English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Z ] / Zoé

Zoé Çeviri Fransızca

3,462 parallel translation
Bir cevap alacaksın, Zoe. Ve bu da :
Oh, tu vas en avoir une, Zoé, et c'est :
Hakikaten Zoe, dün akşam neyin nesiydi öyle?
Oui, Zoé, bon sang qu'est-il arrivé la nuit dernière?
Zoe, bilmem gereken tek şey bu olayın her gece tekrarlanmayacak olması, tamam mı?
Zoé, j'ai besoin de savoir que ça ne va pas se répéter tous les soirs, ok?
İlişki dünyası beni artık Dr. Zoe Hart olarak bilmiyor.
Le monde des rencontres ne me connaît pas en tant que le Dr Zoé Hart.
Zoe Hart diğer tarafa doğru giderken yanından geçtim.
Je viens de voir Zoé Hart en revenant.
Tamam, ama yine de olur da sen ve bu bankacı yürümezseniz diye yeni ve gelişmiş Zoe Hart'ı sunuyorum.
Ok, mais juste au cas où ça ne marche pas entre ton banquier et toi, Je diffuse la nouvelle version améliorée de Zoé Hart.
Zoe Hart dün gece bize gelmiş ve George'a, ona karşı hisleri olduğunu söylemiş.
Zoé Hart est simplement passée la nuit dernière dire à Georges qu'elle avait des sentiments pour lui.
Zoey, Yeter.
Zoé, çà suffit!
İsmi Zoe Mcintosh'dı.
Son nom était Zoé McIntosh.
Evet, artık erkek oldum. İhtiyaçları olan bir erkek. Zoe'ye ve onun tatlı leziz göğüslerine ihtiyacım var.
Je suis un homme maintenant, un homme avec des besoins, et j'ai besoin de Zoé, et de sa délicieuse poitrine, et tu ne peux pas m'arrêter.
Ben hiçbir şekilde, Zoe'nin kendi muayenehanesini açacağı yönünde sizi tehdit etmedim ya da bunu ima etmedim.
J'ai, dans aucun cas, voulu menacer ou insinuer que Zoé voulait ouvrir son propre cabinet.
- Evet. George önemli olmadığını ve hayatına devam ettiğini söyledi hatta çöpçatanlık sitesine kaydolmuş ve Zoe'nin bir şeyler hissetmesinin önemli olmaması gerektiğini biliyorum çünkü George ona karşı bir şey hissetmiyor.
Oui, mais Georges a dit qu'elle avait surmonté ça et qu'elle allait de l'avant et faisait même des rencontres en ligne, et je sais que ses sentiments pour George ne devrait pas m'affecter car ce n'est pas réciproque.
Şüpheci olabilirsin artık Zoe Hart konusunda endişelenmemem gerektiğini biliyorum çünkü artık beraber olmamızın kaderimiz olduğunu biliyorum.
Ok, tu peux être sceptique mais maintenant je n'ai plus à m'inquiéter pour Zoe Hart, car je sais qu'on est destiné à être ensemble.
Zoe Hart'ın her yerden çıkabilecek olması hakkında endişelenmeyi bırak.
Et arrête de t'inquiéter du fait que Zoe va continuer à apparaitre de partout.
Zoe.
Zoe?
Çünkü hiçbirimiz Zoe Hart'ın "Bugün kimi seviyorum?" hikayesindeki karakterler değiliz.
Car nous ne sommes pas tous des personnages dans l'histoire de Zoe Hart "De qui je suis amoureuse aujourd'hui".
Ben Zoe Hart'la aynı yerde duramıyorum.
Je ne peux juste pas être au même endroit que Zoe Hart.
Üzgünüm Zoe.
- Je le retire sur ta paie.
- Zoe Hart'la aynı yerde yaşayamam.
Je ne peux pas être au même endroit que Zoe Hart.
Zoe, garip rüyalar gördüğünü biliyorum.
Tu fais des rêves bizarres et t'es stressée.
Demek istediğim, beter ol, Zoe Hart.
Enfin, va te faire voir!
Lütfen bana geri dönmeyeceği kesin olan Zoe Hart'ın ikizi olduğunu söyle. Geri dönmüyorum.
Dis-moi que tu es la jumelle de Zoe Hart et pas la Zoe Hart qui ne devait pas revenir.
- Gel bakalım, Zoe.
Dans mes bras.
- Zoe Hart'la tanıştın mı?
Tu connais Zoe Hart?
Zoe Hart geri dönmüş.
Prépare-toi. Zoe Hart est de retour.
Zoe ayrılmadan önce ona ne söylediğini ve o küçük e-mailinin kalbini nasıl kırdığını bilen tek kişi benim.
