Zs Çeviri Fransızca
5,181 parallel translation
Çok acımasızsın.
C'est vraiment méchant.
Ama kilisede evlenmek senin için çok önemli ve sen de bunu hak eden bir kızsın.
Mais un mariage à l'église est important pour toi. Et tu es une fille qui mérite ça.
Rezil bir kızsın.
Tu es une fille détritus.
- Hırsızsın sen!
Espèce de voleur!
Cuma gecesi muhteşemdi. Sen de çok tatlı bir kızsın, ama...
Vendredi soir c'était super, et tu es vraiment une fille adorable, mais...
Lis, Sen akıllı bi kızsın.
Lis, tu est intelligente.
Güzel beyaz adamlarla düşüp kalkan çok kötü bir kızsın.
Vous êtes une mauvaise fille qui fréquente des beaux blancs.
Yani sen gerçekten ilik gibi kızsın...
Je veux dire, pour être honnête, tu es comme un sanglant...
Sen sıradan bir hırsızsın.
Vous êtes un vulgaire voleur.
Sen, benim istediğimden çok daha iyi bir insan ve kızsın.
Tu es une bonne personne et surtout la meilleure fille que je pouvais espérer.
Haksızsın.
Tu as tort.
Kocaman bir kızsın sen.
Tu es une grande fille.
Sen ufacıcık korkak, hiç kimsenin ne yaptığını bilmediği kim olduğunu bilmediği kızsın.
Tu n'es qu'une petite fille effrayée, qui ne sait pas qui elle est ni ce qu'elle fait.
Aynı zamanda tatlı kızları gördüğün günler sona erdi, cezaevinde ise sen tatlı kızsın.
Ça veut aussi dire que vos jours de chasse de jolies filles sont finis, car en prison, vous êtes la jolie fille.
Siz genellikle operasyonda yalnızsınızdır, telsiz bağlantınız da yoktur, etrafınız sivillerle çevrili, desteğiniz ise gözlerden uzakta, bir kaç blok ötededir, böylelikle tespit edilemezler.
Vous opérez seul, sans contact radio, entouré par des civils. pendant que le soutien doit rester hors-de-vue, souvent loin, pour ne pas être détecté.
Sanırım silahsızsın.
Je dirais que t'es pas armé.
Şanslı kızsın.
Wow, tu es une fille chanceuse.
Yalnızsın.
Vous êtes seule.
Bazı engeller çıktı. Hava şartları, Kızılderililer, hızsızlar.
Nous avons eu quelques désagréments, le temps, les indiens et les voleurs de bétail.
- Haksızsın!
- Faux!
Sen şu, kardeşim Klaus'un hamile bıraktığı kurt kızsın.
Exact. T'es la louve engrossée par mon frère.
Sen Ultra'daki adamımızsın.
Tu travailles à Ultra.
Sen seksisin.sen bizim bedava içki alabilmemiz için tek şansımızsın.
T'es chaud. Tu es notre meilleure chance qu'on nous paie des tournées.
Sen sadece çok şey bilen bir kızsın.
Tu es juste une fille qui en sait trop.
Çok hoş bir kızsın!
Et toi Anka, tu es une fille super. "
Bir aydır yalnızsın.
Tu passes toutes tes nuits seule depuis des mois.
Sen öfkeli kızsın.
Tu es la femme en colère.
- Evet ama sen bir yıldızsın.
- Oui, mais là, c'est toi, la vedette.
Neden bu kadar kararsızsın?
Êtes-vous toujours aussi indécis.
Çok uzun süredir yalnızsın ve kendini nasıl açacağını ve savunmasız kalmayı bilmiyorsun ama bu gerçekten çok iyi bir ilk adımdı.
Tu as été toute seul pendant si longtemps, tu ne sais pas comment t'ouvrir et être vulnérable, mais c'était une très bonne première étape.
Bu yüzden biz federal ajanlarız sense suçlu danışmanımızsın.
C'est pour ça que nous sommes agents fédéraux, et que tu es informateur.
Belirgin şekilde silahsızsın, evlat.
T'es étonnamment sain et sauf.
Yalnızsın.
Tu es seul.
- Ortak bir soruşturma, ama bu sabah erken saatte Dixie Road'da bir çete hesaplaşması olmuş, çok ölü var, o yüzden bu işte yalnızsınız, ama size sorduklarında onları yanıtsız bırakmayın.
- C'est une enquête conjointe, mais il y avait un gang tirant sur Dixie Road tôt ce matin, multiples homicides, alors celui-ci est à vous pour l'instant, mais mettez les au courant pour quand ils vous rejoindront.
Başlangıç olarak, hâlâ buradasın. Yani intiharda neden bu kadar başarısızsın?
Pour commencer tu es toujours là, comme si tu aspirais fortement à te tuer.
Demek istediğim, sen zeki bir kızsın.
Tu es une fille intelligente.
Burada yalnızsın sandım, doktor.
Je pensais qu'il n'y avait que vous Doc.
- Sen bir hırsızsın.
- Vous êtes une voleuse.
Sen bizim avukatımızsın.
Vous êtes notre avocate.
- Neden yalnızsın?
Pourquoi t'es seule? Et Lavon?
İkiniz, resmi olarak Whippoorwill Blossom'da en uzun süre konaklayan konuklarımızsınız.
Vous êtes officiellement les plus longs clients du Whippoorwill Blissom.
Parlak bir kızsın.
Vous êtes brillante.
# Yalnızsın.
Tu es seul
# Sen ömür boyu yalnızsın.
Tu es seul pour la vie
Hayır, yalnızsın.
Oh, c'est juste vous.
Düşün ki okul tuvaletini kullanmaya çekinen küçük bir kızsın ve en sonunda sürpriz dokuzuncu yaş günü partine geliyorsun.
Imagine être une petite fille effrayée à l'idée d'aller aux toilettes de l'école, et puis tu arrives finalement à la fête surprise de tes 9 ans.
Bu yüzden de yapayalnızsın.
C'est pour ça que tu es seule.
Geçen hafta büyük bir hızsızlık oldu.
Nous avons eu un gros casse la semaine dernière.
Yalnızsın zaten.
Tu es seul.
Sen şu maskeli kızsın.
Tu es la fille au masque.
Sen bir genç kızsın.
Tu n'as séduit personne.