Yüzük Çeviri Fransızca
3,530 parallel translation
Ve bu yüzük İncil'in üstündeydi.
Et cette bague... là sur la Bible.
Evet, Finn. Yüzük falan taktık daha sonra sinemaya gittik ve beni elledi.
On a échangé les bracelets de l'amitié, on est allés au cinéma, et il m'a pelotée.
Dikkat et, dikkat et, yüzük.
Oh, attention à la bague.
Tanrım. Yüzük.
La bague.
Komik, seksiydin ve yüzük parmağın boştu.
Tu étais marrante, sexy, pas d'alliance.
Ben de bir yüzük seçecekmişim.
Il veut m'offrir une bague.
Bak bakalım bu yüzük ne eder?
D'accord. Combien, heu, si je jette cette bague?
Bu 500 dolarlık bir yüzük!
Cette bague... Cette bague vaut 500 dollars!
- Ben de üç kez yüzük taşımıştım.
j'ai déjà été dans un mariage trois fois en étant enfant
Sevgili asistanım da. Senden kasama gidip 4 adım attıktan sonra sol tarafında gözünün hizasına bakmanı istiyorum. Beyaz altın çerçevesinde prenses 1.5'luk prenses kesimi bir elmas yüzük var.
En tant qu'assistante, va dans mon coffre, fais quatre pas, sur l'étagère à ta gauche, tu trouveras une bague, en or blanc et diamant.
Sahte yüzük işinde sadece iki kişinin olduğuna inanmak zor.
Difficile de croire qu'il n'y ait que deux faussaires.
Sahte yüzük işinde üçüncü bir şahıs vardı.
Il y avait trois faussaires.
- Sende yüzük takmak nezaketi neden yok bilmiyorum.
Je ne sais pas pourquoi vous n'avez pas la courtoisie de porter une alliance.
Nasıl olsa yüzük taşıyıcısı sensin artık.
Tu es un porteur d'anneau maintenant mec.
Düğüne gitmek bile istemiyorken, şimdi de yüzük taşıyıcısı mı oldum?
Je n'ai même pas envie d'aller à ce mariage. Maintenant je suis le co-porteur d'anneau?
Yüzük taşıyıcısı deyince insanın aklına eşitmişiz gibi geliyor.
"Co-Porteur d'Anneau" sonne comme si on était à égalité.
O kadar istiyorsan yüzük taşıyıcı olursun.
Tu peux être "Co-porteur d'Anneau", gros bébé!
Yüzük sende.
Tu as la bague.
Yüzük taşıyıcısı sen değil misin? Sende kalsın.
C'est toi le porteur d'anneau, tu la prends.
Yüzük için sağlam bir yer buldun değil mi?
Hé, tu as mis la bague en lieu sûr?
Düğünden kaçabilmemin tek yolu yeni bir yüzük almak olacaksa, alacağım o halde.
Si le seul moyen pour que je loupe ce mariage est d'acheter à Drew une nouvelle bague, alors ainsi soit-il.
Çok güzel gerçekten. Soruyorum kusura bakma, öyle bir yüzük ne kadar eder?
Si ça ne t'embête pas, combien ça t'a coûté?
Yüzük nerede?
Où est-elle?
Eğer bu yüzük yüzünden beni izleyebileceğini sanıyorsan onu istemiyorum!
Si cette bague est un mouchard, j'en veux pas!
Bence Natalie'ye ait olan tek şey yüzük değil.
Je suppose que l'alliance n'est pas la seule chose qui appartenait à Natalie.
Bu yüzük önemli.
La bague est importante.
Natalie o yüzük yüzünden öldü.
La bague est la raison pour laquelle Natalie est morte.
Ben bir yüzük ve çocuklar ile... uydu kentlerde bir ev arayan o kızlardan değilim.
Je ne suis pas du genre à vouloir une bague, des gosses et une maison de banlieue.
Christie ve ben oraya yüzük almaya gitmiştik ve böyle bir yere benzemiyor.
Christie et moi y sommes allés et ça n'y ressemblait pas.
- Yüzük alışverişi beni çok açmıyor da.
Faire du shopping pour une bague ce n'est pas tellement mon truc
Yüzük alışverişi beni çok açmıyor da.
Faire du shopping pour une bague ce n'est pas tellement mon truc
Siktir, yüzük bu.
Sainte merde, c'est une bague. - Que...
Birkaç defa onunla dışarı çıktık. Ama bir gece otel odasındaki banyo lavobosunda bir yüzük buldum.
On est sortis ensemble quelques fois. j'avais trouvé une bague près du lavabo.
Yüzük yok. Bornoz... Elastik pantolonlar...
Pas d'alliance, vieux peignoir, en pyjama et chaussettes hautes.
Yüzük...?
La bague?
Yüzük.
Heu, l'alliance....
Yüzük.
L'alliance.
Sigortaya göre kısa bir süre önce buradan bir yüzük almışlar.
L'assurance nous a dit qu'ils sont venus acheter une alliance il y a quelques temps.
Gordon Gartreau. Yılda 10 yüzük tasarlar.
Gordon Gartreau.
Öyle bir yüzük çalsak, kaça satabiliriz?
la nuit dernière. Donc si on vole une alliance comme ça, Où irions nous pour la revendre?
Ve kaybettim dediğiniz yüzük internette New Jersey'den birine satılmış.
Et celle-là que vous avez perdue, Vendue en ligne à un gars à Jersey.
Ama onu kandırıp pahalı bir yüzük aldırmak sorun olmamış.
Mais vous n'avez eu aucun problème à le laisser vous acheter une bague très chère.
Oğlum, kendisi Polis teşkilatının kriminoloji kısmında önemli biridir ve bir yüzük almak istiyor.
Oui. Mon fils, grosse pointure de la Police Criminelles de Las Vegas, aimerait acheter une alliance.
Yüzük takmak kadınların dikkatini daha az değil, daha çok çeker.
Une alliance attire les femmes, elle ne les repousse pas.
Kadınları püskürten sadece yüzük mü bunu öğrenmek istiyorum.
Je veux savoir si c'est l'alliance qui repousse le beau sexe.
Yüzük değil dostum.
C'est pas l'alliance.
Bir kere bir süreliğine evlendiysen ve biraz sıkılmış ve doyumsuz hissediyorsan yüzük kadınlardan sevgiyi alacaktır.
Après quelques années de mariage, avec l'ennui et l'insatisfaction, l'alliance deviendra un aimant à filles.
Eve tekrar parmağımda yüzük olmadan gidemem.
Je rentre pas sans mon alliance.
Yüzük. Yüzük, yüzük yüzük.
La bague.
Yüzük, yüzük, yüzük.
Bague, bague, bague.
Yüzük burada!
La bague!