English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yılanlar

Yılanlar Çeviri Fransızca

1,148 parallel translation
Seni yılanlar haklamazsa, siyahlar haklayacaktır!
Si c'est pas les serpents qui vous auront, ce seront les indigènes!
Bir sürü küçük ve tehlikeli hayvanlar, böcekler, yılanlar anladınız mı bayan?
Il y a beaucoup de villages dangereux par ici. Les animaux, la jungle, les serpents... Vous comprenez?
Buralar çok tehlikeli ve eğer yılanlar etrafta olurlarsa ona saldırırlar amerikalılar yerine, anladınızmı?
La jungle est trés risquée. Gardez-le, les serpents le prendront pour cible au lieu de s'attaquer à vous. Compris?
Onu dışarı bağlayacağız ve yılanlar bizim yerimize onu alacaklar.
Il va nous servir de bouclier.
Yılanlar.
Des serpents.
Yılanlar...
Des serpents...
- En başta o yılanlar.
Surtout ceux-là.
Dünyanın yılanlarını ezecek...
Qui écraserait les serpents de la Terre.
Tek bildiklerim, o lanetli kulelerdeki Set'in yılanları.
Les seuls serpents que je connaisse sont ceux de Seth et de ces tours.
Güzel kentimde yılanlar.
Des serpents dans ma ville.
Yılanlar! Her yerde bu şeytani kuleler!
Partout ces tours du mal.
Aynı şeyi yılanlar için de yapmıştım.
Les serpents, c'est pareil.
Yılanları sopayla raylara doğru sürerim.
J'en vois plus! Pour les serpents je prends mon bâton, et hop, sur les rails.
Endişelenmem gereken sensin. Yılanların tam göbeğindesin.
Je m'inquiète pour toi au milieu de cette racaille.
Zehirli sarmaşıklar, yılanlar ve mantarlar arasında dolaşmaktan yoruldum.
Je suis las d'attendre parmi les champignons vénéneux.
Katlanmak zorunda kaldığım bu şeyler timsahlar, böcekler, yılanlar ve şu dedikodular.
Après les crocos et les serpents, il ne manquait plus que les rumeurs.
- Dikkat et. Yılanlar. - 0h, hadi.
- Fais gaffe aux serpents.
Bence elini suda o kadar uzun süre bırakmamalısın çünkü su yılanları kaplumbağa avlamak için geceleri ortaya çıkarlar.
Laisse pas ta main trop longtemps. Il y a des serpents d'eau la nuit, et des tortues carnivores.
O kazanların içinde, kertenkele kuyruğu, mezarlık toprağı, haç külleri, yılanlar, ve bir takım çöp parçaları kaynatırlar.
Elles y mettent des queues de lézard, de la terre consacrée de la cendre des croix, des serpents et autres bêtises.
İhtiyacımız olan malzemeler, Örümcek, kurbağa bacağı,.. ... yılanlar, küller...
On récupère des pattes d'araignée et de grenouilles des serpents, des cendres...
- Yılanlar zehirli olur.
- Ils sont venimeux.
Yılanlar. Mağara yılanlarla dolu olmalı.
La grotte doit être pleine de serpents.
12 ayaklı yılanlar, sihirli flüt.
Avec des serpents, des flûtes magiques?
Gece sıcak ama bu eğimli yerde kalmak çok da güvenli sayılmaz. Genelde yılanlar dolaşır.
La nuit est chaude aujourd'hui mais ici sur la pente il n'est pas sans danger de dormir, on trouve souvent des serpents.
Bir de yılanlar.
Et aussi des serpents.
Beni ısırmak yılanların işine gelmez.
Les serpents n'osent pas me mordre.
Yılanlar, tavşanlar...
Serpents, lapins...
Ve bir yılanın ruhuna sahip her akıntı bütün yılanların ruhları, büyük nehirde buluşacak ve her biri bir tane olmak, en büyüğü olmak bütün ruhların en büyüğü olmak için. kendi etrafında kıvrılacak.
Et chaque rivière a son serpent-esprit... et tous les serpents-esprits se rencontrent dans le fleuve, s'enroulent les uns sur les autres pour devenir un, le plus grand, Le plus grand esprit des esprits :
- Selam Edmund, Kara Yılanların Lordu. - Merhaba.
Salut à toi, Edmond, Seigneur des Noires Vipères.
Yılanlarım onları silip süpürdü.
On utilise des rats vivants, vous voyez.
Hiç kimse efendim. "Yılanlar" demektir.
Personne monsieur. Ça veut dire "serpents".
Yılanlar mı?
Serpents?
İyi ve zehirli yılanları tanırım... ve yolları bilirim.
Je sais reconnaître les bons serpents des venimeux... et je connais les routes.
Peder, geçen sefer de sana söylediğim gibi buraya yılanların sokulmasını kabul edemem.
Révérend, je vous ai déjà dit la dernière fois et je le répète, les serpents ne sont pas tolérés dans ce bâtiment.
Ama sanırım sana aşırı konuşma isteği kazandırabilirim tabii, eğer çıngıraklı yılanları seversen olmaz.
Je peux faire en sorte que t'aies très envie de parler à moins que tu sois passionné de serpents à sonnettes.
Yılanları nereden bulacaksın?
Où est-ce que tu les trouves?
O yılanları bırakırsan senin de peşine düşerler.
Si tu les laisses sortir, ils sauteront tout autant sur toi.
- Tabii yılanlar kurbağaları yemezse.
- Si les serpents ne les mangent pas.
Yılanlar deri değiştirebilir.
La mue du serpent n'est pas le serpent.
Buranın Lydia için uygun ortam olduğunu sanmıyorum. - Yılanlar.
Pour Lydia, ce n'est pas l'idéal, ces serpents, ces fantômes...
Demek ki İrlanda'daki bütün yılanlar çıkarılmamış.
Alors, tous les serpents n'ont pas été chassés d'Irlande.
- Yılanlar.
Les serpents!
Yılanlar ısırır. Arılar sokar.
Les serpents mordent et les abeilles piquent.
Benim tutkum Yılanlar ve Merdivenler.
Je préfère le jeu de l'oie
Yılanları hiç sevmem.
Je déteste les serpents
Öyleyse Yılanlar ve Merdivenler oynayarak neden kendine işkence ediyorsun?
Alors pourquoi le jeu de l'oie? ( jeu de l'oie = snakes and ladders )
Kendi başına Yılanlar ve Merdivenler oynamak zorunda kaldın.
Il le faut pour jouer à ce jeu
Çöp arabasına yardımcı ol Cliffie. Atılanlar Diyarına giriş yapılıyor.
Amène le camion poubelle, Cliff, il y en a une qui va se faire jeter.
- Geçen yıl ocak ayından sonra ayrılanlar.
- Ceux qui sont partis aprés janvier?
Yılanlar sizden korkar.
Ecoute!
İguanalar, kertenkeleler ve yılanlar.
On y trouve iguanes, varans et serpents.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]