Vücudumu Çeviri Fransızca
616 parallel translation
Size vücudumu satmak istiyorum.
Je veux vous vendre mon corps.
- Evet, vücudumu sergileyeceğim.
- Danser toute nue, quoi.
Kongre! Benim ölü vücudumu geçerek konreye gidebilirsin.
Il faudra me passer sur le corps.
Bütün vücudumu kapladı.
Il monte encore!
Vücudumu formda tutmak, zihnimi uyanık tutmak... ve ev sahibimi yatıştırmak, tam zamanlı bir iş bu.
Rester en forme, avec un esprit alerte et un propriétaire apaisé. Un emploi à temps plein.
Yoksulluk içimi kemiriyor ve şu kokuşmuş vücudumu çürütüyor.
La pauvreté me ronge et va même jusqu'à empester mon corps entier.
Vücudumu iyileştirebilirdi. O zaman gülmem ve şarkı söylemem doğal olurdu.
Il aurait pu guérir mon corps, et j'aurais pu alors rire et chanter naturellement.
Kendi vücudumu öğrendim. Gerisi kolay oldu.
J'appris à me prosterner mais c'était tout.
Ya vücudumu hazırlamaya çalıştılarsa...
S'ils essayaient... en préparant mon corps pour... Non!
Tam 4 ay boyunca sözümona iyilik meleği beni izledi. İnceledi, deldi. Savunmasız vücudumu talan edip, yağmaladı.
Quatre mois durant, ce prétendu ange de miséricorde a examiné, piqué, ravagé et dévasté mon corps sans défense, en me harcelant au goutte-à-goutte avec son langage enfantin.
Bir ayağı çukurda bir ihtiyarın vücudumu takdir etmesi... bence gayet hoş. Hem ben de herhalde bunu hak ediyorum.
Ton sacré père est au seuil de la mort, mais il a encore un oeil de connaisseur pour un joli corps.
Aslına bakarsan öldüğüm zaman vücudumu Columbia Tıp Merkezi'ne vermeye söz verdim.
Et quand ce sera mon tour de partir - ça pourrait être soudain - j'ai promis mon corps au centre médical Columbia.
Ben, Dov Landau vücudumu, beynimi, ruhumu ve varlığımı vücudumu, beynimi, ruhumu ve varlığımı...
"je donne mon corps, mon esprit, mon âme et mon être... " sans réserve d'aucune sorte...
Seninle gelirdim. Vücudumu ele geçirmeden önce, kalbimi fethederdin.
Je serais venue avec vous puisque vous avez conquis mon coeur avant de posséder mon corps.
Geçim kaynağımı değiştirebilirim ama vücudumu, yüzümü yada ruhumu değiştiremem.
On refait son passeport, mais pas son corps. Ni son visage ni sa santé.
Haftada bir gün, vücudumu dinlendiriyorum.
Ça me purifie pour la semaine.
Okların vücudumu deldiği, ve yükseklerdeki elin üzerime indiği için.
Tes flèches m'ont percée et Ta main s'est appesantie sur moi.
Evet. Sargon vücudumu ödünç aldı.
Oui, Sargon a emprunté mon corps.
Su vücudumu yıprattı. Romatizma oldum.
Cette eau m'a ruiné la santé, j'ai des rhumatismes.
" Benim geleceğimde kendini fayda sahibi diye tanımlayan herkes özgür olanlar dışında, ardımda bıraktığım benim vücudumu parçalara ayıran ve beni herkesin önünde yiyenlerin bulunduğu servete sahip olacaklar.
"Á tous ceux qui s'attendent à hériter de moi." "Mes esclaves sont affranchis." "Vous hériterez de mes biens si vous me coupez en morceaux pour me manger publiquement."
Catherine'e bakmak istesem bütün vücudumu o yöne döndürmem gerekiyor.
Si je regarde Catherine... Je dois bouger le corps de ce côté.
Bütün vücudumu zinde hissettiriyor, rüzgâr denizden tuzun tadını taşıyordu.
Je sentais sur mon corps le vent salé qui soufflait de la mer.
