Yedek Çeviri Fransızca
4,102 parallel translation
Yedek balık fena olmaz.
Un poisson de rechange ça peut servir.
Bir sürü şeftali kokteylini devirdim ve Dave Matthews grubunun yedek kemancısını götürdüm.
Je me suis envoyé un pichet de daïquiri à la pêche et après ça je me suis tapé le violoniste remplaçant de la Dave Matthews Band.
- Pendleton'da 316. Levazım Subaylığı'nda yedek subay. - Evet.
Réserviste dans la 316ème compagnie à Pendleton.
Pendleton'daki 316. Levazım Subaylığı'ndan yedek subay.
Il est réserviste dans la 316ème compagnie à Pendleton.
Hepsinin yedek silahı ve mermisinin olduğuna emin ol.
Bien, on s'assurera qu'ils aient des pistolets, et le plein de munitions.
- Yedek güç sistemimiz yok muydu?
Je pensais q on avait un courant de secours.
Evet ama monitörlerin ve defibrilatörlerin yedek pilleri var.
Oui mais les écrans et les défibrillateurs sont sous secours.
- Isıtıcı-soğutucunun yedek gücü yok.
La ventil n'a pas de batteries de secours.
Eastport Plaza'daki bir yedek parçacı, Troutdale'deki küçük bir market.
Un magasin de fournitures automobiles à Eastport Plaza, et une épicerie à Troutdale.
Siz merak etmeyin, dolaplarımızda yedek giysilerimiz vardır.
Ne vous en faites pas, on a tous des vêtements de rechange dans nos casiers.
Biz yedek oyuncuyken Harvey, Süpermen gibiydi.
Quand on a débuté, Harvey était Superman.
Sen yedek çekmece var.
T'as un tiroir de libre.
Yedek oyuncular pek sağlam değilmiş.
Il ne restait pas grand monde.
Birleşik Devletler 400 m yedek takımında gülle atıcı ve Anna'nın oda arkadaşıyım.
Chenise Jayes, quatrième dans l'équipe de relais 400 m, - colocataire d'Anna.
Aslında Essonwall Bar'ın sözleşmeli elemanı olarak 8 saatlik yedek barmenlik konusunda gönüllü olmaya ikna ettiler beni.
Eh bien, en tant que animateur de l'Essonwall Bar, On m'a fortement encouragé à me porter volontaire pour une garde de huit heures en tant que barman
Vogel, acil durumlar için yedek anahtarı olduğunu söylemişti.
Le double de sa clé, en cas d'urgence.
Anlaşmadan sonra yedek parçalar niyetine satacaklar.
Après l'accord, ils vont simplement le vendre En pièces détachées
Hayır. Bunlar yedek kıyafetlerim.
Oh, non, ce sont des vêtements de rechange.
Hep bir yedek külah hazırlarım.
Je prépare toujours un cône de secours.
Pegasus'un hastaneyi yedek parça olarak satın alıp hastanenin kıymetlerini nakde çevirip personelini işten çıkaracağını mı?
Que Pegasus achète son hôpital pour l'équipement, liquide l'actif et vire le personnel?
Yedek sağdıç olarak işimi çok ciddiye alırım.
Je prends mon boulot de garçon d'honneur de secours très sérieusement.
Ama iyi bir yedek sağdıç her zaman hazırlıklı olmalı.
Mais un bon garçon d'honneur de secours vient toujours préparé.
- Bence oradan acil uzaklaşıp, yedek planı uygulamalısın.
Je pense que vous devriez vous détacher.
Kelly, yedek başçavuşumuz Eric Whaley.
Voici ton remplaçant, Eric Whaley.
Ben daha çok geçen hafta burada olan araba yedek parça dükkanına bağlantı hissediyorum
Car je ressens plus qu'une connexion le magasin de pièces automobiles qui était ici la semaine dernière.
Yedek asker bölümüne geçmiş.
Diplômé de la milice.
İyi oldu böyle. Bu da yedek tuvalet olmuş oldu.
La bonne nouvelle c'est que... maintenant les gens peuvent utiliser...
İkimiz de Tom Cruise veya yedek değiliz.
Aucun de nous deux n'est Tom Cruise, ni l'autre.
Yedek bloknotu da.
Et celui de sécurité.
- Yedek jeneratörümüz var.
Générateur de secours.
Yedek plan demek istiyorsun, değil mi?
Tu veux dire avoir un recours?
Onu benim yedek silahımla öldürmüşlerdi.
Ils l'ont tué avec mon arme de secours.
Sen yedek silahını çaldıklarını söylemiştin.
Tu as prétendu qu'ils t'avaient volé ton arme de secours.
Yani yedek bir planımız yok demek.
On ne peut pas courir chez maman et papa.
Sana bir yedek bırakayım mı?
Je peux vous en laisser une?
Apartman sakinleri bazen açık bırakırlar ya da yedek anahtarı aileden birine arkadaşlarına veya temizlikçiye falan verirler.
Les résidents laissent parfois le loquet ouvert ou prêtent les clefs à des amis, la famille, des femmes de ménage.
- Yedek kulübesinden gol atamaz, değil mi?
- Il ne risque pas de marquer depuis le banc.
Yedek bahriyeli.
Le réserviste de la Marine.
Yedek golcünüz yok mu?
Vous n'avez pas de marqueuse remplaçante?
Crimson Gelini yedek kulübesine giderken seyirci yuhalıyor.
des huement de la foule alors que Crimson Bride vas au banc
Ama uzak ihtimal, bulursak diye yedek anahtarımı alacağım.
Mais si par miracle on le trouve... je prends mon double de clé.
Konuyu açarsak, karını istiyorum, şu öğretmenden Lisa'nın yedek öğretmeninden kurtulmak için.
Plus précisément, je veux ta femme, le professeur, pour aider Lisa à se débarrasser de la remplaçante.
Neredeyse üç yıl denizaşırı görevdeymiş, ama terhis olmuş ve şu anda yedek asker.
Il a passé les 3 dernières années sur les mers, mais il a été démobilisé, il est maintenant réserviste.
Yedek ses sistemi spa ve ateri salonlarının arkasındaki kulübede.
L'équipement audio en surplus est dans la cabane derrière le spa et les jeux.
Benim için bir yedek erkek arkadaştan fazlası olamayacaksın...
D'être autre chose que mon copain de transition.
Gerçi Pete Townshend yedek seçeneğimdi.
Bien que Pete Townshend était ma sauvegarde, cependant.
Belki yedek planımız işe yarar.
Peut-être que notre choix de secours conviendra.
Jane'ye senin değişinle Kuzey Kore'nin belki cesareti gelir diye yeraltı sığınağında yedek bir düğün bile planlattın. Ama mihrapta seninle kimin yürüyeceğini hiç düşünmedin mi?
Jane t'a planifié un mariage de secours dans un bunker souterrain juste au cas où la Corée du Nord, je te cite "ait les couilles", mais tu n'as jamais pensé à qui allait te conduire jusqu'à l'autel?
Onu benim yedek silahımla öldürmüşlerdi.
Ils l'ont tué avec mon arme de service.
1. tüp ana, 2. tüp yedek.
Procédures de lancement du Patrick Lawrence.
Beni bu kıyak yedek öğretmenlik işinden vazgeçirdin.
Vous m'avez chassé de cette prune de poste d'enseignant remplaçant.