English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ V ] / Vieille

Vieille Çeviri Fransızca

15,725 parallel translation
Elçilik Makamı'mızda her şey yolundadır inşallah.
Je me demande si tout va bien à cette bonne vieille ambassade.
- Kusura bakma Peter. John Mellencamp'in eski bir şarkısını onunla birlikte söylüyordum da.
Je chantais cette vieille chanson de John Mellencamp.
Acemi dedektifken beni eski kafalı bir adamla partner yapmışlardı.
Quand j'étais un inspecteur débutant, Ils m'ont mis avec ce gars qui était de la vieille école.
Güzel, bakarken prostatımı da kontrol ediver.
Bien, vérifiez ma vieille prostate tant que vous y êtes.
Evet şimdiden daha yaşlı ve huysuz bir ortam oluştu.
Oui, elle a déjà l'air plus vieille et plus excentrique.
Bunu seni kurtarmak için yaptım şaşkın ihtiyar.
Je l'ai fait pour te sauver, vieille idiote.
Ben daha küçükken, yaşlı bir kadın ölmüştü.
Quand j'étais petit garçon, une vieille femme est morte.
Biriyle konuşmak için çıkarma odanızı kullanmam gerekiyor. Eski bir dostla konuşmak için.
J'aurai besoin d'une chambre d'extraction, pour parler... à une vieille amie.
Hayır. Geçit olduğunu kanıtlıyorum size. Başka bir gezegene, oldukça eski bir gezegene uzay-zaman'da çatlak oluşturup onu oraya taşıdı.
Non, je prouve que c'est un portail, vers une autre planète, une très très vieille planète... une fissure dans l'espace-temps qui a emmené très loin Simmons... et ramené le sable.
İkincisinde beyaz önlüğü giydiğinde sadece yaşlı bir kadındı.
A la seconde où elle a raccroché sa blouse blanche, elle n'était plus qu'une vieille dame.
- Ben eski toprağım bebek.
- Je suis de la vieille école, bébé.
Belki de şok tabancası adamıyımdır. Ya da bilmiyorum. Paslı bir zincir olabilir mi?
Peut-être que je suis plus du genre "Taser", ou, je sais pas, du genre "vieille chaîne"?
Keşke yanımda paslı zincirim olsaydı be gülüm.
J'aurais aimé avoir ma vieille chaîne, mec.
Nihayet oy verebilecek birisiyle tanıştırdığımda yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum.
Et j'ai hâte de voir sa tête quand je vais finalement lui présenter quelqu'un d'assez vieille pour voter.
Müzakeredeki ticaret anlaşması ülkesindeki eski kafa birilerini kızdırmış. Bir milyar dolar değerindeymiş.
L'accord commercial qu'il négocie agace la vieille garde de son pays, et ça tourne autour du milliard, donc...
Çok eski bir şarkıdır.
C'est une très vieille chanson.
- Bak, yatak eskidi.
- Alors, la literie est vieille.
Dedektiflerin başı eski kafalıdır
Le chef de la police est de la vieille école.
En yaşlı karısı onun gözdesiymiş çünkü en güzel ve en zekisi oymuş.
Sa plus vieille épouse était sa préférée car elle était la plus belle et la plus avisée.
Ama bir gün, yeterince büyük olduğunda, 50 filan, o zaman annenle nasıl tanıştığımıza dair tüm korkunç hikayeyi sana anlatacağım.
Mais un jour, quand tu seras assez vieille, genre 50 ans, je te raconterai l'horrible histoire de comment j'ai rencontré ta mère.
- Dostum ihtiyar kadın ölmedi. Mücevherleri hâlâ okyanusa fırlatıyor.
Non, il restait encore la vieille qui a balancé le caillou dans l'océan.
Suriye savaşı eskidi artık.
La guerre en Syrie est une vieille histoire.
Eski fotoğrafını yanında mı taşıyorsun? Sen taşımıyor musun?
