English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ V ] / Voilà

Voilà Çeviri Fransızca

108,145 parallel translation
Rahatsız edilmeden deneyimi tamamlamayı... - Ama gelgelelim bu haldeyiz.
Finir mon expérience sans interférence, mais vous voilà...
İşte orada.
Le voilà.
- Alın bakalım.
Voilà pour vous.
Buradaymışsın Daniel.
Daniel, te voilà.
Hadi bakalım.
Voilà.
Bu Sara.
Voilà, c'est Sarah.
İşte oldu.
Voilà.
İşte liste bu.
Voilà la liste.
İşte aradığımız adam. Kuyruğun başındaki.
Voilà notre type, en tête de file.
Bunu demeye çalışıyordum. Kavga demeye bin şahit.
Voilà : c'était presque rien.
Cevabını aldın o halde.
Bon, ben voilà, alors.
Aaron Mayford'un evinde ve arabasında bulunanlar bunlar.
Voilà ce qu'on a trouvé dans la voiture et la maison de Mayford.
Aynen böyle tatlım.
Voilà, mon ange.
Elde kanıt olmayınca eski polis taktiklerine başvurdunuz.
En l'absence de preuves, voilà le grand classique de la police :
Pekala sana yapacağın şeyi söylüyorum.
Bon, voilà ce qu'on va faire.
İşte geldin.
La voilà.
DJ Finger Blast'i şöyle bağlayacağız :
Voilà comment on va le gérer.
O yüzden bu bel dövmesi hâlâ nemli
Voilà pourquoi ce tatouage est volage
İşte geliyor...
Alors voilà...
Pekâlâ, şimdilik bu kadar, tamam mı?
Voilà, ce sera tout pour l'instant.
Selam. Bekleyen yazışmalarla dönülecek çağrıların listesi burada.
Voilà la liste de correspondance en attente et des appels à passer.
Bunlar NSA hakkında sana bilgi verir ve bu dosyalar da yarınki Dwyer toplantısı için.
De quoi vous briefer sur la NSA et... voilà les dossiers pour le rendez-vous avec Dwyer demain.
Ancak olan şey budur ve bu şekilde yaşanmıştır.
Mais voilà ce qui s'est passé, et comment ça s'est passé.
İşte orada.
Oh, le voilà.
Sonunda! Gelsene.
Oh, te voilà enfin.
Seni orospu çocuğu!
Te voilà, fils de pute.
Evet, buyurun.
Voilà.
- Sen de al.
- Et voilà.
İstemeden olsa da bunu yaptım.
Sans le vouloir, mais voilà.
Son bir iki gün zordu.
C'est dur, voilà tout.
İşini bitireceğim, Junior!
Te voilà, Junior! Te voilà!
Çocuklarım sette çalışıyor da ondan.
Mes enfants travaillent sur le plateau, voilà pourquoi.
Bette bak olay şu.
Bette, écoute, voilà le deal.
Al, hepsi orada.
Voilà. Tout est là.
İşte benim yıldızım.
Voilà ma star.
Şimdi yapmamız gereken şey şu.
Voilà ce qu'on va faire.
John Ford sadece bir film setini değil medyayı da nasıl yöneteceğini bilirdi.
Voilà un homme qui sait diriger, et pas juste un plateau, mais aussi sa pub.
Hedda borcum bu kadar.
Hedda, voilà ce que je dois.
İşte geldim Bette.
Me voilà, Bette.
Ş ž imdi ise sadece sensin... Tek başına.
Et maintenant vous voilà... seul.
Al.
Voilà.
İşte oldu lordum.
Et voilà Seigneur.
- Tanrı aşkına başlama yine.
Voilà qu'elle remet ça.
- Adresine ihtiyacımız olacak.
- Il nous faudrait son adresse. - Bon, ben voilà, alors.
Ne iyi ettin de geldin!
Vous voilà, les filles!
Anlamadığım kısım şu.
Voilà ce qui m'échappe.
- Devam et.
Voilà!
Adamımız burada, arabasıyla birlikte ve işte arabasının plakası.
Le voilà.
Sanırım bu şekilde olacak.
Voilà ce qui va se passer.
İşte böyle.
Voilà.
Böyle olur işte.
Voilà ce qui arrive.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]