English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yetenek

Yetenek Çeviri Fransızca

2,958 parallel translation
Tek gereken yetenek ve beyin olsaydı, benim yerimde kalp hastalığı ve baş ağrısıyla oturan sen olurdun.
Si c'était une question de talent, c'est vous qui seriez à ma place avec une angine et une migraine. Vous savez...
Tanıdığım bütün yetenek avcılarını getiririm.
J'inviterai des découvreurs de talents.
Bırak da yetenek bulmana yardım edeyim.
Et puis, je peux t'aider à trouver des gens.
- Yani yetenek avcısı mısın?
- Tu es un découvreur de talents?
Ama yetenek avcısı dostum bir daha kenefte seçmeler istemiyorum.
Mais cher ami découvreur, plus d'auditions aux chiottes.
Yetenek mi?
Talent?
Aiden onu okulun yetenek yarışmasında kazandı.
Aiden a gagné le concours de talent de l'école.
Bu, içinde olmalı, müzikal yetenek gibi ya da atletizm ya da eşcinsel olmayı seçebilme yeteneği gibi.
{ \ pos ( 192,210 ) } ont lieu les vêpres. À ne pas confondre avec les serpents venimeux.
Bu bir yetenek degil.
Ce n'est pas inné.
O çocukta yetenek var demiştim ben sana.
Mon dernier graff est pour vous TMAC Je t'avais dit qu'il avait du talent.
Bu yetenek nerden geliyor?
D'où ça sort?
Şu yeni keşfettiğin yetenek tarafından benim de portremi yaptırırsan, sessimi çıkarmayabilirim.
Je désire la paix. Tu as commandé son portrait. Je veux un portrait aussi peint par le même génie.
Ben sadece, bilirsin işte, yetenek gösterisinde yanlış adımlar atan biriyim.
Je vole au secours des modestes bourses.
Doğal yetenek.
Un talent naturel
Neden bana böyle bir yetenek verildi ki?
Pourquoi ai-je reçu un tel don?
İşe yarar bir yetenek, eminim sen de katılıyorsundur buna.
Un talent utile, vous en conviendrez.
Zeka, yetenek ve sosyal konular da önemli.
Il y a l'intelligence, le talent, la sociabilité.
Eğer kemanını alırsam yetenek finallerinde onu geçebileceğimi düşündüm.
En prenant son violon, je la déstabilisais pour la finale, je pouvais la battre.
- Her sanatçıdan sonra - - Yetenek dolu bir numara -
Prestidigitation, trucages Les experts défient les dieux
Eğer bulmamız gereken sadece biriyse... etrafta bir çok yetenek var.
Le Pont grouille d'artistes.
Bu çok kullanışlı bir yetenek, ve görmek istiyorum. - Ama Travis, seninle konuşmam lazım.
C'est une grande qualité et j'aimerais voir ça, mais Travis, je dois te parler.
Evet, bu bir yetenek.
Oui, c'est un talent.
Yetenek ve giriş izni birleştirilmiş.
Ensemble, ils ont le talent et les accès.
Yetenek.
Le talent.
- Yetenek patmasısın sen!
- Tu exploses de talent!
Yetenek ve malzemeyle ilgili.
Des compétences et un cerveau.
Bu "yetenek" için.
Pour tes compétences.
- Ben de 645 çalışanı olan, dünya çapında bir yetenek ajansı işletiyorum.
Moi, d'une agence mondiale de 645 employés.
Tam bir yetenek avcısıydı.
Elle avait un certain talent pour ça.
Sizin tatlı su hükümetinizde ne cesaret, ne yetenek yok- -
Madame le Premier ministre. Avec ce gouvernement fleur bleue, vous rêvez d'aider la population, mais vous n'avez pas le courage d'agir.
Böyle bir yetenek, sahte şeyler satmaya çalışan biri için milyonlarca dolar demek.
Un tel talent rapporterait gros à un vendeur de contrefaçons.
Özel günlerde ve nerdeyse her zaman kullandığım özel bir yetenek.
C'est un don que j'utilise rarement mais pratiquement tout le temps.
Ne yazık ki yetenek hepatit-c gibi bulaşmıyor. Yani kimin umrunda?
Le talent n'est pas une MST, non?
Onlarda yetenek var.
Ils ont une impulsion.
Muhasebeci olmasaydim ligde yetenek avcisi olurdum.
Non, si je n'étais pas comptable, je serais dénicheur de joueurs pour la première division.
Evet, evet. Muhasebeci olmasaydım ligde yetenek avcısı olurdum.
Si je n'étais pas comptable, je serais recruteur en 1re ligue.
Verdigin üç yillik aranin, her zaman yetenek israfi oldugunu düsünmüsümdür.
Pas du tout, ces trois années ont été un vrai gâchis de ton talent.
Yani ona sadece Disney World'de kullanabileceği bir yetenek kazandırmak istiyorsun.
Tu veux l'endurcir pour un truc qui sert qu'à Disneyland.
Sana bir yetenek verildi, Paul.
Tu as un don, Paul.
Hadi oğlum. Bay Michael'in kaybolmasıyla ilgili tek ipucu, onu, karısını ve gelişen bir yetenek olan kızını hayallerinin peşinden Fort Wayne'den Hollywood'a getiren bu minivan.
Le seul indice de la disparition de M. Michaels est ce monospace, qui les a transportés, lui, sa femme et sa fille, un talent en herbe, de Fort Wayne à Hollywood, à la poursuite d'un rêve,
Evet, keşfedilmedi çünkü, Hollywood Fort Wayne'e yetenek avcılarını göndermez.
- Il n'a pas été repéré, car Hollywood n'envoie pas de chasseur de talent à Fort Wayne.
Missy o öğleden sonra bir yetenek sınavına girmişti.
Missy avait une audition ce jour-là.
O çocukta sahip olmaması gereken bir yetenek vardı.
Il n'aurait pas dû avoir cette capacité.
Yetenek ve cazibemizi kullanarak başlayabiliriz!
On pourrait régler ça en mesurant notre charme!
Bana gelmeye devam edecek. Asperger'i için sosyal yetenek grubu bile buldum. Yeni bir hayata başlayacak.
Il va continuer les consultations avec moi, je lui ai déjà trouvé un groupe de soutien pour les personnes atteintes du syndrome d'Asperger.
Sahip olduğun yetenek korkunç bir yük olmalı.
Ce-ce doit être une terrible charge- - le don que vous avez.
Bu bir yetenek.
C'est un cadeaux.
Addison. Cerrahlık saf yetenek gerektirdiğinden en zor uzmanlıklardan biri.
Pas du tout, la chirurgie est le plus dur en terme de capacité.
Şimdi, içeri girin ve yetenek yarışmanız için hazırlanın.
et préparez vous pour votre spectacle.
O kasetteki sende yetenek vardı, karizma vardı.
Le "toi" de la vidéo avait du talent, du charisme.
Onda yetenek vardi.
Elle avait l'œil pour les talents.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]