English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yükseklik

Yükseklik Çeviri Fransızca

482 parallel translation
Kalan iki alman yükseklik kazandı ve artık David onların merhametine kalmıştı.
Les deux derniers Allemands ont pris de l'altitude. David est à leur merci.
Dr. Collins'in yükseklik hastalïgïnda yeni bir arastïrmasï var.
Dr. Collins étudie le mal d'altitude. Ça a quels effets, concrètement?
Sonuncusu yükseklik hastalïgï mï ya da bilinç kaybï mï yoksa fazladan akïllï ameliyat mï bilmiyoruz.
Pour le dernier, on ignore si c'était le mal d'altitude... le voile noir ou trop de coups de scalpel.
Simdi bilinç yitimi ve yükseklik hastalïgï konusunda arastïrma fikirlerim var.
Mais je souhaite faire des recherches sur le mal d'altitude.
Hïzla yükseklik kaybediyorsun.
Vous perdez trop d'altitude.
Yükseklik hastalïgï olmalï.
C'est le mal d'altitude.
Yükseklik cevabïn.
La solution, c'est l'altitude.
Yükseklik calïsmanïz icin de pilot, ne zaman ona gelirseniz.
Et en tant que pilote pour le mal d'altitude, quand vous y viendrez.
Yükseklik arttïkça, hareketlerinizi idare etmekte ve düzgün uçmakta daha da zorlanacaksïnïz.
Plus l'altitude sera élevée, plus vous aurez du mal... à coordonner vos mouvements pour piloter correctement.
Yükseklik arttïkça, kanït güçleniyor.
Et plus l'altitude est élevée, plus elles sont importantes.
Yükseklik hastalïgïnïn sebebini bulmalïyïz.
Nous devons trouver l'origine du mal d'altitude.
Yükseklik hastalïgïnïn ne oldugunu bilmiyoruz ama durdurmayï biliyoruz.
On ne comprend pas le mal d'altitude mais on sait l'éliminer.
Bu demek ki yükseklik çalïsmasïna baskasïnï bulmalïyïz.
On doit trouver quelqu'un d'autre pour nos études sur l'altitude.
Joe, bu yükseklik yeter.
Joe, l'altitude est suffisante.
Yükseklik korkusu olan bir kadın hastam bir kadın ve erkeğin Brezilya'da geçirdiği kazayı anlattı.
Une patiente sujette au vertige m'a parlé d'un accident... arrivé au Brésil à un homme et à une femme, quand elle y était.
Sonra konuşmaya devam ediyor ; yükseklik 1.6 kilometreymiş.
Puis il dit que l'altitude est de 1646 mètres.
Yükseklik 108000 metre.
Altitude 108.000 trajectoire vérouillée!
- Yükseklik 65.
- Hauteur : 65!
- Yükseklik 65.
- Hauteur : 65.
- Ne oldu? Yükseklik korkun mu var?
Vous avez le vertige?
Yükseklik ve genişlik 60, doğru?
- Longueur... et largeur : 60cm, c'est bien ça?
Yükseklik, ani sıcaklık değişimi ya da kozmik ışınlarının etkisinden dolayı olmuş olabilir.
C'est peut-être dû à l'altitude ou à un changement de température.
Yükseklik 320 kilometre.
Altitude, 200 miles.
Yükseklik nedir?
- Quelle est l'altitude?
Yükseklik beni korkutuyor, akrofobi yüzünden.
A cause de ma peur des hauteurs, cette acrophobie
Kalemin masadan yere düştüğünü varsayalım kalemi almak için eğiliyorum, ve işte yine yükseklik korkusu.
J'essaie de le ramasser L'acrophobie me reprend
Size söylemeyi unuttuğum bir şey var ; ... benim yükseklik korkum vardır.
J'ai oublié de vous dire que j'ai le vertige.
Uzunluk, genişlik ve yükseklik.
Longueur, largeur, hauteur.
İyice yükseğe çık. Paraşüt için yükseklik lazım.
Reste à haute altitude, ça nous donne de l'espace pour nous déployer.
Çok terlemişsin! Yalvarırım, beni dinleyin hanımefendi, yükseklik korkum var, kalbim sıkışıyor!
Par pitié, déposez-moi, j'ai le vertige... mal au cœur!
Yükseklik korkum var da. 80 milyona 10 tane daire alırdın.
Avec 80 milliards de dollars, on pourrait acheter 10 appartements.
Yükseklik korkun yoktur umarım. Yanlış bir adımda kendini 20 metre aşağıda bulursun.
Et j'espère que t'as pas le vertige Parce que un faux pas et tu te retrouves vingt mètre plus bas.
Affedersin, bu yükseklik iyi mi?
Excusez-moi, la hauteur est bonne?
Bu yükseklik iyi mi diye soruyorum.
C'est assez haut?
Büyükbabamın, Sierra'ları geçerken yükseklik nedeniyle hafif bir felç geçirmiş olmasından ziyadesiyle korkuyorum.
J'ai peur qu'il n'ait eu une petite attaque, en venant ici.
Yükseklik fobim var.
J'ai le vertige.
Çoğu insanda yükseklik korkusu vardır. Sen de olmadığını nereden biliyorsun?
La plupart des gens ont le vertige.
Yükseklik kaybediyoruz.
Nous perdons de la hauteur.
Hala yükseklik kaybediyoruz.
Nous perdons encore de l'altitude!
Yükseklik, 6 bin.
Huit, six mille.
Yükseklik?
Altitude?
Yükseklik 10500 metre.
Nous volerons à une altitude de 10 500 mètres.
Kennedy, iniş normallerinin altında olan bir azami yükseklik bildirmekte, bir süre daha oturup beklemek durumundayız.
Kennedy signale 1 plafond inférieur à la normale pour l'atterrissage. La mise en attente va durer un peu plus longtemps.
Yükseklik korkusu mu?
Le vertige?
Yükseklik duygusundan kaynaklanmalı ya da öyle bir şey.
Ça doit flatter leur ego.
Korsika kökenliydi. İyi İtalyanca konuşurdu. Uçak kumandalarında, özellikle de Mattei'nin uçağını yapan fabrika olan Moran Saulnier tarafından üretilmiş yükseklik göstergelerinde deneyim sahibiydi.
D'origine corse, il possède bien l'italien et était spécialiste des instruments de bords, en particulier les altimètres Maurane-Saulnier, constructeur de l'avion de Mattei.
Bir çite ihtiyacımız var. 10 mil uzunluk, 20 feet yükseklik.
Il nous faut une barrière de 16 km de long et de 6 m de haut.
- Yükseklik 1, 600.
- Altitude 1600.
Yüksekten korkarım, yükseklik fobim var.
Impossible. Par acrophobie, la peur des hauteurs.
- Derdin ne? - Yükseklik.
C'est l'altitude.
Bak bakalım yükseklik korkum var mıymış.
L'enfer du vertige. Regarde ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]