Bir broşürden okuduğuma göre çocukluğumdan beri yaptığım bazı şeyler meğer "Edepsiz Alışkanlık" olarak niteleniyormuş. Vücudumu ve zihnimi zayıflatmışım.
J'ai appris en lisant une brochure que j'ai depuis l'enfance ce qu'on appelle "Ies mauvaises habitudes", que j'affaiblis mon corps et mon cerveau.
Vücudumu Rock Hudson'a benzetirler.
Les gens disent que j'ai le corps de Rock Hudson.
Tiyatro dilinde vücudumu yani.
C'est-à-dire de mon corps, dans le jargon du théâtre.
Arkadaşı Valerie de benim vücudumu beğenmiş.
Son amie Valérie en pince pour moi.
Çıplak vücudumu sana göstermeden ölebilmem bana mutluluk veriyor.
Que je puisse mourir... sans montrer mon corps, ... me rend heureuse.
Gelip gitmekte serbestim, vücudumu mektup yazmak için kullanıyor.
Je peux aller et venir à ma guise, alors elle se sert de mon corps pour ses lettres.
Vücudumu mektup yazmak için kullanıyor.
Elle se sert de mon corps pour ses lettres.
Benimle birisinin ilgilenmesi gerekiyorsa vücudumu şu arkada saklanan Bay İwakura'ya teslim etmeyi yeğlerim.
Si quelqu'un doit s'occuper de moi, autant que ce soit M. Iwakura, qui se cache là-bas derrière.
Kendi özgür iraden vücudumu sarmaya gelecek.
De ta propre volonté, tu m'as livré une partie de ton corps.
Ruhum olmadan vücudumu vermem vucudum olmadan da ruhumu.
Je ne donne pas mon corps sans mon âme... ni mon âme sans mon corps.
Bununla vücudumu da yok edebilirsiniz, General.
Faites de mon corps votre Pologne, Herr Général!
Vücudumu ve bütün benliğimi kaybetmeli miyim?
Vous voulez faire de moi votre chose, Un objet de plaisir.
Sahip vücudumu alabilir ama ruhuma dokunamaz.
Le maître prend mon corps, mais il ne touche pas mon âme.
Vücudumu kimseye gösteremem.
Je n'aime pas me montrer nu devant quelqu'un de mon sexe.
Ne kafamı ne vücudumu hissedebiliyordum.
Je sentais plus ma tête, ni mon corps.
Bu gece vücudumu bir kadına söz vermiştim.
J'ai promis mon corps à une femme, ce soir.
İyiyim, özellikle vücudumu hesaba kattığımda.
Tu salueras Waynette.
Güzel vücudumu bilime bağışladım.
J'ai fait don de mon corps splendide à la science.
Hemen vücudumu sallayan?
Pourquoi je commence à me balancer?
Vücudumu daha yeni forma soktum.
Je viens de retrouver la forme!
Eee, beni soydu ve bütün vücudumu ovdu.
Il m'a déshabillée. Et m'a massée.
Beni mi vücudumu mu sevmez oldun?
Est-ce que c'est ma peau, mon corps que tu ne désirais plus? Ou moi... Erica?
Vücudumu görmek istiyor musun?
Tu veux voir mon corps?
Sana bir sürü erkeğin güzel bulduğu vücudumu vaat ediyorum.
Je t'ai promis mon corps, mon corps que les hommes trouvent si beau.
Hem de bir sürü erkek önümde diz çökmesine rağmen. Sana bir sürü erkeğin güzel bulduğu vücudumu vaat ediyorum.
Moi devant qui tant d'hommes se sont agenouillés, je t'offre mon corps, mon corps que les hommes trouvent si beau.
Orduya girerim, vücudumu tehlikeli bir silaha dönüştürürler.
Je m'engage et ils font de mon corps une arme dangereuse.
Tek yaptığım şey dikilip vücudumu atışın geldiği noktaya doğru eğmekti.
Ce que je faisais, c'est que je me penchais comme ça, vous voyez?
Vücudumu mu?
Mon corps?
Yani vücudumu mu?
Mon corps plutôt.