English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Z ] / Zevk

Zevk Çeviri Fransızca

8,396 parallel translation
Zevk alman gerek.
C'est... Tu es censé l'apprécier.
Üstat Tenzin ve Avatar Korra onlara tüm bildiklerini öğretmekten zevk duyacaklardır.
Maître Tenzin et l'Avatar ne demandent qu'à transmettre leur savoir.
Bu denizyıldızının zevk hücrelerini uyarıyorum.
Je suis en train de stimuler le centre du plaisir de cette étoile de mer.
Deniz yıldızının serotonin seviyesini zevk hücrelerine 1.2 molar uyarı göndererek ölçüyorum.
Mesure du niveau de sérotonine d'une étoile de mer en réponse à 1.2 molar de stimulation du centre du plaisir.
Seninle tanışmak zevk, Martine Miller.
C'est un plaisir de vous rencontrer, Martine Miller.
Benim için bir zevk.
Ce serait un honneur.
Onu öldürürken zevk aldın, değil mi?
En la tuant? Tu as aimé ça, non?
Bir zamanlar özgür olan şeyleri kafese tıkmaktan zevk mi alıyorsun?
Tu prends plaisir à mettre en cage ce qui était en liberté avant?
Bu arada, hiçbir şey bana sıkıyönetimi kaldırmak kadar zevk vermezdi.
Rien ne me donnerai autant de plaisir que de suspendre la loi martial.
Diğer kişiyi ezmeden neden zevk alamıyorsun?
Pourquoi es-tu satisfait seulement quand tu bourre l'autre personne de coups?
Alkollü panç yerine bilginin tadıyla sarhoş olmaktan zevk aldım.
Au lieu d'un punch alcoolisé, j'ai apprécié la saveur intoxicante du savoir.
- Zaman içinde kazanılan bir zevk biliyorum ama...
C'est fort en goût, je sais, mais...
Hanımefendi... Sizi tekrar görmek büyük zevk.
Madame... c'est un plaisir de vous revoir.
- Her gününden zevk aldım.
- J'ai apprécié chaque journée.
Eğer başarımdan zevk alırsam ve zaman zaman aklıma eğlenceli, yeni kazanç yolları geliyor.
Sans vouloir me vanter. Et de temps en temps, j'arrive avec de nouvelles mises.
Sizin sözcünüz olmak büyük bir zevk.
C'est un plaisir d'être votre arbitre.
Bundan zevk alabilirsin.
Y prendre plaisir...
Çok zevk alıyorum.
Enormément.
Bazı erkekler, böyle bir zevk için çok para verebilir.
Certains hommes paient cher pour ce genre de plaisir.
Öyle yerler ki zevk olsun diye iyi insanları harcayabileceğin yerler.
Là où je peux mettre une raclée à un mec bien juste pour m'amuser.
Hayatın rastgeleliğinden zevk alman lazım.
Tu dois apprendre à apprécier la vie.
Sizi tekrar görmek büyük zevk.
C'est un plaisir de vous revoir.
Seninle tanışmak da benim için bir zevk.
Tout le plaisir est pour moi.
Hiçbir ortak ilgimizin olmayacağından ve benimle takılmaktan zevk almayacağından korkuyordum.
- Oh, euh, eh bien, j'étais... J'étais un peu nerveuse à l'idée que peut-être nous n'aurions rien en commun et que tu n'apprécierais pas d'être avec moi.
Peki, öylece var Ona daha fazla öldürmekten büyük bir zevk.
Je vais avoir encore plus de plaisir à le tuer.
İş mi zevk mi?
Affaire ou plaisir?
Sizi görmek her zaman bir zevk Bay Roarke.
C'est toujours un plaisir de vous voir, M. Roarke.
Bir tarafım Jax'le Gemma'nın sebep olduğu her şeyden zevk alıyor.
Il y a une part de moi qui... s'emballe avec toutes les emmerdes que Jax et Gemma provoquent.
Bir şeyden zevk alıyorsan,
Quand vous aimez divertir...
Seninle o ilgilenecek. Seninle tanışmak gerçekten büyük zevk.
Elle va prendre soin de vous à présent.
Hayattan zevk almayı bilmiyorsunuz.
ils ne savent pas profiter de la vie.
Eğer bir şey iyiyse, neden ondan tekrar zevk almayasın ki?
Si quelque chose est bien, pourquoi ne pas en profiter plus d'une fois?
- Benim için zevk.
- C'est un plaisir.
Bundan büyük bir zevk aldığını görebiliyorum.
Je vois que vous appréciez ce moment.
Seninle tanışmak bir zevk.
C'est un plaisir de vous rencontrer.
İnsanların izlerken zevk aldığı tehlikeli ve sert olan futbol.
C'est dangereux, gros durs, les gens adorent.
Hatta ondan zevk bile alabilirsin, benim gibi.
Peut-être même que vous aimez ça. Comme moi.
Muhtemelen kumar ve hırsızlıktan zevk alıyorlar.
Elles aiment sûrement jouer et voler.
Bir zevk evinin avlusundaki bir mezar yatırımcıları eğlendirmemize yardımcı olmaz.
Une tombe dans la cour d'un bordel n'est pas favorable au divertissement des investisseurs.
Bundan zevk alıyorsun, değil mi? ! Alıyorsam ne olmuş?
Tu t'amuses, n'est-ce pas?
Bilirsin, Benim için bir zevk, Frank.
À chaque fois.
- Sonunda sizinle tanışmak büyük zevk.
C'est un plaisir de faire enfin votre connaissance.
Alba, her zamanki gibi, bir zevk.
Alba, un plaisir, comme toujours.
Petra Solano, sizinle tanışmak büyük zevk.
Petra Solano. Contente de vous rencontrer.
Sana da ikram ederdim ama şu an bundan gerçekten zevk alıyorum ve eğer sen alırsan, sana çok ciddi alınabilirim.
J'aimerais t'en offrir, mais je l'apprécie vraiment et si je t'en donne un bout, j'ai peur de t'en vouloir sérieusement.
- Bence Paris'ten zevk alacaksınız.
Je pense que vous aimerez Paris.
Babam eskiden sadeliğin ince zevk olduğunu söylerdi.
Mon père disait, "La simplicité est la sophistication ultime."
Ama zevk de almıyorum bu durumdan.
Mais ça ne me fait pas plaisir.
- Görünen o ki Van Cleef zevk ve yargı konusunda nadir görülen bir hata yaptı.
Van Cleef a manqué de goût et de jugement.
- Bundan zevk alıyorsun.
- Ça t'excite.
- Teşekkür ederim. - Benim için zevk.
De rien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]