetter'e otoparkta saldırdın.
Pourtant, nous avez bien agressé le Dr Vetter dans son garage hier.
Vetter'den kurtulmak istemesini anlıyorum ama karısını neden öldürsün?
Je comprends pourquoi il voulait se débarrasser de Vetter, mais pourquoi la femme?
Benim DBS'm sadece bir halüsinasyon ama Susan Vetter'inki gerçek.
Mon DBS est juste une hallucination, mais Susan Vetter est... est réelle.
Susan Vetter şu an minimal bilinç halinde komada değil.
Susan Vetter est dans un état de conscience minimal, pas dans le coma.
- Susan Evelyn Vetter.
Susan Evelyn Vetter.
Bak, kulağa çılgınca geldiğini biliyorum ama Dr. Vetter oradaydı ve şifresini de kesinlikle biliyordu.
Ecoute, je sais que c'est fou, mais Vetter était juste là, et il avait sans aucun doute, son code.
Cihazda çalışan son program ve Susan Vetter'in DBS'sine göre ayarlanmış.
C'était le dernier programme lancé sur l'appareil et... Il était synchronisé avec le code du DBS de Susan Vetter. Super.
Görünüşe göre, her şeyi karısının cinayeti bir ürün hatası gibi görünsün diye Vetter planlamış.
On dirait que Vetter a fait tout ça pour couvrir le meurtre de sa femme et le faire passer pour des défaillances d'appareillage.
Susan Vetter'in DBS'sini kimin kapattığını bulmaya çalışıyordun.
Vous avez essayez de découvrir qui avait rallumé le DBS de Susan.
Susan Vetter kriz ve çok sayıda kesik için tedavi edildi. Hepsi de keski olmayan bir cisimle kafasının arkasına aldığı darbeden dolayı oluşmuş.
Susan Vetter... était traitée pour des crises et des lacérations multiples toutes causées par un traumatisme à l'arrière de la tête.
Daha fazla kanıtımız var. Vetter, Tess'i Miami'de gördüğünü söylemişti.
Vetter a dit qu'il avait vu Tess à Miami.
Randall Vetter'in başına çok kötü şeyler geldi.
C'est terrible ce qui est arrivé à Randall Vetter.
O zaman mı Susan Vetter, hakkında bir şey yapmaya karar verdin?
Et ça quand vous avez décidé de faire quelque chose pour Susan Vetter.