Voyages Çeviri Fransızca
2,029 parallel translation
Seyahatlerimizin birinde aldık.
On les ramasse au fil de nos voyages.
Maceracı gibi görünmeyebilirim ama Ally seyahat tutkusunu benden almıştı.
Je ne ressemble peut-être pas au genre aventureux, mais Ally tenait son goût pour les voyages de moi.
Şirketin seyahat masraflarından sorumlu.
Il s'occupe de nos dépenses pour les voyages.
Hem de çok ama tüm bu bilimsel suç ve krizlerle ilgili gezmelerimiz var ya...
Je suis un grand fan, mais avec tous nos voyages et toutes ces crises et crimes scientifiques.
Tam bir özgeçmiş kontrolü, diyet geçmişi,.. ... aile hastalıkları ve en son dolaştığı ülkeler hakkında araştırma yapmalıyız.
Nous avons besoin d'une recherche d'antécédents, régime alimentaire, maladies de la famille, derniers voyages hors du pays.
- Seyahat için mi? - Hayır.
- Pour les voyages?
Seyahat acentesiyle konuştum.
J'ai eu notre agent de voyages.
Seyahat acentesinin o tatil için Loza'nın kredi kartına iade yaptığı gün 5000 dolar avans çekmiş.
Le jour même où l'agent de voyages de Loza lui rembourse son voyage, elle retire 5000 $ en espèces.
Hepsi satış saatlerine uyuyor bunun dışında Long Island.
Tous les voyages correspondent à des ventes, sauf celui-ci à Long Island.
Senden çiçek, pırlanta ya da İtalya'ya gitmeyi istemedi.
Elle ne demande pas de fleurs, diamants, ou des voyages en Italie...
Peki ya, tüm o seyahatlere ne demeli?
Mais tous ces voyages?
Tüm gece uçtuk, ama sen hâlâ harika görünüyorsun. Tanrım.
Tu voyages toute la nuit et tu es magnifique.
Sen sürekli seyahattesin. Ben burda sabitim.
Tu voyages tout le temps, je suis enracinée ici.
Patrick, açık konuşacağım.
L'agence de voyages du quartier.
Yumuşak gidişler sıkıcı hikayeler yaratır.
Les voyages sans histoires sont ennuyeux.
Gerçek ne peki diye soruyorsan eğer sana bir araba çarptı, biraz afalladın ama genel olarak iyisin.
Si ce que tu dis est vrai, tu as été renversé par une voiture. Ton cerveau est un peu bousillé, mais tu as l'air de bien aller, mis à part cette idée que tu voyages dans le temps.
Sıradışı bir infeksiyon öyküsü yok son 12 ay içinde uluslararası seyahat yapmamış- -
Il n'y a pas d'antécédents d'infections anormales, pas... de voyages internationaux ces 12 derniers mois...
Ya spor, arkadaşlar, seyahat?
Et le sport, les amis, les voyages?
Babam bir deniz yolculuğundan döndüğünde vermişti.
- Mon père me l'a rapporté d'un de ses voyages en mer.
Kulübünde sana iş ayarladım seni gezici gösterilerden kurtardım ama sen Kuyrukluyıldız Kulübü'nü, Karen'ın Kafe'si için terk ediyorsun.
J'ai lancé ta carrière. Je t'ai épargné les voyages itinérants. Et pourtant, tu quittes le Comet Club pour Karen's Café.
Anneannenle çıktığımız yaz gezilerinin birinde.
Un de ces voyages d'été de ta grand-mère.
-... erotik yolculuklarımı anlatan bir şey.
- narré à travers mes voyages érotiques.
İstersen bir de adını personel dosyalarında ve Sanon araştırma şirketinin yolculuk programlarında araştır.
OK, alors vérifie son nom avec le fichier du personnel, et avec les voyages de Sanon Research.
İki uzun mesafe seyahati var.
Deux voyages au long cours.
Buenos Aires'e olan seyahatlerim boşunaydı ve Diego'nun tek yolu, ölümle yaşam arasında gidip geldiği o ince çizgi olmuştu.
