English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yazıcı

Yazıcı Çeviri Fransızca

12,511 parallel translation
Sabah dörde kadar yazıcılardaki düzeltmeleri yapmamız lazım.
Nous devons fournir les épreuves à l'imprimerie pour 4 h du matin.
Sabah dörde kadar dergiyi yazıcılara vermem gerek.
Je dois fournir le magazine à l'imprimerie pour 4 h du matin.
Bende 3-D yazıcı yok.
Je n'ai certainement pas d'imprimante 3-D.
Hepsi bilgisayarında olmalı. Dosyalar, programlar, oyunlar, 3-D yazıcı yazılımları.
C'est bien ici sur l'ordinateur - fichiers, programmes, jeux, logiciel de l'imprimante 3-D.
Üç boyutlu yazıcısı mı var?
Il dispose d'une imprimante 3-D?
- Yazıcı benimdir Gibbs.
- Je suis prems, Gibbs.
Ben siber operasyonlarda çalışıyorum. Yazıcı benimdir.
Je suis Cyber Ops maintenant, je dois être prems.
Yazıcı ikinizindir. Beraber halledin.
Maintenant, vous etes tous les deux prems, doubles prems, vous deux, allez, ensemble, maintenant.
- D yazıcı için hazırlanmış.
encodé pour une imprimante 3 D.
McGee çocukta 3-D yazıcı olduğunu söylemişti değil mi?
McGee a dit que le gamin en avait une, pas vrai?
Bradley Simek'in kullandığı fünye tasarımı Karanlık internetten indirilmişti. Sonra da 3-D yazıcıda kopyalanmıştı.
Maintenant, souviens-toi, le détonateur de Bradley Simek a été téléchargé sur le dark web, et ensuite, il a été créé sur une imprimante 3D.
Merhaba, fotokopicideki yazıcının kartuşu bitmiş bu yüzden güzel fotoğrafları telefonumdan göstermem gerekiyor.
Salut, euh, l'imprimeur n'avait plus d'encre donc je vais devoir devoir te montrer les belles photos sur mon téléphone.
Yazıcılar boş duruyor.
Les imprimeurs sont au repos forcé.
Şimdi, bunun senin olduğunu biliyorum, ama seçmiş olduğun hayatın yazısız kuralları gereğince bu, artık bana ait.
Je sais que ça t'appartenait, mais vu les règles de vie que tu as choisies, c'est désormais à moi.
Çok yazık oldu çünkü onun bir doktora ihtiyacı var.
C'est dommage. Car c'est ce dont elle a besoin.
Amerikalı yazar Nathaniel West tarafından 1930'larda yazılmış bir roman.
C'est une nouvelle des années 1930 d'un auteur Américain Nathaniel West.
Papaz yardım etmek için dışarıya koşmuş. Ne yazık ki, o gelmeden olan olmuş.
Le prêtre est sorti de l'église pour l'aider, mais c'était trop tard.
- Bu hangi dilde yazılmış?
- C'est en quelle langue?
Yazılı bir sınav mı oldunuz?
C'était pour une dictée ou un truc du genre?
Çok hoş bir düşünce ama ne yazık ki mümkün değil.
C'est une douce pensée, mais guère possible, je crains.
Ne yazık ki hala yardımına ihtiyacımız var Agah.
Le problème c'est qu'on a encore besoin de votre aide, Agah.
Luke'un el yazısı.
Ici, c'est l'écriture de Luke.
Ne yazık ki işe yaraması için Safari Sandy'nin gözleri çıkarılmış.
D'où la malheureuse exentération de Safari Sandy. L'œil arraché.
- Evet. Ne yazık ki onu bir daha asla göremeyeceğiz.
C'est une honte qu'on ne le reverra plus jamais.
Cardillo Birliği'nin yarışması, nakit ödülü ve bir dergide yaz staj fırsatı var.
La bourse d'étude Cardillo, c'est un prix en argent et un stage d'été dans un magazine
Ve eminim yaratıcı yazı stilini konuşturmuşsundur.
Et tu as utilisé ton talent créatif d'écrivain
Lesli'nin dosyasının neresinde... Bethany Young ile arkadaş olduğu yazıyor ki?
Où est-ce que c'est dit dans le dossier de Lesli qu'elle était amie avec Bethany Young?
Bu Ed'in el yazısı.
C'est l'écriture d'Ed.
Eminim raporlarda öyle yazıyordu, çünkü tuzak kuruldu bana diyorum.
Je suis sure que c'est ce que le rapport dira, puisque, comme je vous l'ai dit, j'ai été piégée.
Ama ne yazık ki elimizde sadece bu kaşık var.
Malheureusement, tout ce que j'ai c'est une fourchette.
Bana yazılmış.
C'est pour moi.
Buradaki şeritte 75. Korucu Alayı, 3. tabur, B bölüğünde olduğu yazıyor.
C'est écrit sur la bannière qu'il est du 75e régiment de Ranger,
- Ama el yazısı Victoria'nın.
Mais c'est l'écriture de Victoria.
Benim boyum 1.88. Bak, ehliyetimde yazıyor.
C'est écrit sur mon permis.
Resmi yazılar bunun için var değil mi?
C'est à ça que servent les mandats, non?
İstediğiniz kadar bakabilirsiniz. Ancak yazılı hiçbir şey bu binadan çıkmayacak.
Prenez votre temps, mais... rien d'écrit ne doit sortir d'ici.
Çok yazık.
C'est dommage.
Yazım...
C'est... C'est très bien écrit.
- Bu senin yazın mı?
C'est ton écriture? Non.
Spruce Adası'nın kaybolan ıstakoz adamı hakkında bir yazı yazmıştınız. Olağanüstüydü.
Vous aviez écrit un article sur la disparition du pêcheur de homards de l'ile de Spruce, c'était... magnifique.
Duke, ben Nathan. 1983 yılından yazıyorum.
" Duke, c'est Nathan t'écrivant depuis l'année 1983.
Tereyağlı sütle yapılınca daha iyi oluyorlar ama ne yazık ki tereyağlı sütten iğrenç bir şey.
C'est meilleur avec du babeurre, ce qui est étonnant car le babeurre est dégueulasse.
Bu Dave'in yazısı.
C'est l'écriture de Dave.
Ne yazık ki artık çok geçti.
mais à ce moment-là, c'était trop tard.
Yazın keyfini çıkarıyor musun dedim.
Je dis, "Ton été se passe bien?"
Yazık gerçekten.
C'est pathétique.
Burada öyle yazıyor.
C'est ce qu'il y a écrit.
Yaz mevsimindeyiz.
C'est la saison sèche.
Nakit ödülü ve bir dergide yaz stajı fırsatı sunuyor.
C'est de l'argent liquide et un stage d'été dans un magazine.
Laura benim yerime yazışıyor.
C'est Laura qui répond à mes messages.
Sen bu yüzden gizem yazıyorsun.
C'est pour ça que tu écris des polars.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]