Vouloir Çeviri Fransızca
16,629 parallel translation
Koltukta dinlenmek istediğinden emin misin?
Es-tu sûre de vouloir dormir sur le canapé?
Sonunda duvarı yumruklamayı istemeden adını duyabiliyorum.
Je peux enfin entendre son nom sans vouloir... Taper mes poings contre un mur.
Hanna, bunu yapmak istediğine emin misin?
Hanna, tu es sûre de vouloir le faire?
Ama ya bana kızarsa?
Mais elle risque de m'en vouloir.
Kendimi övmek istemem ama biraz öyleyim.
Sans vouloir me vanter, mais bon, j'assure!
Yani, onu kim suçlayabilir?
On peut pas lui en vouloir.
Sana kızmaya çalıştığımda neden hep bu kadar tatlı oluyorsun?
Pourquoi t'es si mignon quand j'essaie de t'en vouloir?
Şimdi damat tülü kaldırabilir
Je vous prie de bien vouloir dévoiler la mariée.
Kraliçe buna bakmak isteyecektir.
La reine va vouloir examiner celui-là.
Benim ortaklığıma ihtiyacın olmadığına emin misin Bayan Jenny?
Êtes-vous certaine de ne pas vouloir de ma compagnie, Mlle Jenny?
Astlarına söylememiş olabilir.
Il a pas dû vouloir en parler à ses subordonnés.
Sanırım benimle konuşmak isteyeceksin.
Je crois que vous allez vouloir me parler.
- Kötü anlamda değil ama...
- Sans vouloir être méchant...
Atlamayı istemelisin.
Et il faut le vouloir.
Bu bir irade meselesi.
Il suffit de le vouloir.
Hep irade meselesidir.
Il suffit toujours de le vouloir.
Moralini daha çok bozmayayım ama baban beni aradı.
Sans vouloir en rajouter, ton père m'a appelé.
- Yanına adam istemediğine emin misin?
Vous êtes sûr de ne pas vouloir les informations de sécurité?
Bunu dinlemek isteyecekler.
Ils vont vouloir entendre ceci.
Bunu dinlemek isteyecekler.
Ils vont vouloir entendre ça.
Aklında çıkarlarımız olduğu kesin.
En tout cas il a l'air de vouloir agir dans notre intérêt.
Bana elini nasıl kırdığını neden anlatmıyorsun?
Pourquoi ne vouloir vous dites je comment vous avez cassé votre main?
Vernon söyleyeceklerini duymak ister bunların.
Vernon va vouloir entendez ce qu'ils doivent dire.
Bu tarz bir haberi yüz yüze duymak isteyecektir.
Eh, elle va vouloir entendre ce genre de nouvelles en personne.
- Bomba ne zaman patlayacak?
Quand vouloir l'allant de la bombe fermé?
Ama her şeyden kaçmak istediğimi sanmıyorum daha değil.
Mais je crois pas vouloir disparaître pour l'instant et rejoindre ce cirque.
Pislik gibi mi gözüktüm? Bu masayı değiştirme işi falan işte.
J'ai été désagréable, à vouloir changer de table et tout?
Sigarayı bırakmamı isteyecek kadar beni umursayacak biriyle olmadım hiç.
Aucun mec ne s'intéresse assez à moi pour vouloir me faire arrêter.
- Alınma Sousa ama bir daha o adamı gördüğümde...
Sans vouloir vous offenser, Sousa, mais la prochaine fois que je le vois,
Neden gitmek istesinler ki?
Pourquoi vouloir partir d'ici?
Bilgisayar programı, tabii senin için kavraması biraz zor bir şey. Sonuçta saçmalığa tapıyorsun. Alınma lütfen.
C'est un programme informatique, mais vous avez du mal à saisir, vu que vous priez des déchets, sans vouloir vous offenser, bien sûr.
Sürekli "kuralları çiğneyen" bir asi olmadığım için kusura bakma.
Désolé de ne pas être un rebelle toujours à vouloir "briser les règles".
İstemeden kabalık yaptım.
J'ai été malpolie sans le vouloir.
Madem, senin baban gibi olman sorun değil annem gibi olmak istememin nesi sorun?
On peut vouloir être comme son pére. Pourquoi pas sa mére?
Sakın alınma.
Sans vouloir vous manquer de respect.
Bununla neyi kasdettiğini anlamadım.
- Je suis pas sûr de vouloir comprendre ce que tu as dit.
Ee. Gerry, sormamda sakınca yoksa...
- D'ailleurs, je me demandais, sans vouloir être indiscret...
Eva uyuyor, Kevin bir masal daha isteyebilir.
Eva dort. Kevin pourrait vouloir une autre histoire.
Alınma ama bunlar bana göre değil.
Sans vouloir t'offenser... tout ça n'est pas pour moi.
Alınmaca yok.
Sans vouloir offenser.
- Onlar kötü insanlar değil. - Başarılı ve zengin insanlar.
Qui pourrait leur vouloir du mal?
- Malick orada ne arıyor acaba?
- que peut vouloir Malick là-bas?
Ne demek istiyorsun?
C'est censé vouloir dire quoi?
Benim istediğim şeyleri yapabilirsiniz.
Vous êtes à moi, selon mon bon vouloir.
Carmen, Tim'in neden Caleb Pursey'i öldürmek istediği ile ilgili bir fikrin var mı?
Carmen, vous savez pourquoi Tim aurait pu vouloir tuer Caleb Pursey?
Bize karşı bunu pazarlık kozu olarak kullanmak isteyebilir. Artık para aklama suçu da ortaya çıktı.
Elle va vouloir l'utiliser pour négocier... avec nous, maintenant que les fraudes la tiennent pour blanchiment d'argent.
Bu da bir şey.
Ça doit vouloir dire quelque chose.
İlla kızacaksan bana kız.
Si tu dois en vouloir à quelqu'un, c'est à moi.
Barış istediğini söylüyorsun.
Tu dis vouloir la paix.
Yapmak istediğine emin misin?
Tu es certain de vouloir le faire?
Haksız diyebilir misin?
Qui pourrait lui en vouloir?