Yolunda Çeviri Fransızca
25,742 parallel translation
İçki içilmişti ve düşündüğümüzün aksine her şey yolunda gitmiyordu.
Il y avait de l'alcool, on savait que tout n'était pas bien.
Hiçbir şey yolunda gitmiyordu ama bu olayı asla içime sindiremedim.
Rien n'était bien, et je me sens mal à ce sujet.
- Bazı şeyler yolunda.
Certaines choses oui.
- Evet Neerja, her şey yolunda.
Tout va bien? - Oui Neerja, tout va bien.
Her şey yolunda mı?
C'est bon?
- Yolunda.
Parfait.
Dönüş yolunda ağzını açmadı.
Il n'a rien dit de tout le tajet du retour
Sanchez hastane yolunda.
Sanchez est en route pour l'hôpital.
Chicago'da kışın ortasında yeni araban neden garaj yolunda?
Pourquoi avoir cette belle voiture flambant neuve garé dans l'allée au milieu de l'hiver à Chicago?
- Garaj yolunda duruyor. Garajında ise hurda yığını, itilerek çalışan, hurdalıkta olması gereken ve sıcaklığı emen bir araba varken.
à attendre dans ton allée... et tu as un vieux tas de boue, qu'il faut pousser qui vient d'un ferrailleur, garé dans ton garage, bien au chaud.
Her şey yolunda mı?
Tout va bien?
Öyle mi? Çünkü dünyanın en büyük zaman kaybı yolunda gidiyor gibiyiz.
Car on semble en route pour la plus grosse perte de temps.
Herşey yolunda mı?
Tout va bien?
HER ŞEY YOLUNDA MI?
TOUT EST EN ORDRE?
Hepimiz bir arada, dünyaya meydan okuyoruz. Yolunda gitmeyen ne olabilir ki?
Tous ensemble, défier le monde, qu'est-ce qui pourrait arriver?
Alderson klanı için işler yolunda gitmiyor.
Les choses vont mal pour la famille Alderson.
Hayatım bir türlü yolunda gitmiyor.
Ma vie, ça ne fonctionne pas.
Her şey yolunda mı?
Est-ce-que tout va bien?
- Her şey yolunda.
- Tout est en route.
Bir şeylerin yolunda gitmediğini adım gibi hatırlıyorum ama ona ve rujuna baktım ve izin verdim.
Je me souviens avoir pensé que quelque chose n'allait pas, mais je l'ai simplement regardée, elle et son rouge à lèvres et j'ai laissé tout se produire.
Her şey yolunda.
C'est pas grave.
HER ŞEYİN YOLUNDA OLMASINA SEVİNDİM.
Dieu merci tout va bien.
Yolunda gitmeyen şey Jane'in teziydi.
Ce qui n'allait pas? Le devoir de Jane.
- Selam canım, her şey yolunda mı?
- Chérie. Tout va bien?
Benim açımdan her şey yolunda yani.
Donc tout va bien chez moi.
Taksiyle eve gidip her şey yolunda mı diye bakmamız ve damarlarıma dokunup geri dönmemiz için bolca vaktimiz var yani.
Ça nous donne assez de temps pour rentrer avec un Uber, Nous assurer que tout va bien, retoucher mes veines et revenir.
Çünkü içlerinden bir tanesi onu sürüyorsa Pride'ı bulma yolunda bir adım daha öndeyiz.
Parce que si l'un d'eux la conduit, on se rapproche de Pride.
Her şeyin yolunda gittiğini sanıyordum.
Mais... Je pensais que tout ce passé bien.
- Her şey yolunda, Robin.
- Ça va, Robin.
Yolunda olmayan bir şeyler var.
Quelque chose ne va pas.
Her şey yolunda. İyisin.
Tu vas bien.
Tijuana'ya gidiş yolunda 30 araçla derinlemesine arama yapıyorlar... -... ama henüz bir şey yok.
Ils recherchent 30 voitures sur la route pour Tijuana, mais rien pour le moment.
- Sakin ol. Her şey yolunda.
Du calme, ça va aller.
- Ne demek yolunda?
Comment ça pourrait aller?
Yok, her şey yolunda.
Tout va bien.
Her şey yolunda gidecektir.
Tout ira bien.
Her şey yolunda mı?
Tout va bien.
Her şeyin yolunda olduğundan emin misin?
Tu es sûre que tout va bien?
Christy, herşey yolunda mı?
Christy, tout va bien?
Herşey yolunda.
C'est parfait.
Eğer korkak yolunda dışarı tutunarak ediyoruz.
Tu t'accroches à une issue trop facile.
Orada her şey yolunda mı?
Tout va bien?
Her şey yolunda gidiyor.
Tout va très bien.
Hayır. Hayır. Her şey yolunda.
Non, non, tout va bien.
Her şey yolunda, tamam mı?
Tout va bien.
Uyandığında, her şey yolunda olacak.
Quand vous vous réveillerez, tout ira bien.
- Her şey yolunda mı?
Tout va bien?
Her şey yolunda giderken mahvetmeyi beceriyorum. İkiniz mutlu gözüküyorsunuz.
Vous avez l'air heureux...
Bir şeyler yolunda değil. Baksanıza!
Qu'est-ce que tu fais?
Her şey yolunda aslında.
On est en fait d'accord.
Her şey yolunda.
Ça va.