Vurdu Çeviri Fransızca
6,141 parallel translation
Ben bağırıyorum diye bağırdı. Cody de arada kaldı, o da vurdu ona.
Cody s'est interposée, et il l'a frappée.
Herif kürekle vurdu ya.
Non. Ce mec m'a frappé avec une pelle.
İzlediğiniz bu görüntüler "Cloverfield" ı andırıyorsa eğer ellerim titrediği için değil çünkü DC'yi az önce bir deprem vurdu.
Si ces images ressemblent à "Cloverfield," c'est pas parce que je tremble, mais parce qu'un séisme vient de frapper DC!
- O çocuğu vurdu sonuçta.
- Il a tué ce garçon.
Senin bitmeyen özel olma ihtiyacına hayran olsam da Chapman vurdu.
J'admire votre besoin incessant d'être spéciale, Chapman... mais elle l'a fait.
- Ona vurdu.
- Il l'a frappé.
Benito'ya vurdu.
Il a frappé Benito.
Laurel onu gerçekten de vurdu mu?
Laurel lui a vraiment tiré dessus?
Evini bastı ve onu vurdu.
Il s'est introduit dans sa maison et lui a tiré dessus.
Evine arabayı sürdü, karını vurdu, ve t-shirt ü orada bıraktı..
Elle a conduit jusqu'à chez vous, a tiré sur votre femme, et laissé son sweet-shirt sur place.
Seni vurdu!
Il t'a tiré dessus!
Kokpitin içindeydi ve yardımcı pilotu vurdu.
Il est entré dans le cockpit, et a tiré sur le co-pilote.
Hayır, yere düştüğünde kafasını yere vurdu.
Non. Il s'est cogné la tête en tombant.
Swedish House Mafia, Coachella'ya damgasını vurdu,... ve Madison Square Garden'da yok sattı.
Faites du bruit! Swedish House Mafia a joué à guichets fermés au Madison Square Garden.
- Biri pilotu mu vurdu?
- Quelqu'un... a tiré sur le pilote?
- Bana vurdu.
- Il m'a frappé.
- Emin değilim, 312'deki adam vurdu diyor.
- Je suis pas sûr. Le gars de la 312 l'a frappé.
- İkisi de vurdu.
- Les deux flèches font mouche.
Polis olay yerine varır varmaz suçluları vurdu.
L'homme a été abattu à l'arrivée de la police.
Evliliğimiz boyunca kocam, Jake Colton, bana tekrar tekrar vurdu.
Durant notre mariage, mon mari, Jake Colton, m'a frappée à plusieurs reprises.
İnsansız Hava Aracı altı ay önce Pakistan çöllerini vurdu.
Un drone a frappé il y a six mois dans le désert Paskitanais.
Bir kol dayama üzerinde kafasını vurdu Bir adam yolcu zaman O o var olduğunu söyledi.
Il m'a dit qu'il s'était fait ça quand un autre passager lui a cogné la tête sur l'accoudoir.
Adam seni vurdu.
Il a tiré sur toi.
O da onu vurdu.
Elle devait le faire.
Kyle ailesini öldürüp silahtan kurtuldu sonra da başka bir silahla kendisini mi vurdu?
Il s'est débarrassé de l'arme et s'est servi d'une autre pour lui?
Daha önce de sana vurdu mu?
T'a-t-il frappée auparavant?
Bize yakın biri Emily'yi vurdu.
Un de nos proches a tiré sur Emily.
Emily'yi o vurdu.
Il a tiré sur Emily.
Beni Daniel vurdu.
Daniel m'a tiré dessus.
Adam bahçemde polis vurdu!
Il a tiré sur un flic dans mon jardin!
Ana'nın sevgilisi beni vurdu ve silahını bırakmıştı.
Le petit ami d'Ana m'a tiré dessus et ensuite a lâché l'arme.
Çantasını verdikten sonra kadını vurdu.
Après lui avoir donné son sac, il l'a descendue à bout portant.
Sizi Ajan Hurst mü vurdu?
L'agent Hurst vous a tiré dessus?
Bebeğim iyi misin? - Bana vurdu.
Bébé, tu vas bien?
Bir sabah sahilde iki martı vurdu.
Un matin, il tua deux mouettes sur la plage.
Onun yerine iki tanesi çıkıp, iki polisi vurdu.
Au lieu de ça, ils se pointent et tuent deux flics?
- Ancak dün gerçekten bana vurdu.
Mais hier, ça m'a frappé.
Kapıyı açıp beni itti ve bana vurdu.
Il a ouvert la portière, m'a poussée à l'intérieur et m'a frappée.
Sonra da "Artık yalan yok" dedi ve Roman'ı vurdu.
Et ensuite, "Plus de mensonges". Et ensuite il a abattu Roman.
Cat seni vurdu mu?
Cat t'a tiré dessus?
Yemek daveti için teşekkürler. "3 savaşta kendi ayağını vurdu."
merci de m'avoir invité pour déjeuner.
Bilimsel olarak konuşursak Doktor, kendini mi vurdu yoksa başkası mı yaptı?
D'un point de vue scientifique, c'est lui ou ce n'est pas lui?
- Vic... birini vurdu.
- [Soupirs] Vic... Il a tiré sur quelqu'un.
- Ne? Sara'yı vurdu.
Pardon?
Hayır, maktul kendi kafasını yumruklarını ve topuklarını yere vurdu.
La victime a tapé sa propre tête sur le sol, et ses poings et ses talons.
Bana vurdu.
Non, je...
Biri ona tecavüz edip saldırdı ve sonra da başına kasten taşla vurdu.
Quelqu'un l'a violée et agressée, et l'a frappée, sur la tête avec une pierre.
Luke onu vurdu, unuttun mu?
Luke lui a tiré dessus.
Ve Şefi kıstırıp vurdu.
Il a acculé et abattu le chef.
- O sana vurdu mu?
Est-ce qu'il vous a frappé?
Güven bana, ona piyango vurdu.
Crois-moi, il vient de gagner à la loterie.