Yönetmen Çeviri Fransızca
1,760 parallel translation
Sen yönetmen olmak istiyorsun. Ve de yapımcı.
Tu veux être réalisateur et tu as été rejeté!
Yönetmen : Yang Yunho
Réalisé par Yang Yunho
Bir yönetmen fikirlerini özümsemeli ve kahraman asi ittifakla şeytani galaktik imparatorluk arasındaki epik savaşı gerçekleştirmeliydi.
3PO devait ressembler au robot de Metropolis, mais un gosse.
Yönetmen bazen bana doğru konuşuyordu ama bazen de direkt kukla Yoda'ya konuştuğu da oluyordu.
Donc quand je suis entré dans le robot, il a dit : "Aie l'air heureux!" Alors je faisais...
Sadece bir yaratıcı ya da yönetmen değil, şimdi artık o bir stüdyonun kendisi.
Gênant. " Donc, c'était gratifiant de le montrer aux gens, même s'il n'était pas fignolé.
Yönetmen Jang'ı Kore'nin John Waters'ı olarak görüyorlar.
Ils disent que le metteur en scène, Jang, est le John Waters coréen.
- Yönetmen Kim Chang...
- Kim Chang...
Doğal olarak... Yardımcı yönetmen ağzıma sıçmıştı.
Naturellement... votre assistant m'a envoyé au diable.
Sen zenginsin, yakışıklısın, Amerika'da okumuşsun dahi bir yönetmen ve güzel bir eş!
Vous êtes riche, beau, vous avez été éduqué en Amérique... vous êtes un metteur en scène de génie, et vous avez une jolie femme!
Yönetmen John H. Lee
Réalisé par John H. Lee
Yönetmen iyi adamdır. Saate bak.
Le directeur est un homme bon
Yönetmen Hoshino
Une terreur extrême
O sırada Lucille, araştırmacı bir yönetmen tarafından durduruldu
À ce moment-là, Lucille fut interpellée par un réalisateur de documentaires.
Yönetmen De Palma'da mı sapık acaba.
De Palma avait un problème.
Stüdyo bugün yeni bir yönetmen getiriyor.
Le studio a un nouveau réalisateur.
Yönetmen Baz Luhrman ve filmdeki Luke tayt giyip şarkı söylüyor.
C'est Baz Luhrmann qui met en scène. Et dans le film, Luke porte des collants et chante Mais tu vas bien?
- Nasıl gidiyor. - Yönetmen bir moron.
- Le réalisateur est nul, vire-le.
Ah, seçici yönetmen sağır, duymuyor, O yüzden bütün satırları bağırman lazım.
Euh, le directeur du casting est sourd, donc tu dois crier toutes les phrases.
Dinle, sonraki benim, Seçici yönetmen hakkında bir tüyo vereyim sana.
Ecoute je suis le prochain, mais j'ai une info sur la directrice du casting.
Heh. Dünkü yönetmen pek de öyle düşünmüyor ama.
Le réalisateur d'hier ne pense pas ça.
Yapımcı Yönetmen.
Le producteur.
Wow.Yapımcı Yönetmen sen misin?
Whaou. C'est toi le producteur?
İzin ver de yönetmen ile konuşayım.
Je vais parler au réalisateur.
Yönetmen beni aktrist zannetti!
Le réalisateur a cru que j'étais une actrice!
Patron yönetmen değil, sensin.
Le réalisateur n'est pas le patron, c'est toi.
Gösteri koordinatörü, yönetmen Valentine ve de dublör.
Le coordinateur des cascades... Valentine, le réalisateur, et le cascadeur.
Ne yönetmen, ne Roddy.
Ni le réalisateur, ni même Roddy.
Hayır. Yönetmen anlaşamamış. Kesin değil.
Non, le réalisateur s'est tiré.
Gerçekten de yönetmen Stanley Kubrick miydi o adam?
C'était vraiment Stanley Kubrick, le réalisateur de cinéma?
Yönetmen locasında Gavin'in kız arkadaşıylayım.
Je suis avec la petite amie de Gavin. Je te rappelle.
Yönetmen o değil.
C'est pas elle qui met en scène.
Yönetmen sınırları zorladığını söyledi.
Notre metteur en scène dit qu'il repousse les limites.
Yahudi yönetmen Otto Preminger tarafından yönetildi. Ayrıca Billy Wilder'ın yönetmenliğini yaptığı "Stalag" filminde de Nazi rolündeydi.
Réalisé par Otto Preminger, qui bien qu'étant juif, a interprété un commandant nazi dans "Stalag 17" de Billy Wilder.
Deep Throat'da oynadığım için 5 yıl hapis mi yiyeceğim? YÖNETMEN
Le gouvernement s'est transformé en moteur de relations publiques.
Yönetmen : Suguru Takeuchi
RÉALISÉ PAR SUGURU TAKEUCHI
Yönetmen : Akio Jissoji
RÉALISÉ PAR AKIO JISSOJI
Yönetmen : Hisayasu Sato
RÉALISÉ PAR HISAYASU SATO
Yönetmen olarak rolden kurtulmasına yardım edeceğine onu yüzüstü bıraktı.
Le réalisateur est là pour t'aider. Il l'a juste laissée entre-deux.
İnsanlar yönetmen Tony Childress'ı ve yeni filmini protesto etmek için toplandı.
Des gens sont venus protester contre le réalisateur Tony Childress et son nouveau film "Ceci est mon sang".
Yönetmen sinema salonuna geldi.
Le réalisateur est arrivé au cinéma.
Ama Treadwell, bir yönetmen veya yapımcı karşısındaki bir aktör değil. Medeniyetin kendisiyle mücadele ediyor.
Mais Treadwell n'est pas un acteur opposé à son réalisateur, il combat la civilisation elle-même.
Yönetmen gösteriş budalası moronun teki.
Le metteur en scène est un imbécile prétentieux.
- Matt, Steve dahi bir yönetmen.
- Steve est comme un réalisateur génial.
Bak, Stiffmeister Prodüksiyon... ayarında bir yönetmen olduğumu Steve'e kanıtlayacağım.
Je vais prouver à Steve que je suis assez bon pour les productions Stiffmeister.
Burada yönetmen kim?
Qui est le directeur de musique ici?
Yönetmen / KIM Dong-bin
Réalisateur : Kim Dong-bin
Yönetmen yeni yüzler istediğinden seçmelere girmesine izin verilmemişti.
de nombreux domaines... je suis meilleur que lui. Dans certains domaines...
Filmi yönetmesi için bir yönetmen kiralamaya karar verdim.
C'est long.
Bay Yönetmen...
Monsieur le metteur en scène...
Yönetmen :
Le propriétaire de l'île est mort depuis longtemps.
Yönetmen :
PARK, CHUL-SOO