Violent Çeviri Fransızca
3,126 parallel translation
Komşuları sinirli biri olmadığını ama eve serserileri topladığını söylediler.
Ouais, les voisins ont dit qu'il n'était pas violent, mais... il ramenait souvent des délinquants dans l'immeuble.
O zamandan beri Max bu büyük kaçıştan önce diğer 2 tesisten kaçarak devlet tarihinin en zorlu ve tutulamaz mahkumlarından biri olduğunu kanıtladı.
Depuis lors, Max a démontré qu'il était le plus violent et incontrôlable des prisonniers de l'histoire de l'Etat, s'échappant de deux autres établissements avant d'atterrir finalement ici à Supermax.
O sert birisi.
C'est lui qui est devenu violent.
Hiç Henry'nin şiddete başvurduğunu gördünüz mü?
Avez vous déjà vu Henry devenir violent?
O birden fazla kez şiddete başvurdu.
Il est devenu violent à plus d'une reprise.
Ağır olmuş.
C'est violent.
Başına aldığı darbenin neden olduğu beyin sarsıntısı nedeniyle ölmüş.
Cause du décès : coup violent à la tête.
- Ben bir kopya için kimseye bu kadar şiddet uygulandığını hiç görmedim.
Je n'ai jamais vu personne devenir si violent pour une copie.
Kocamdan iki kat daha fazla delidir. İki kat fazla saldırgandır.
Il est deux fois plus fou que mon mari, et deux fois plus violent.
Lidersiz yalnızca bir şiddet arkadaş grubuyuz.
Sans chef, nous ne sommes qu'un violent cercle d'amies.
Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür. Sizin gibi insanların. Devletin alâkasız sandığı suçları görür.
Des crimes violent impliquant des gens ordinaires, des gens comme vous, des crimes que le gouvernement juge négligeables.
- Şiddet geçmişi yok ama.
Il n'a pas un passé violent.
İkincisi, şiddet eğilimin var.
Deux, vous êtes potentiellement violent.
Çok şiddetli bir çarpma sonucu olan bir travmaya maruz kalmış.
Il a succombé à des traumatismes contondants dû à un impact violent.
Nasıl bir çarpma?
Un impact violent avec quoi?
O şiddetli olmayacak. Mm?
Il ne sera pas violent.
Biz vahşi tipler değiliz, onlar öyleydi!
Nous ne sommes pas du genre violent, ils l'étaient!
Şiddete meyiliniz olur mu?
Devenez vous violent?
- Sinirlendiniz tepeniz attı ve şiddete meyillendiniz.
- Vous vous énervez, vous sortez de vos gonds, et vous devenez violent.
- İçine kapanmış ve şiddet eğilimi artmış.
il est devenu renfermé et violent.
- Neden hep böyle şiddet yanlısısın?
Pourquoi es-tu toujours si violent?
Şiddet içeriyor mu?
C'était violent?
Oldukça güçlü bir karışım olabilir.
Ça peut donner un cocktail assez violent.
Suçların vahşi ve hedef odaklı doğasına bakarsak daha fazlası olabilir.
Le côté violent et ciblé suggère qu'il pourrait y en avoir d'autres.
Öğleden sonra 16 : 05'te şiddetli bir deprem oldu.
Aujourd'hui, à 16 h 05, s'est produit un violent séisme.
Yani, bu da onun kolayca kışkırtılıp şiddet kullanabildiğini gösteriyor.
Ça prouve qu'il est facilement provoquable et violent.
O çocuğa böyle barbarca bir sporu öğretmeyeceksin.
Pas question que vous entrainiez ce garçon dans un sport aussi violent
Baban tacizci bir alkolik miydi?
Ton père était un alcoolique violent?
Baban, tacizci bir alkolik miydi?
Ton père, il était un alcoolique violent?
Will, ne zaman sarhoş ve zorba bir adamdan anneni, erkek kardeşini ve küçük kız kardeşlerini koruyabilecek kadar büyümüştün?
Will, à quel âge as-tu du protéger Tà mère, ton frère, et tes 2 petites soeurs d'un adulte violent et ivre?
