Virüs Çeviri Fransızca
3,306 parallel translation
- Kanı virüs kaynıyor.
- Elle a un sida déclaré.
Tırtılların kuluçka döneminde kendilerini korumak için kullandıkları hücre içi salgılar insanlarda virüs önleyici olarak davranıyor ve toksik değil.
Les sécrétions que la chenille utilise pour se protéger pendant l'incubation agissent comme un antiviral non toxique pour l'homme.
Eğer virüs, insanlar arasında bulaşıcı olmaya elverişli bir şekilde değişkenlik gösterirse, bu komple değişik bir senaryo olacak.
Le scénario sera différent si Ie virus se transforme et devient transmissible d'homme a': homme.
Bilinmeyen bir virüs süratle, zarar vererek New Jersey eyaletine yayılmaktadır.
Un virus non identifié se propage rapidement dans Ie New Jersey.
Virüs ve bakteri incelenmesi aktif.
Examen des virus et bactéries activé.
Virüs gibi çalışıyorlar diyebilirim.
Ils ont une tête pleine de vapeur, et ils y sont allés "virale".
Virüs?
"Virale"?
Bildiğimiz kadarıyla o göktaşlarından evrende binlerce milyonlarca var virüs gibi. Doğru koşullara sahip bir dünyaya düşmeyi bekliyorlar.
Si ça se trouve, ces astéroïdes flottent par millions dans le cosmos comme un virus, à attendre d'atterrir sur un monde qui leur convient.
Virüs hakkında herhangi bir bilgi yok sanıyordum.
Comment vous l'avez obtenu? On sait rien de ce virus.
Bir konakçıya virüs enjekte ettik ve semptomları beklemeye başladık.
On l'a inoculé à un hôte sain et on attendait les symptômes.
O basit bir virüs değil.
C'est pas un simple virus.
Belki de virüs konakçının DNA'sını mutasyona uğrattı.
Peut-être que le virus mute en fonction de l'ADN de l'hôte.
- Virüs kızdan geliyor.
Le virus vient de là.
Konakçı o olsaydı, sen de virüs kapardın.
C'est vrai. Elle vous aurait infecté en vous mordant.
"Doğuştan" Fort Detrick, Maryland'taki çok gizli Savunma Departmanı deneylerini bağışıklık sistemini yok eden bir virüs ürettiklerini anlatan anonim mektup aldı.
Le Native a reçu une lettre anonyme décrivant des expériences top-secrets du département de la défense dans le ML... qui a produit un virus capable de détruire le système immunitaire.
Fransa'da umut verici bir virüs keşfedildi.
Un virus prometteur à été découvert en France.
Bu bir virüs, fark gözetmez.
C'est un virus, il ne fait pas de discrimination.
Dick Van Dyke'ın okuması virüs gibi yayıldı.
La lecture de Dick Van Dyke s'est répandue.
Beyne saldıran öIümcüI bir virüs.
Un virus mortel qui attaque le cerveau.
Vahşi... tahmin edilemez... ve tedavisi olmayan bir virüs.
Il est violent, imprévisible. Un mal incurable.
Basitçe anlatırsak bir mesajla telefonu sesizden, sesli moda.. .. geçiren bir virüs gönderilebilir.
En gros, on attache un virus d'intrusion à un texto avec image, et ça désactive le mode silencieux du téléphone.
İyi haber, virüs solunum yolu ile bulaşmıyor.
La bonne nouvelle, c'est qu'il ne se transmet pas par inhalation.
Virüs daha agresif bir hale geliyor.
C'est anormal. Le virus est de plus en plus agressif.
- Virüs testi. İyi bir şey.
Un virucide, c'est une bonne chose!
Eğer tesis her şeyi suya boşaltıyorsa virüs yayılacak demektir.
Si le système d'évacuation n'est pas stoppé, le virus se propagera!
Ya virüs Ellie, size bulaşmış olabilir mi?
Et pour le virus, Ellie? Il y a des risques de contagions?
Bir virüs yaratmak için hackleyebileceğim bir program.
Un logiciel dans lequel je peux implanter un virus.
Şimdi bir virüs yapmak için kullanacaklar.
Ils s'en serviront pour créer un virus.
Virüs işe yarıyor mu?
Le virus marche-t-il?
Bu yüzden, virüs makineden çıktığında onu da öldürebilir.
Quand le virus attaquera la machine, il pourrait aussi la tuer.
Virüs.
Le virus.
Virüs her şeyi yok etti.
Le virus a tout détruit.
Bu, büyük çapta bir virüs.
Oh la vache, c'est un virus massif.
... bir virüs bulaşmış gibi cildi kabarmış.
À en croire ses pustules virulentes... c'est un virus.
- Ona virüs bulaşmış. - Yok bir şey.
- Il est infecté.
Bu yüzden bence bu bir virüs.
Donc, c'est probablement un virus.
Ne tür bir virüs bunu başarabilir?
Quel genre?
Çok esaslı bir virüs.
Une saleté.
Virüs androjene duyarlı.
Ce virus ne touche que les androgènes.
Virüs sadece ergenlik dönemini geçirmediysen tehlikeli.
Le virus n'affecte que les corps prépubères.
Tabii. Yemekten bulaşan bir virüs.
Un virus alimentaire.
Başta et yemekten kaynaklanan bir virüs sandım ama okul reviri basit bir şey dedi.
Je croyais que c'était un virus carnivore, mais l'infirmière dit que c'est juste une plaie sèche.
Virüs kalıntısına rastlamadık.
On a trouvé aucun virus résiduel.
Ne tür bir virüs?
Quel genre de virus?
Ben seni oraya bir virüs yerleştirmen için gönderdim, Amelia'yı araman için değil.
Je vous y ai envoyé pour implanter un virus, pas pour chercher Amelia.
Bu virüs insanları da etkiliyor.
Ca affecte les humains aussi.
- Belki virüs kapmışlardır.
On sait jamais.
Tek, yeni, eski, çoklu, kısmi gizli, mutan virüs...
Virus isolé, nouveau virus, vieux virus, multi-virus, virus partiel,
Sığınaktan mı bulaştı size virüs?
Il a été infecté dans le bunker?
- Bir virüs aşısı.
- Un remède.
şimdi bunun bakteri veya virüs kaynaklı olduğunu biliyoruz. kromozom bozuklukları veya tektonik yeraltı kaya hareketleri.
anomalies chromosomiques, les plaques tectonique.