Je suis la seule à savoir ce que tu lui as dit avant qu'elle parte et je suis la seule à savoir ce que son mail t'a fait.
Zoe Hart'a yazdığın şarkı yerel radyoda hit oldu.
Et cette chanson que tu as écrite sur Zoe Hart est devenue un tube sur la radio locale.
Ama görünen o ki, o hit şarkımı duymuş ki sadece Zoe'nin bana açtığı yaralar hakkındaydı. Ve bu da Tansy'nin şüphelerini haklı çıkardı.
Mais, apparemment, elle a entendu ma petite chanson, qui était basée sur toute la peine que Zoe m'avait causée, ce qui n'a fait que confirmer ses soupçons.
George davayı kazanıyor ve onu Zoe buldu.
George est en train de gagner au tribunal, et c'est elle qui l'a trouvé.
- Teşekkürler, Zoe.
Merci Zoe.
Zoe'nin bir erkek arkadaşı var.
Zoe a un copain.
Ben, bir garnitüre olan benzerliğinden ötürü adı o şekilde konan birisiyle yatarken Zoe Hart'ın gerçek bir erkek arkadaşı olamaz.
Zoe Hart ne peut pas avoir un vrai copain alors que je couche avec quelqu'un qui a été nommé d'après sa ressemblance à un plat.
Zoe Hart'a yeni muhteşem bir kız arkadaşın olduğunu söyledim. Yani ben.
J'ai dit à Zoe Hart que tu avais une nouvelle petite-amie incroyable... moi!
İlk kez bunun üzerine bindiğinde, sudan çıkmış balık gibiydin, ama bugün... Zoe Hart, bugün, en iyiler arasındaydın.
Tu sais, la première fois tu es monté sur ce navire, tu étais comme un poisson hors de l'eau, mais aujourd'hui... tu nages avec les meilleurs d'entre nous.
Bak Zoe, Lemon konusu, bu biraz...
Ecoute Zoe, à propos de Lemon... C'est...
Zoe, başka bir çatal alabilir miyim?
Hé Zoe Je peux avoir une autre fourchette.
Zoe'nin yerini tutacak biri değildir.
Elle ne voudrait pas être une sorte de Zoe de remplacement.
Zoe Hart'ın gerçek bir erkek arkadaşı olamaz.
Zoe Hat n'a pas le droit d'avoir un vrai copain.
Zoe Hart'a yeni muhteşem bir kız arkadaşın olduğunu söyledim. Ben.
J'ai dit à Zoe Hart que tu avais une super nouvelle copine : moi.
Zoe, seni seviyorum.
Zoe, je t'aime.
Zoe gidiyor diye yalan söyledim.
J'ai menti seulement parce que je pensais que Zoe partait.
Seni davet etmememin tek sebebi Zoe Hart ve erkek arkadaşını çağırmış olmam.
Mais si je ne t'ai pas invitée, c'est parce que c'est pour Zoe Hart et son copain.
Partinin Zoe ve Joel için olduğunu söylediğim kısmı duydun, değil mi?
Tu as entendu la partie où je disais que c'était pour Zoe et Joel?
- Zoe'nin yeni erkek arkadaşı için.
Pour le copain de Zoe.
Zoe'nin dediğine göre çok iyi bir futbol oyuncusuymuşsun.
Zoe m'a dit que tu étais un sacré joueur de football.
Zoe sahte bir ilişki yaşadığımızı düşünüyor.
Zoe pense qu'on fait semblant.
Zoe Hart'a karşı zafer kazanması gerekiyor ve eğer Zoe Hart'ı tanısaydın, hak verirdin.
On doit triompher de Zoe Hart, et si vous la connaissiez, vous comprendriez.
- Zoe, tatlım, işe dönmen gerek.
Zoe, mon chou... Tu dois te remettre à travailler.
Ve bir gece farkında varacak ki "Zoe Hart kendi muayenehanesini açıp hastalarımı çalabilir."
Et une nuit, il aura une révélation : "Zoe Hart pourrait ouvrir son propre cabinet et me voler mes patients!"
Zoe'nin bana teşhis koymak ve sihirbazlık öğrenmekten başka bir şeyin peşinde değil çünkü muayenehanesine geri dönmesine izin vermiyorsun.
Zoe ne prépare rien, à part me diagnostiquer Vous ne voulez pas qu'elle revienne à son cabinet.
Zoe Hart kendi muayenehanesini açmak istiyorsa elinden geleni ardına koymasın.
Si Zoe Hart veut ouvrir son propre cabinet, tu lui dis d'être mon invité.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]