Hayır, korkarım daha şiddetli bir düşmeden bahsediyoruz.
Non, J'ai bien peur que nous recherchons quelque chose de plus violent, M'dame.
Çünkü sadece biz şiddet gördük diye, öğrenmemiz gerektiği anlamına mı gelir şiddet uygulamanın en iyi yolunu?
Ce n'est pas parce que nous vivions au milieu de la violence, que nous devons apprendre le meilleur moyen pour être violent?
Anladık. En güçlü golfçülerin, malzemecilerini köpeği yaptığı sert bir golf kulübü.
Ok, alors c'est un country club un peu violent où les golfeurs les plus fort font des caddies leurs chiennes.
Kaçtığında adrenalin patlaması yaşadı, ama ondan kurtulması da aynı şekilde aşırı olacak.
Redescendre de la montée d'adrénaline qu'il a eue va être très violent.
Öfke, kafasını daha fazla karıştırıyordu, daha fazla şiddete yöneltiyordu bu da onu daha fazla güç kullanmaya itiyordu.
Une frénésie qui l'a rendue de plus en plus confus, plus violent, plus enclin à céder à ses épouvantables obsessions.
Yasa dışı olduğu böylesine ortada olan davranışları nasıl mazur görebiliyorsunuz?
Comment soutenez-vous un comportement violent et illégal?
Sevgilim sertlikten hoşlanır.
Ouais, ma copine aime bien quand c'est violent.
Ormanın ortasında, karanlık bir yolda şiddet yanlısı bir suçluyla buluşan bir polis.
Un flic retrouve un criminel violent au milieu des bois.
Yani saldırgan bir mahkuma silah olarak kullanabileceği bir şeyi getirmekte sakınca görmediniz, öyle mi?
Vous pensiez qu'il n'y avait rien de mal à apporter à un criminel violent quelque chose qu'il pouvait utiliser comme une arme?
Karman çorman, vahşi.
C'était bâclé, violent.
Araç devrilmesinde oluşan kafa yaralanması mevcuttu.
Coup violent à la tête à cause des tonneaux.
Ölüm nedeni olarak, kafasının sert bir yere çarpmasıyla boynunun kırılması demişsiniz.
Le décès serait dû à un coup violent à la tête et une fracture du cou.
James sebepsiz yere ve çok fena bir halde öldürüldü.
Le meurtre de James était violent et gratuit.
Bak, bir adam kız arkadaşına öldürmeden önce nasıl davranır bilmiyorum, ama onun şiddete meyilli olduğunu hiç fark etmedim.
Je ne sais pas comment agit un mec avant d'aller tuer sa copine, mais je n'ai jamais eu le sentiment que c'était un mec violent.
Tommy'nin şiddet geçmişi yok.
Tommy n'a pas de passé violent.
Aslında "sövme diploması" demeyi düşünüyordum.
Pour une VAP : "Violent Acte dans la Poire".
Keskin bir şeyle darbe... Kesme yaraları, delme yaraları.
coup violent... plaies hachées et perforantes.
Kurban yaralanmaya bağlı deri altı morlukları ayrıca darbe ile olmuş baş ve boyun travması gösteriyor.
la victime montre des signes de lacération et des hématomes sous-cutanés indiquent un traumatisme violent de la tête et du coup.
Sokaklarda kol gezen bir çete uyuşturucu, silah, hırsızlık ama bütün çete büyükleri geri dönmüşler Orlando gençken.
C'est un gang violent qui fait dans la drogue, les armes et le vol Mais les antécédents d'Orlando datent de quand il était adolescent.
Ama işimi yaptım ve zalim bir suçlu hapse giriyor, ve dünya bu sayede biraz daha iyi bir yer. Bir şeyleri değiştirebilirim. Bundan vazgeçmeye hazır değilim.
Mais j'ai fait mon travail, et un criminel violent va en prison et le monde est un tout petit peu meilleur grace à ça j'ai pu faire une différence je ne suis pas prete à abandonner ça
Pist dışında hiçbir zaman bu kadar sert bir şey yapmamıştım.
Je n'ai jamais rien fait d'aussi violent... Dévie de la voie.