Mes voyages en Argentine restaient sans effet. Et le filament qui sépare la vie de la mort était devenu le seul chemin possible pour Diego.
Bu yolculuklara, küçük ülkeler olarak trenlerimizin sonunda anayola çıkacağına dair büyük umutlarla çıktık.
Nous avons entrepris ces voyages dans l'espoir que nos petits trains finissent sur de grands rails.
Bu salak gezi seyahatlerin bunun için miydi?
C'est ce que tu fais pendant tes voyages d'affaires?
Aslak mallarını satıyor.
Aslak fait des voyages pour approvisionner les communautés.
Zamanın başlangıcından bu yana, uzay yolculuğu bir hayaldi.
Depuis la nuit des temps, les voyages dans l'espace était un rêve.
Seyahate çıktığında aldığın şey vardı ya?
Mais je suis un cynique. Tu prends quoi déjà, pour les voyages?
Seyahat acentası.
C'est une agente de voyages.
Ve kira ve seyahat.
le loyer, les voyages.
Diğer sorularınız da seyahatle ilgili miydi?
Vos autres questions sont sur les voyages?
Seyahat etmeyi, dolaşmayı ve dans etmeyi çok severdi.
Elle adorait les voyages, la randonnée et la danse.
Biliyor musun, sıkıcı iş gezilerinde senin kitapların ilaç gibi geliyor kendimi tamamen işime adamış görünmeme rağmen, ama aslında dünyanın uzak köşelerini geziyor oluyorum.
Vos livres sont un vrai don du ciel lors d'ennuyeux voyages d'affaires. J'ai l'air de penser à mes valeurs boursières, mais en réalité, je fais de la randonnée dans un coin reculé de la planète.
Ben bir gezi kitabı yazıyorum.
J'écris un livre sur mes voyages.
Beraber gitmeyi planladığımız diyarlara.
Tous les voyages dont j'avais rêvé?
Reno seyahati için orayı sattı.
En fait il l'a vendu pour payer ses voyages à Reno.
İçerideki çocuk inmek istemiyor.
Le gamin, là... Il veut pas sortir. Il a déjà fait 4 voyages.
Dönüşümlü toplantılar, tam primler 69,000, yönetici arasında bir yer.
Congrès et voyages. Avantages sociaux. Soixante-neuf mille et accès au patron.
PACIFIC SEYAHAT
VOYAGES PACIFIC
Tabii bu, bir sürü çalışma ve bir sürü yolculuk demek.
Ce serait beaucoup de boulot, de voyages.
Flamingoların Rift Vadisi'nin pek çok gölleri arasındaki sonu gelmez yolculukları göçten ziyade göçebe maksatlıdır.
Les incessants voyages des flamands entre les différents lacs de la vallée du Rift relèvent du nomadisme plus que de la migration.
Vince, Barbara senin bazı maceralarından haberdar mı?
Vince, Barbara est au courant de tes voyages de découvertes?
Bunun zaman makinesiyle ne ilgisi var?
Quel rapport avec les voyages dans le temps?
Son zamanlarda okuduğum balıkçılık ve gezi dergileri aniden evi özlememe sebep oluyorlar.
Comme je lis en ce moment des revues d'escalade, de pêche et de voyages, la maison me manque soudainement.
Sonbaharda işler değişmiş. İşini kaybetmiş ve vaktinin çoğunu camide geçirmeye başlamış. Sonra denizaşırı gezilerde gözden kaybolmaya başlamış.
C'est à l'automne dernier que les choses semblent changer, il perd son job, passe de plus en plus de temps à la mosquée, là, il commence à disparaître dans ces longs voyages un peu partout, et du dernier, il n'est plus jamais revenu.
-... bavulumu hazırladığımda.
Pour les voyages.
- Bavulunu hazırladığında mı?
Les voyages?
Yaşamlarımız yolculuklarla doludur.
Nos existences se nourrissent de voyages.
Bu yolculuklar esnasında mücadeleler ve fırsatlarla karşılaşırız.
Lors de ces voyages, des défis et des occasions se présentent.