Wellington Çeviri Fransızca
389 parallel translation
Bayan J. Wellington, Junior,
- Mme J. Welington Jr,
Savaşa gitmeden önce bunları söylediğimde böyle davranmalarını isterdim.
Wellington se moquait des acclamations d'avant-bataille.
Beni hatırlamayacaktır ama Wellington kumandasındayken ben mareşalin yardımcısıydım.
Il l'aura oublié, mais j'étais adjudant quand il officiait dans l'état-major de Wellington.
" Los Angeles'ta ikamet ettiği belirlenen Arthur Winant dün gece Wellington Oteli'ndeki odasında kendisini astı.
"Arthur Winant, identifié comme habitant de Los Angeles, " s'est pendu hier soir dans sa chambre d'hôtel.
Wellington Dükü ile bir ilginiz var mı?
Vous êtes liée au Duc of Wellington?
Wellington Dükü'nün kızkardeşine bir şey olsaydı gemimiz kötü bir şöhrete sahip olurdu.
Moi y compris. Ça aurait porté ombrage à ce vaisseau qu'il arrive malheur à la sœur du Duc de Wellington.
Ayrıca Wellington Dükü'nün kardeşinin hayatını da riske attınız.
Vous avez risqué la vie de la sœur du Duc de Wellington.
Wellington Dükü'nün onu altetmek ve İngiltere'yi zafere taşımak için bir şansı var, tabi deniz ablukasını sürdürebilirsek.
Le Duc de Wellington peut le vaincre et amener la victoire à l'Angleterre si nous maintenons le blocus.
Napolyon'un ordusu zaten Wellington Dükü tarafından İspanya içlerine itildi.
L'armée de Napoléon a été repoussée en Espagne par le Duc de Wellington.
Brest'den kaçanlar mı? Wellington ve İspanya'ya saldırı için.
Ceux qui se sont échappés de Brest pour attaquer Wellington et l'Espagne.
Kasım 1942, Pearl Harbor'dan 11 ay önce taburumuz Wellington Bay'e demir attı.
Novembre 1942. Onze mois après Pearl Harbor... nous jetâmes l'ancre à Wellington.
McKay Kampı'na, Wellington'ın 45 kilometre dışına yerleştik.
On s'installa au camp McKay, près de Wellington.
Şükran Günü'nde, tüm takım üç günlük izin aldı ve biz de Wellington'a gittik.
Pour Thanksgiving, on a eu trois jours. Nous sommes tous allés à Wellington.
Wellington'a taşınması aksini kanıtlamadı.
Qu'elle soit partie à Wellington ne prouve rien.
1942'nin Noel ayini Wellington iskelesindeki bir depoda yapıldı.
Le soir de Noël 1942, on célébra les offices religieux dans les hangars.
Sonra, Şeytani Dörtlü olarak bilinen gemilere bindik ve Wellington Bay'den uzaklaştık, cesaret ve kıyı çıkarması yapacağımızın inancıyla dolu olarak.
Nos transports quittèrent... Wellington. Nous étions gonflés à bloc... et persuadés de monter bientôt à l'assaut d'une plage.
Gemiye tekrar binip Wellington'a yol aldık.
Puis ce fut le retour à Wellington.
Wellington'da bir otel odası tuttum kendime.
J'ai loué une chambre d'hôtel ici.
Albay çifte adım Wellington'a gitmeni emretti.
Vous avez ordre de rentrer illico à Wellington.
Dua edin Wellington olayım
Il me faut être Wellington
Evet, Sandhurst'ta olduğum yıllarda ve yine Wellington'ta olduğum yıllarda ben de sizin gibiydim.
Oui, j'allais le dire. Quand j'étais à Sandhurst, ainsi que quand j'étais à Wellington, je vous ressemblais pas mal...
Ama Wellington'ta olduğunuz dönemde yeni telaffuz öğretmemişler miydi?
On n'enseignait pas la nouvelle prononciation à votre époque?
Okul hayatım çok kötü geçti. Tabii Wellington değildi.
J'ai eu des temps difficiles à l'école, et pas à Wellington.
- Eski Wellington renkleri.
Les vieilles couleurs de Wellington...
Wellington birliği.
- Wellington.
- 225 Wellington Caddesi.
- 225, Wellington Street.
Bu alay, 1704'de Marlborough ile, Napolyon'a karşı Wellington'la ve Kırım'da savaştı.
Ce régiment a combattu avec Marlborough en 1704, avec Wellington contre Napoléon et a fait la Crimée.
Wellington ve Marlborough'nun mezarda kemikleri sızlar Binbaşı, olur mu?
Wellington et Marlborough se retourneraient dans leur tombe.
Tam da Wellington'dan haber gelirken hatlar gitti.
La communication a été coupée quand je recevais un message de Wellington.
Ben Wellington'a gidip yardım getireceğim.
Je vais aller à Wellington chercher de l'aide.
Hayır tatlım, ortam gergin ve Wellington'a gitmesi gerekenin ben olduğunu hissediyorum.
Non, chérie, c'est trop important. Il est de mon devoir d'aller à Wellington.
Benim yardım istemeye Wellington'a gittiğimi sanıyorlar.
On me croit parti chercher de l'aide à Wellington.
Chester'ın Wellington'a gideceğinden eminim.
Je suis sûre que Chester se rendra à Wellington.
Umarım Chester Wellington'a varmıştır.
J'espère que Chester arrivera à Wellington.
Leydi, geçen hafta Wellington Dükü ile konuşmayı başardı.
La semaine dernière encore, Milady a réussi à entrer en conversation avec le Duc de Wellington. - Ah oui...
Tek sıra halinde yürüdüklerini görmen için Wellington Dükü olmana gerek yok.
Pas besoin d'être Napoléon pour savoir qu'il ne faut pas rester alignés.
Wellington.
Wellington.
Wellington?
Wellington?
Neden hep Wellington?
Pourquoi toujours Wellington?
Bu yüzden Wellington'ın burada bulunmasına karşı çıkıyorum...
C'est pourquoi je proteste contre la présence de Wellington...
Wellington'dan haber var mı?
Des nouvelles de Wellington?
Barışı Wellington'un cesedinin üstünde konuşacağım.
Je ne signerai la paix que sur le corps encore chaud de Wellington.
Wellington ve Blucher'ın orduları ayrılmış, majeste.
Les armées de Wellington et de Blücher se sont séparées, Sire?
Blucher'ı kenara itip Wellington'ın üstüne yürüyeceğiz.
Nous bousculerons Blücher et marcherons droit sur Wellington.
Wellington Quatre Bras'a kaçıyor.
Wellington a lâché les Quatre Bras.
Wellington savaş alanını seçebiliyorsa, kazandığım her şeyi kaybettin demek.
Si Wellington est laissé libre de choisir son terrain, tout risque d'être perdu!
Wellington sahile kaçarsa, hiçbirimiz Berlin'e dönemeyiz.
Si Wellington décide de rallier la côte, aucun de nous ne rentrera à Berlin.
Hala Wellington'la işbirliği yapabilirsiniz.
Vous pourrez encore coopérer avec Wellington.
İyi bir mevki değil.
C'est une mauvaise position, Wellington.
Wellington İngiliz, Brunswickli ve Belçikalılarla 1 saat bile direnemez.
Wellington ne nous retiendra pas une heure avec ses Anglais, ses Belges et ses Brunswickois.
Hiç Wellington dışına çıktın mı?
Vous êtes resté à Wellington?