Visage Çeviri Fransızca
24,274 parallel translation
Bana oğlumu göster.
Montre-moi son visage.
"Yedi salgın yalnızca Tanrı'nın yüzüne beşerdir."
"Les sept plaies, mortelles seulement face au visage de Dieu."
"Tanrı'nın yüzü onun üzerine yansıdığı zaman varlığı son bulacak."
"Quand le Visage de Dieu l'a ébloui, son essence a été détruite."
Tek yapmamız gereken bu Tanrı'nın yüzünü bulmak.
On doit juste trouver le Visage de Dieu.
Oğlumun yüzünü göreyim. Bunlar benim deniz komandoları.
Montre-moi son visage.
Ben başlattım, ama işlem yolunda gitmedi, ben de yüzü oluşmadan önce fişini çektim
Je l'ai commencé, mais le processus n'était pas abouti alors je l'ai détruit avant qu'il ait un visage.
Ajan Pritchard'ın suratındaki reaksiyon % 54 oranında kabullendiğini gösteriyor.
Les traits du visage de l'agent Pritchard indiquent que son acceptation est à 54 %.
Bize şoförünün suratını göster.
Montre-nous le visage du conducteur du van.
Ya suratına ya da arabana inecekti.
C'était la voiture ou votre visage.
Beni sokağa attığında bir yüzüm yoktu.
Bien, je n'avais aucun visage quand vous m'avez jeté.
O şeyin oval biçimde suratı vardı.
Ça... avait un visage ovale.
Sonra da yüzünü çıkarıp sana başka bir yüz vereceğiz.
Ensuite on prendra ton petit visage pour t'en donner un autre.
Oh, bu kesinlikle benim mutlu yüzümdür.
C'est assurément mon visage réjoui.
Şunu söyler misiniz, oğlumun yüzüne ne oldu?
Mais dites-moi ce qui est arrivé à son visage.
Resmini, yüz tanıma sistemine sokuyorum.
Je vais faire une reconnaissance faciale sur son visage.
Çok güzel bir yüzün var.
Tu as un si joli visage.
Şimdi gördün, değil mi?
Tu l'as vu, maintenant, mon visage.
Bayım, bir hanımefendinin suratına silah sallamanın doğru olmadığını biliyorsunuz.
Monsieur, ce n'est pas bien de pointer une arme sur le visage d'une dame.
Yüzünüz ve vücudunuz dikkatle şekillendirilmiş, Sıradan gözlemciye görünür bir iz bırakmadan.
Votre visage et votre corps ont été soigneusement sculptés sans aucune cicatrice visible pour un observateur inexpérimenté.
"Tanrı sana bir yüz verdi, Ve kendinizi başka bir hale getiriyorsunuz."
"Dieu vous a donné un visage, et vous, vous en faites un autre."
Surati Betty Friedan gibiydi ama vucudu Betty Rubble'di.
Elle avait le visage de Betty Friedan, avec le corps de Betty Rubble.
Suratında bulaşık makinesi çalışıyor gibi.
On dirait qu'il a un lave-vaisselle dans le visage.
Ne güzel tekme attın yüzüme gelip yaşamak ister misin bizimle?
Merci pour le coup de pied dans le visage. Peut-être tu veux vivre chez nous ( dans notre place ).
Yüzleri kapalı, Mısır hükümeti de kayıtlarına erişim konusunda pek işbirliği yapmıyor.
Leur visage est couvert et le gouvernement égyptien n'est pas coopératif pour l'accès à leurs dossiers.
Yüzünün yarısını gagaladılar.
Ils prennent la moitié de son visage!
Adamın biri 50 cm uzaktan suratıma hapşırdı.
Un gars vient d'éternuer à un mètre de mon visage!
Bu ifadeyi tanıyorum.
Je connais ce visage.
Şu surata da bak.
Regarde ce visage.
"Haddinden fazla sakallı erkekten uzak duracaksın."
"Ne vous approchez pas des hommes qui ont trop de poils sur le visage."
Ve tüm bunları yazan kadının yüzünü.
Et le visage de celle qui a tout écrit.
Evet, bir tava kızgın yağı TV şefinin üzerine döktün.
Vous avez jeté un wok d'huile bouillante au visage de ce chef.
Hep vurup hem de dövdüğüm adam için bunu söylediğime inanamıyorum ama onu llafını dinlemelisin bence.
Je n'en reviens pas de dire ça d'un homme sur qui j'ai tiré... Et que j'ai frappé au visage, mais on devrait l'écouter. Pourquoi?
Bir gün yüzündeki bu kendini beğenmiş ifadeyi söküp alacağım.
Un jour... Je ferai disparaître ce sourire suffisant de ton visage.
Bugün gerçek rengini gösterdi.
Aujourd'hui elle a montré son vrai visage.
Yüz ifadene bak.
Regardez votre visage.
Yüzünü görebileyim.
Montrez votre visage.
Alışılmışın, alışılmamışın, mantığın, her şeyin dışında.
Tes yeux, ton visage... De la tête aux pieds, tu es du jamais vu.
- Belki de yüzümü değiştirmeliyiz.
Peut-être qu'on devrait changer mon visage.
Baban seni yatağına götürürdü. Başını cama dayayıp uyuyakaldıktan sonra.
Ton père te mettait au lit le visage contre la vitre.
Peter da suratımı bu cama dayamıştı.
Et Peter m'a écrasé le visage contre cette vitre.
Buraya gelip ev yapımı yüz tanıma programımda yüzünü taratmamı istediler.
Ils m'ont demandé d'analyser son visage avec mon logiciel de reconnaissance faciale.
Üstesinden gelmenin yollarını bulmuş gibi.
♪ Voir à nouveau votre visage ♪ Il est ma conviction, elle a trouvé un moyen de faire face.
Yüz tanıma programının şifresi için tekrar teşekkürler.
Regardez, merci encore pour les codes d'accès de reconnaissance du visage.
Bir süredir sana söylemek istediğim birşey var ve yüz yüze olmamak bu işi kolaylaştırıyor.
J'ai eu envie de vous dire quelque chose pendant un certain temps et ne pas vous avoir, comme, droit dans mon visage rend cela plus facile.
Daha yaratıcı bir çözüm.
- ♪ Je peux le voir dans votre visage ♪ - Une solution créative.
Ama şimdi, size bakınca, yüzünüz yabancı gelmiyor.
Mais maintenant, en te regardant, ton visage m'est si familier.
Nicki Minaj gözleri kalp bir yüz tweet'i atmış.
Nicki Minaj a tweeté un visage avec des yeux en forme de cœur.
Sextina Aquafina, artık kürtaj yanlısı hareketin yüzü sensin.
Sextina Aquafina, tu es désormais le visage du mouvement pro-choix.
Ayda küçük Nikki'nim yüzünü görüyorum.
Je vois le visage de ma petite Nikki se refléter sur la lune
Ailen en son fotoğrafımı on yıl önce gördü.
Ma famille n'a pas vu mon visage depuis 10 ans.
YÜZÜNÜ GÖRMEDİM.
PAS VU VISAGE