Yün Çeviri Fransızca
482 parallel translation
Hepsi yün.
Ils sont en laine.
Yanki topları arasından sıyrılıp, geçen hızlı gemileri bu akşam giymekte olduğumuz yün ve dantel kumaşları getirdi.
Ses bateaux nous ravitaillent en vivres. Et aussi en tissus que nous portons.
Saf yün, dostum.
- C'est de la laine.
Size ısıtmalı bir taksi çağırır, yün çorap ve sıcak terlik veririz.
On va vous appeler un taxi bien chauffé et vous donner des chaussons.
Yün kumaştan bir ceketi ve papyonu var.
Veste en tweed, nœud papillon.
David bir gecede iki kez hapşırınca ne yapar, biliyor musun? Yatağa dört sıcak su şişesi ve bir kadeh brendiyle girer. Kırmızı yün külahını da takar.
Si David éternue deux fois de suite, il se met au lit avec 4 bouillottes, du brandy et une casquette de laine rouge.
Marshall'a uğrayıp bana biraz yeşil yün alabilir miydin?
Tu me rapporteras cette laine verte...
Gizlilik diye bir şey yoktu Bir paçavra, bir k emik, bir yün çilesi
II n'y avait pas de secret Une feuille de vigne suffisait bien
Cesedi kaldırırken paltosunu yırtmış. Muhtemelen kolunu da, çünkü birkaç yün lifi bulduk.
Il a déchiré son veston en soulevant le corps.
Yün için bana bir beşlik ver.
5 couronnes suffisent pour la laine.
Ona bir şişe, biraz pamuk yün ve kaşıklarımızdan birini verdim.
Je lui ai donné un flacon, un peu d'ouate et une cuiller.
Peki ya kazağı ve yün çorapları?
Le pull de dessous?
- Bıçaklar, pamuk bez, yün... - Ucuz, kalitesiz çöpler.
- Couteaux, colliers...
Şehirdeki müşterilere yün, elbise gibi tekstil ürünleri bulmalarına yardım ederim.
J'aide des acheteurs dans le domaine du textile.
Benim kendi yün döşeğim var.
Je n'aurai pas cette corvée.
Ben yün bir ceket istiyorum ki Dan'ın iğrenç havasını koklamayayım.
Moi, une tunique de laine contre l'air fétide du pays de Dan.
Sen de yün ceketini Targil!
Tu auras ta chemise de laine, Targil.
Koyunla birlikte, iki pazarımız olur, yün ve koyun eti.
Avec le mouton, nous avons deux marchés, laine et viande.
Çeyrek kilo yün kadar.
Ça coûte autant qu'une demi-livre de laine.
- Dediğiniz gibi... - 35. Yün, pamuk, ketenin yerini alacak ara ürünleri çeşitlendirmemiz gerekecek.
Il n'y a qu'à varier les composantes pour imiter la laine, le coton, etc.
Bunun için de yumurtadan yün kırpıyor.
Elle essaye d'être utile en inventant des centaines de choses.
Yün hırkalarını giyip şehitmişcesine davranırlar.
Ils jouent les martyrs.
Garanti veriyorum. Saf yün, çok dayanıklı!
Produit garanti pure laine!
Ama biz onu kızarmış kuzu varsayalım, hala yün örmeye devam edecek misin?
Imagine que nous ayons un agneau rôti, continuerais-tu à voir la laine?
- Yün çoraplarını almayı unutma.
N'oublie pas tes chaussettes de laine.
Yün eğirmeye hazırlanın kızlar.
Préparez mon rouet, les filles.
Harrington Yün Fabrikası üniforma kumaşı ihalesi kazanmış diye duydum.
Les Tissages ont reçu des commandes du gouvernement.
Kalite yün kumaşta iyi ama randevuda kupkuru.
La qualité, ça va pour la laine. Pour sortir, c'est la barbe.
Hâlâ orada giydiğin yün askıları mı kullanıyorsun?
- M. le Président, allons-nous tolérer encore une telle comédie?
Evet. Harris Yün Fabrikaları genel müdürü, Newark, New Jersey.
Oui, "directeur général des filatures Harris, Newark, New Jersey".
Yün fabrikası olan bir baba seçmekle akıllılık etmişsin.
Malin de votre part de choisir un père propriétaire d'une filature.
Bozulacak bir şey değil! Sadece birkaç çift yün çorap. Yakında hava soğuyacak.
Vous savez, y a rien qui s'abime j'ai mis des flanelles, des chaussettes ll est temps, le froid va venir bientôt Et du linge pour qu'il puisse se changer
Terliklerim, pijamalarım, birkaç gömlek ve yün atkım.
Mes pantoufles, mon pyjama, des chemises... Ah, mon écharpe.
O yün fanilaydı.
C'était un pull de laine.
Sipariş ettiğin gibi. Altı çile beyaz yün.
Six écheveaux de laine blanche.
Biz evde yün çorap üstüne külotlu çorap giyeriz.
On met des culottes même aux gigots d'agneau chez nous.
Ama bunun bir kelime,.. ... kelimenin de bu olduğunu nasıl anlatabilirim? Bu kelime işte bu şey demek, yün.
Comment te dire que... ça... ça veut dire un mot... et que le mot veut dire cette chose :
Böyle gecelerde devriyeye çıktığımda, iki çift yün çorap giyerdim.
Quand j'étais de ronde, je portais 2 paires de chaussettes.
Daha önce düşünmemekle aptallık etmişti! Yün süveter, bu evdeki ilk gününde.
Quelle idiote de ne pas y avoir pensé, la veste en laine, le jour de son arrivée dans la maison.
Demek istediğim keten mi, yün mü ya da gabardin kumaş mı diye.
Vous voyez ce que je veux dire. C'est l'été, soit serge, soit nylon.
Parlak bakır güğümler Sıcak yün eldivenler
Des pots de cuivre Et des moufles de laine
Parlak bakır güğümler Sıcak yün eldivenler
Des pots de cuivre Des moufles de laine
Sıcak yün eldivenler
Et des moufles en laine
Yün tüccarı.
Un marchand de laine!
Bay Kierulf, yün tüccarı?
J'ai rendez-vous avec M. Kierulf.
Zaten size domuzumuzu da verdik ondan önce yün yataklarımızı ve halılarımızı vermiştik.
Nous vous avons donné le cochon, et avant ça, les matelas de laine et les tapis.
Güneşte saçları yün gibi yumuşacık olurdu.
Et au soleil... ses cheveux devenaient... une toison.
Büyük kuşağı ve yün yatağıyla oldukça rahattır.
Commode, avec son grand lit au matelas de laine.
Benim mavi yün giysimi gördün mü?
- As-tu vu ma robe en laine bleue? - Comment?
Yün kumaş giyme mevsimi geldi.
Veuillez excuser mon incommensurable négligence...
Bu mu yün?
De la laine, ça?