Tu transportes une vieille photo de toi?
Eski hikayeyi duydun demek?
Vous connaissez la vieille histoire?
Zamandan daha eski bir gölge ruhunun üzerine düşecek.
Une ombre plus vieille que le temps recouvre votre âme.
Thor aşkına, tıpkı bir kocakarı gibi saban sürüyorsun!
Tonnerre de Thor, tu laboures comme une vieille.
Şu an benim gibi insanlar senin gibi insanlar tarafından öldürülüyor tam da eski arkadaşının gelişiyle başladı bunlar.
En ce moment, des gens comme moi se font tuer là-dehors par des gens comme toi, ce qui correspond comme par hasard à l'arrivée de ta vieille connaissance.
Şu anda benim gibi insanlar, senin gibiler tarafından öldürülüyor bütün bunlar da eski tanıdığının şehre gelmesiyle başlıyor.
En ce moment, des gens comme moi se font tuer, au moment de l'arrivé de ta vieille connaissance.
Oyuncak bebeklerle oynamak için biraz yaşlısın.
Tu es un peu vieille pour jouer avec des poupées.
Yani işte, şu bizim eski bilim, anladın?
Tu vois, cette bonne vieille science, n'est ce pas?
Sıkıyorsa yaptır lan, yaşlı Yahudi komedi yazarı ismine sahip imkansız derecede saf ergen.
Et pourquoi tu ne le ferais pas toi-même Espèce d'ado naïf prépubère avec le nom d'un écrivain d'une vieille comédie juive?
Morty, Jessica'yı götürüyor. Ufak ekürisine ihtiyacı var.
Il a besoin de sa petite vieille branche.
İşte bizim Beth.
La bonne vieille Beth!
Sinek yutan yaşlı bir kadın varmış.
Il y avait une vieille femme qui a avalé une mouche.
Sakın bu eski numaraya kandığınızı söylemeyin bana Bay Hannigan.
Ne me dites pas qu'il vous a eu grâce à la plus vieille des ruses, M. Hannigan.
Harika, yaşlı kadın... cık.
Je me réjouis trop, ma vieille.
Dorofeev Hangarı'na yeni geldik.
J'arrive à l'instant à la vieille baraque de Dorofeev.
Delirmişsin sen! Tadı ; Ani DiFranco'nun bisiklet sürdükten sonraki tadı gibi bir şey.
T'es fou, on dirait une vieille mémé après un tour de vélo.
değişme vakti geldi.
C'est le temps de changer, vieille homme!
Bar sahibiydim ve daha içme yaşında değildim.
J'ai possédé un bar et je n'étais même pas assez vieille pour boire.
Sonuncusu için yaşlı bir kadınla dövüşmek zorunda kalmıştım.
J'ai dû affronter une vieille pour le dernier.
Şu eski yetimhanedeki sesleri duymadınız mı?
Vous entendez parler des bruits à la vieille pension?
Ruhlarla dolu eski bir yadigâr sadece.
C'est juste une vieille relique remplie d'âmes.
Eski top tahmin ve zincir olmaz O olacak, sonuçta, akşam yemeği için ev yapmak?
Je suppose que la vieille boule et la chaîne ne le ferai pas faire à la maison pour le dîner, après tout, elle va?
Eski güzel annem.
Bonne vieille maman.
Şu yaşlı kadın kürdan zevkimin içine etti.
Cette vieille m'a gâché les cure-dents.
Shaver Nakliye Firması'nın deposu.
Voici la vieille Compagnie de Transport Shaver.
Askısız elbisemle..... çizgili tişörtümü değiştirmişler.
Ils ont changé ma vieille chemise rayée en un tablier.
En büyüğü 12 yaşında.
La plus vieille a 12 ans.
- Ben onların iki katı yaştayım.
Je suis deux fois plus vieille.
Yaşlı kadın entrikacı biri.
La vieille dame est un tricheur...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]