Veux Çeviri Fransızca
460,214 parallel translation
Pratik yapman lazım mı?
Tu veux t'entrainer?
Bunu yapıyorum çünkü keyfim kaçtı.
C'est ce que je veux, car je suis en retard.
Bir sürü arkadaşım ve aile öldü, acıyı önlemeye çalışıp duruyorum.
De nombreux amis de la famille sont morts, donc je veux travailler pour ne pas penser à la douleur.
Ne demek istiyorsun?
Qu'est-ce que tu veux dire?
Ben gitmiyorum.
Je veux dire, moi non.
Bu günün bitmesini istemiyorum.
Je veux juste que cette journée ne se termine pas. Bien.
Bu çok fazla.
Je veux dire, ça fait beaucoup.
Odamın annemin projelerini yapabileceğini düşündüğü sonra çamaşırların kurutulduğu bir oda olmasını istemiyorum!
Et je ne veux pas être dans une chambre où maman pense pouvoir faire des projets et où elle finit par faire sécher des pulls.
Çünkü badminton filesi gibi olsun istemiyorum.
Je ne veux pas que vous fassiez comme avec le filet de badminton.
- Büyük boy Meybuz istiyorum!
Je veux une glace géante!
- Hayır, ben...
Non je veux...
Bugün Lena'yı okula bıraktıktan sonra sana bir şey göstermek istiyorum.
Je veux te montrer quelque chose après avoir déposée Lena à l'école.
Hayır, parlak görünmesini istemiyorum.
Non, je ne veux pas qu'il paraisse trop propre.
- Kapatılmamı mı istiyorsunuz?
Tu veux vraiment que je ferme?
Deran'ın barındaki kevaşeyi kesiyordu da.
Je veux dire, comme il matait cette pouf au bar de Deran.
Nicky, Craig'den ne istiyorsun sen?
Qu'est-ce tu veux faire avec Craig?
Sadece ne istediğine karar vermen gerek.
Tu dois juste décider ce que tu veux.
Ne istiyorsun, Nicky?
Donc qu'est-ce que tu veux, Nicky?
Elçi misin sen? O zaman ona güvenlik şifrelerini değiştirdiği için teşekkürlerimi ilet.
Donc tu vas lui dire merci d'avoir changé les codes, et que je veux récupérer mes outils dans l'entrepôt.
- Onu Şirin'e kaptırmak mı istiyorsun?
Tu veux le laisser à Smurf?
Gelmek ister misin?
Tu veux venir?
Tabii ki isterim.
Bien sûr que je veux.
Makbuzları aramamı mı istiyorsun?
Tu veux que je ressorte les factures? - Oui.
Hayır, hayır. Çalıntı bira istemiyorum, dostum.
Non, je veux pas de bière volée, mec.
Ne istiyorsun?
Qu'est-ce que tu veux?
Ama ben Şirin değilim, Şirin gibi olmak istemediğime de acayip eminim.
Mais je ne suis pas Smurf, et je ne veux surtout pas devenir comme elle.
Benden hesaplara bakmana yardım etmemi mi istiyorsun?
Tu veux que je t'aide à la compta?
Öğrenmek istiyorum.
Je veux apprendre.
Basınç ayarının kapalı olmadığından emin olmak istiyorum sadece.
Je veux juste m'assurer que la jauge de pression est pas morte.
N'aber dostum? Biraz kokain ister misin?
Mec, tu veux un peu de coke?
Babanın seni Guam'a götürmesini istemezsin.
Je veux pas que ton père te traîne à Guam.
Ara sıra ara beni.
Appelle-moi si tu veux.
Gitmek ister misin?
Tu veux y aller?
Ne vereyim sana?
Que veux-tu?
Benim istediğimi hissettirmek?
Sentir que c'est ça que je veux?
Ne yapmamı istiyordun ki?
Qu'est-ce que tu veux que je fasse?
- Çıkmak istiyorum.
- Je veux arrêter.
Bak, kızımı görmek istiyorum.
On repart quand? Je veux voir ma fille.
Yani... Burada kapana kısılmak istemiyorum.
Je veux pas être bloquée ici.
Bak, üzgünüm. Sadece... Burada kapana kısılmış gibi hissetmek istemiyorum.
Désolée, je veux pas être bloquée ici, je veux rentrer.
Kardeşim, ben de senin kadar intikam istiyorum... ama bir saldırgan olsa da onu nasıl bulacağız?
Je l'ai eu à la tête. Moi aussi, je veux qu'ils paient. Mais ce tireur, comment le trouver?
- ♪ Beni- - beni istemiyor musun? ♪
- ♪ Ne veux-tu pas de moi?
Yapma!
Non! ♪ Ne veux-tu pas de moi?
Greg?
♪ Ne veux-tu pas de moi?
Sen hangi dala atlıyorsun?
Et toi, tu sais qui tu veux?
Bu benim partim ve ben de istiyorum!
C'est ma fête, je veux du rock!
Şarkılar değil!
Tu sais ce que je veux dire!
Yoksa parmağında mı oynatıyorsun?
Tu veux dire t'obéir au doigt et à l'œil?
Bir ipucu ister misin, bebeğim?
Tu veux un indice, bébé?
Tamam, bak.
Si tu veux surfer, tu le fais sur ton temps libre.
Söyleyebileceğim bir şey seçmek istiyorum.
Je veux choisir un tube sur lequel me lâcher.